Boşanma davalarında zaman zaman sadakatsizliğin delili olarak sunulan kayıt, fotoğraf, yazışma benzeri belgelere dair kararlar tartışmalara neden olabiliyor.
Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2020/2346 Esas, 2020/3302 sayılı kararında bir boşanma davasında kadın tarafından ayrıldığı eşine karşı sunulan kamera kaydı içeren CD'yi "Erkeğin özel hayatını ihlal yoluyla elde edilmiş hukuka aykırı delil" olarak nitelendirmişti.
Mahkeme kararında CD'nin "Özel hayatın gizliliği" ihlal edilmek suretiyle "hukuka aykırı yolla" elde edildiğinin anlaşıldığı belirtilerek, "Hukuka aykırı delil hükme esas alınamaz" denilmişti.
Bu karar 11 Aralık 2020 Cuma günü Independent Türkçe'de haber olmuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bir yıl arayla iki farklı karar
Ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nde bir yıl sonra benzer ama farklı bir davada bu sefer farklı bir karar çıktı.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 23 Şubat 2021 tarihli ve 2021/ 478 Esas, 2021/1604 sayılı kararında bir boşanma davasında davacı kadın tarafından, davalı erkeğin telefonundaki "Skype" isimli uygulama üzerinden kadınlarla yapmış olduğu cinsel içerikli yazışmaların ekran görüntüleri erkeğin haberi olmadan alınmasının hukuka aykırı bir şekilde elde edildiğinden bahsedilemeyeceğini belirterek Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin kararı bozuldu.
"İstinaf mahkemesi" olarak da bilinen bölge adliye mahkemesi, yerel mahkemede boşanma davası açan kadın lehine verilen tazminat kararını delillerin hukuka aykırı elde edildiğini gerekçe göstererek bozmuştu.
Ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Bölge İdare Mahkemesi'nin tazminatı iptal kararını bozdu.
Kimi hukukçular, evli dahi olsa kişilik haklarının korunması gerektiğini savunuyor
Evliliklerde sadakatsizlik iddiasıyla açılan davalarda aldattığı iddia edilen kişiden habersiz sunulan delillerin hukuka uygun olup olmadığı konusunda hukuk çevreleri arasında süregelen bir tartışma bulunuyor.
Kimi hukukçular, taraflar evli bile olsalar kişilerin özel hayatlarının ve kişilik haklarının korunması gerektiğini, bu hakkın bizatihi anayasa tarafından bireylere verilen bir hak olduğunu, dolayısıyla bu hakkın 'evlilik kurumu' gerekçe gösterilerek ihlal edilmesi ve bu ihlalin meşru kabul edilmesinin açık bir şekilde anayasa ihlali olduğunu savunuyor.
Aynı hukukçular, bundan dolayı boşanma davalarında tazminat talebi için sunulan gizli çekimlerin veya izinsiz elde edilen kanıtların hukuka uygun delil sayılmaması gerektiğini de öne sürüyor.
Yargıtay'ın benzer davalarda zaman zaman verdiği farklı kararlar da bu tartışmaları körüklüyor.
Peki Yargıtay'ın bir yıl sonra bu sefer de farklı bir karar vermesi yüksek yargının özellikle boşanma davalarında delilin elde edilme şekliyle ilgili kafasının karışık olduğunu mu gösteriyor?
Bu soruyu avukat Atilla Tarık Çilekçi'ye sorduk.
Ceza davalarında gizli kayıtlar hukuka aykırı delil kabul ediliyor
Çilekçi, Yargıtay'ın özellikle ceza davalarında genel kural olarak bir kişinin yaptığı görüşmenin gizlice kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu tür kayıtların delil olarak değerlendirilemeyeceğini, delil olarak hükme esas alınmasının mümkün olmadığını sık sık vurguladığına dikkat çekti.
Bir daha kanıt elde etme olanağı olmayan hallerde durum değişiyor
Çilekçi, buna karşın Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 2019/517 sayılı kararı ile buna bir istisna getirdiğini söyledi.
Buna göre kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir eylem sırasında elde ettiği deliller örneğin gizlice çekilen bir ses kaydı veya görüntü delil kabul edilebiliyor.
Çilekçi, uygulamanın da bu yönde ilerlediğini ve mahkemelerin bu doğrultuda hareket ettiğini söyledi.
Boşanma davalarında durum farklı değil
Peki boşanma davalarının görüldüğü hukuk mahkemelerinde durum nasıl? Buralarda elde edilen delillerle ilgili neden farklı kararlar çıkabiliyor?
Çilekçi, hukuk mahkemelerinin ve Yargıtay Hukuk Daireleri'nin özellikle boşanma davalarında hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen delillere ilişkin birbirine zıt kararlar verdiği görülse de ekseriyetle ceza mahkemeleri ve ceza dairelerinin görüşleri yönünde hüküm kurduğuna dikkat çekti.
"Eşlerin birbiri hakkında sunduğu deliller hukuka aykırı kabul edilmez"
Yargıtay kararlarında boşanma davalarında daha esnek bir yaklaşım sergilediğine dikkat çeken Çilekçi, Hukuk Genel Kurulu'nun (HKG) 25.9.2002 tarih ve E. 2002/2-617 K. 2002/648 sayılı kararında eşlerden birinin tuttuğu günlüğün diğer eş tarafından delil olarak ileri sürülebileceğini kabul ettiğini hatırlatarak kararda şu değerlendirmelere yer verildiğini söyledi:
"Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Koca eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir. Hiç kimse evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamaz. Eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları yasal bir zorunluluktur. Kadının bu konulardaki özel yaşamı, evlilik ile bir araya geldiği hayat arkadaşı kocayı da en az kadın kadar ilgilendirmektedir. Bu nedenle de davalıya ait hatıra defterinin delil olarak değerlendirilmesinde kuşkuya düşmemek gerekir."
"Sadakat yükümlüğü, hukuka aykırı delili ikinci plana atıyor"
Çilekçi, hukuk genel kurulu bu kararı ile "Özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir" şeklinde bir ilke benimsediğine dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı:
HGK'nin bu kararı göz önüne alındığında; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021 Şubat tarihli kararı, sadakat yükümlülüğü sözkonusu olduğunda hukuka aykırı delili ikinci plana atıyor. Eşler arası ilişkilerde ispatın zor, nerede ise mümkün olmaması sebebi ile hukuka aykırı delil yasağını esnetiyor. Yukarıda değindiğimiz; bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmaması kriterini boşanma davalarında herhangi bir şart ileri sürülmeksizin uygulanacağı yönünde içtihat oluşturmuş oluyor. Bu durumda; ceza daireleri ile hukuk daireleri arasında görüş ayrılığı da doğduğundan, ileri tarihlerde içtihadı birleştirme kararı çıkması da muhtemel gözükmektedir.
© The Independentturkish