Aşıların tekelleştirilmesi ve salgın süresinin uzaması

Aşıların üretimi ve dağıtımındaki tekelciliğe devam edilirse sonuçlar felaket olacak. 100 milyon vatandaşı aşı olmuş ülkeler varken, vatandaşları tek bir doz aşı almayan başka ülkeler mevcut ve yakın bir zamanda aşı olacaklarına dair bir umut da yok

Fotoğraf: Reuters

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ırk ayrımcılığının çirkinliğinin ve genel olarak başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere sanayileşmiş ülkeler sistemi içerisindeki aşı dağıtımı tekelciliğinin başka bir yönünü gösterdi.

Zira AB içinde yeterli sayıya ulaşmadan ve aşılama sürecini tamamlamadan aşıların AB ülkelerinden dışarı çıkarılmasını engellemeye yönelik çağrılar hatta kararlar geldi.

Buna karşılık aşı üretimiyle ilgili fikri mülkiyet anlaşmalarının askıya alınması ve anti-virüs aşısının üretimiyle ilgili teknolojilerin değiş-tokuş yapılması çağrısında bulunan birkaç ses ve sınırlı girişim ortaya çıktı.

Kovid-19 dünya halkları arasında ayrım gözetmedi. Dolayısıyla özellikle virüsün kıtaları ve sınırları aştığı ve hiçbir bariyerin onu durduramayacağı göz önüne alındığında bu hastalığı tedavi etme ve ona karşı savaşma hakkı herkese verilmeli.

Nitekim ülkelerin ve halkların aşı olmaması sonucu bu yerler, salgının ilk aşamasına dönülen ve gösterilen tüm büyük çabaların heder olduğu salgın noktalarına dönüşecek. Bu yüzden aşıların tekelleştirilmesini engellemek akıllıca olacaktır.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Özellikle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'un açıklamalarının ardından Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), aşıların üretiminin tekelleştirilmesini önlemek için önerdiği "Üçüncü Yol" başlığı altında bir çaba gösterdi.

DSÖ Genel Direktörü son yaptığı açıklamalarda aşı üreticilerine, aşı hakkında bilgilerin ve verilerin paylaşıldığı Kovid-19 Teknoloji Erişim Havuzu (C-TAP) sistemi aracılığıyla bilgi alışverişinde bulunmaları çağrısını yeniledi.

Kovid-19 aşılarının tekelleştirilmesi, insan haklarına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Bununla mücadele edilmesi ve engellenmesi gerekiyor.

Ghebreyesus konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Dünya üzerindeki tüm ülkelerin Kovid-19 aşısına adil bir şekilde erişebilmesi her ülkenin yararına olacak. Belirli ülkelerin aşıyı tekelleştirmesi pandeminin süresini uzatacak, kısaltmayacak" ifadelerini kullandı.


Kendi vatandaşlarının ihtiyacından fazla, büyük miktarlarda aşı satın alan zengin ülkelerin varlığında, tekelciliği önlemek ve aşının herkesin üretimine ve dağıtıma açık hale getirilmesi için üçüncü bir yol bulunması gerekiyor.

Bazı zengin ülkelerin desteğiyle fakir ülkelere aşı sevkiyatları yapılmasını sağlama amacıyla oluşturulan Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı'nın (COVAX) zayıflığı nedeniyle bu durum fakir ülkeleri devamlı mali ve lojistik olarak aşı alamama tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

Ülkelerin sürü bağışıklığı sağlayabilecek şekilde virüsün yayılmasını engelleyen bir aşı olmadan karşı karşıya kalacakları riski göz ardı ederek, finansal kâr üzerine bahis oynayan bazı büyük ülkelerin kasıtlı tekelci politikaları nedeniyle COVAX girişimi hala aksıyor.

Aşı savaşı, virüsün yayılmasını önlemek için en ideal koruyucu bariyer olan sürü bağışıklığına ulaşmak için verilen küresel çabaları baltalamaya devam ediyor.

Başka ülkelerde üretilen aşıların onaylanması hakkında Rusya, Çin ve AB arasında yaşanan savaşlar göze çarpıyor.

Örneğin Çin, yalnızca kendi aşısını vurduranlara giriş vizesi verilmesine yönelik sert kararlar aldı.

Etkinlikleri kanıtlanmasına rağmen AB'de Çin aşısı ve aynı şekilde Rus aşısına henüz onay verilmedi. Bu da meseleyi bilimsel programlara müdahale eden siyasi çekişmeler haline getiriyor.

Slovakya'da hükümeti deviren Rus aşısını satın almak üzere gizli bir anlaşma yapılması olabilir. Anlaşmada Slovakya'nın AB'de henüz onaylanmamış olan Rus aşısı Sputnik V'den iki milyon doz satın alması yer alıyordu. Bu aşı savaşlarının bir başka yüzü.

AstraZeneca aşısını, aşıyı olanların birçoğunda kan pıhtılaşmasına neden olduğuna dair bilimsel raporlar hakkında Avrupa sessiz kaldı.

Hatta Çin ve Rus aşılarının alınmaması ışığında AstraZeneca ile ilişkili korkuları yatıştıracak tavsiyeler verildi. Bu durum bilimsel güvenilirliğe zarar veriyor ve aşılara izin verilmemesi tamamen politik.

Aşıların üretimi ve dağıtımındaki tekelciliğe devam edilirse sonuçlar felaket olacak. 100 milyon vatandaşı aşı olmuş ülkeler varken, vatandaşları tek bir doz aşı almayan başka ülkeler mevcut ve yakın bir zamanda aşı olacaklarına dair bir umut da yok.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU