T24’ün ekonomi yazarlarından Barış Soydan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) tartışma konusu olan 128 milyar dolarlık rezervinin “nasıl satıldığına” dair bir köşe yazısı kaleme aldı.
Soydan, “128 milyar doların perde arkası (1): Rezervler hangi platformda satıldı? Gizemli protokol…” başlıklı köşe yazısında TCMB’nin yeni başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun şu açıklamasını hatırlattı:
Döviz alım-satımlarının koordinasyon içinde yapılması" için Şubat 2017'de Hazine Müsteşarlığı ile protokol imzalandığını söyleyen Kavcıoğlu, "Söz konusu döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden, o günkü piyasa koşulları ve fiyatları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
T24 yazarı, “rezerv satışlarının Merkez Bankası ve Hazine arasındaki bir protokole dayalı olarak gerçekleştiğini” daha önce belirttiğini söyledi ve Kavcıoğlu’nun açıklamalarının bu bilgiyi teyit ettiğini dile getirdi.
Soydan, şöyle devam etti:
Rezervler protokole dayanılarak Hazine üzerinden kamu bankalarına transfer edilmiş. Kavcıoğlu her ne kadar Şubat 2017'de yapıldığını söylese de, sözü edilen protokolün Merkez Bankası ve Hazine arasındaki işlemleri düzenleyen eski tarihli protokol ve metinlerin devamı niteliğinde olduğu belirtiliyor. Söz konusu protokollerin temel amacı, Merkez Bankası'nın, Hazine'nin yurtdışı ödemeleri başta olmak üzere bankacılık işlemlerindeki rolünü belirlemekti. Alım satım işlemlerine dair hukuki bir çerçeve oluşturuyor ve kuralları koyuyordu. 2017 yılında dönemin Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, bu protokolün iptali için çabaladı ama başarılı olamadı.
Rezervler nasıl satıldı?
Soydan, “rezervlerin nasıl satıldığına" dair görüşlerini şöyle anlattı:
Rezervler bu protokol aracılığıyla kamu bankalarına transfer edildikten sonra döviz piyasalarında Reuters ve Bloomberg gibi terminallerden, klasik döviz işlemleri nasıl gerçekleştiriliyorsa, öyle satıldı. Bu platformlarda tüm dünyadan talepler (alış satış kotasyonları) saniyeden kısa süre karşılaşıp eşleşiyor. Satışlar piyasalarda o anda geçen "bid/ask" taleplerinin karşılaştığı işlemler olarak gerçekleşti. Bu satışları Ziraat Bankası ve diğer kamu bankaları yaptı. İleride kayıtlar incelendiğinde döviz alanların muhtemelen çok bilindik küresel bankalar ile yerli bankalar olduğu ortaya çıkacak...
Konu hakkındaki kritik sorulardan birisinin “Merkez Bankası rezerv satışı için neden ihale açmadı? Neden Merkez Bankası sitesinde ve kaynaklarında satışlarla ilgili bilgi yok?” olduğunu dile getiren Soydan, bu konu hakkındaki görüşlerini şöyle anlattı:
Merkez Bankası kaynaklarında veya sitesinde satışlarla ilgili bilgi yok çünkü rezervler yukarıda gördüğümüz gibi ihaleyle değil, piyasa terminalleri kullanılarak yapıldı. Dönemin başkanı Murat Çetinkaya'nın rezervlerin kamu bankalarına devrini sağlayan protokolü iptal etmeye çalıştığını yukarıda görmüştük. Bunda başarılı olamayınca döviz satışlarının Hazine tarafından açıklanması talep edildi. Bu da olmadı… Peki Merkez Bankası protokolü ve rezerv satışını kamuya neden açıklamadı? Çünkü "devlet içinde ikilik" görüntüsünün ortaya çıkmasından korkuluyordu. Üstelik rezerv satışlarının başladığı dönemde yerel seçimler vardı. Bu dönemde konuyu gündeme getirmek, hassas bir meseleyi siyasi arenaya taşımak anlamına da gelecekti. Haziran'da yenilenen İstanbul seçimi sonrasında Murat Çetinkaya görevden alındı, yerine satışlara itirazı olmayan Murat Uysal atandı...
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Neden kamu bankaları kullanıldı?
Satışlar için neden kamu bankalarının kullanıldığı sorusuna da Soydan’ın yorumu şöyle oldu:
Herkesin aklına gelebilecek bir soru: Neden satışlar Merkez Bankası ihaleleriyle yapılmadı? Neden kamu bankalarına ihtiyaç duyuldu? Bunun bir sebebi, yukarıda gördüğümüz gibi satışlar 2019 yılında ilk gündeme geldiğinde ekonomi yönetimi ile Merkez Bankası arasında anlaşmazlık bulunmasıydı. Rezervleri Hazine'nin yönetimine açmak, Merkez Bankası'nın itirazını aşmanın yoluydu. Muhtemelen ekonomi yönetimi, bir süre satış yapıldıktan sonra, seçim ertesinde ihtiyaç kalmayacağını öngörüyordu...
Bir diğer sebep, "Dış güçler ekonomimize saldırıyor" tezinin bir parçası olan "Geceleri sığ piyasada kuru yükseltiyorlar" argümanıydı. Geceleri kamu bankalarında nöbetçi kalan dealer'lar sığ piyasada dalgalanmayı önlemek için satış yapıyordu. Bu yöndeki haberler, yerel seçimler öncesinde Dünya gazetesine bile yansımıştı. Geceleri Asya piyasasına müdahale etmek kamu bankalarının işiydi, Merkez Bankası'nın bunu yapması mümkün değildi...
Bir başka sebep, kamu bankaları eliyle satış yapıldığında, satış zamanı, fiyatı, tutarı gibi kritik göstergelerin açıklanmasına ihtiyaç duyulmamasıydı. Bu sayede ekonomi yönetimi bir yandan kendince "elini açık etmiyor", diğer yandan "Şu kadar müdahale edildi ama dolar düşmedi" türünden eleştirilerden kaçınmış oluyordu... Son olarak dönemin yönetiminin "Sıra dışı finansal ve mevzuatsal mühendislik" uygulamalarını sevdiğini de eklemek gerek. İşte bu nedenlerle Merkez Bankası bilinen şeffaf yöntemlerle piyasaya müdahale etmedi. Rakamlar ve detaylar bu nedenle açıklanmadı.
Adrese teslim satış oldu mu?
128 milyar dolar hakkındaki bir diğer sorunun da “adrese teslim satış olup olmadığı” sorusu olduğunu da belirten Soydan, şunları söyledi:
Yukarıda anlattığım gibi piyasa terminalleri kullanıldığı için yerli, yabancı yatırım kuruluşları, kamu bankalarının ne kadar satış yaptığını görebiliyordu. Nitekim bu dönemde Bloomberg, Reuters gibi uluslararası ajanslarda sık sık "Kamu bankaları şu kadarlık satış yaptı" türü haberler çıkıyordu. Bu haberlerin kaynağı, terminalin diğer ucundaki yabancı yatırım kuruluşlarıydı. Piyasanın kurtları aslında kamu bankaları üzerinden ne kadarlık satış yapıldığını görüyordu.
Yine de fakat 128 milyar doların bir kısmı piyasa dışında, adrese özel yöntemlerle satılmış olamaz mı? Kaynaklarım bunun birkaç nedenle zor olduğunu belirtiyor. Birincisi, tüm bankaların kullandığı platform ve terminaller dışında işlem yapabilmek için müşteri ile veya bir aracı ile anlaşmak gerekiyordu. Bu, Hazine tarafında çeşitli kademelerde imza ve onaylar gerektiren bir işlemdi. Kaynaklarım, kimsenin bu riski kolay kolay almak istemeyeceği belirterek, "Çok düşük ihtimalle bir yol bulmuş olunsa bile tutarlar çok yüksek olamaz" diyor...
Birinci günün özeti: Rezervler doları yapay bir şekilde düşürmek için kamu bankaları üzerinden piyasa terminalleri aracılığıyla satıldı. Alanlar kuvvetle muhtemel çok bilindik küresel ve yerli bankalardı. Ekonomi yönetiminin umduğu olmadı, dolar 2020 baharında bir süre 6.85 TL'de kaldıktan sonra yazın patladı, Türkiye Kerim Rota'nın yazdığı gibi "ütüldüğüyle", rezervler boşaldığıyla kaldı...
Soydan, 128 milyar dolarla ilgili yazı dizisine devam edeceğini de not düştü.
T24, Independent Türkçe