1984 yılında Fransa’nın başkentinde, Paris Kürt Enstitüsü tarafından düzenlenen Nevruz kutlamasının tüm kayıtları dijital ortamda yayınlandı.
Hasan Deniz’in arşivinden çıkan görüntülerin tamamı ilk kez paylaşıldı.
Şivan Perwer’den Ciwan Haco’ya kadar birçok Kürt sanatçının eserlerini seslendirdiği kutlamada, Perwer, konserine Cegerxwin'in "Kîne em" şiirini besteleyerek hazırladığı parça ile başlarken, Ciwan Haco da çeşitli eserlerini seslendiriyor.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre; kayıtlarda Yılmaz Güney’in meşhur konuşmasının tamamı yer alıyor.
Güney'in konuşmasının tamamı şöyle:
Bugüne kadar bu amaçlar uğruna çok kurban verildi. Daha da verilecek. Biliyoruz ki, kurbansız zafer mümkün değildir. Kan ve ateşi göze almak zorundayız. Soruyoruz: böylesi bir azim ve inatla, böylesi bir inançla dolu bir yüreği susturmak, mümkün mü? Böylesi kararlı ve fedakar bir halkı yıldırmak ve baş eğdirmek mümkün mü? Asla! Acı, baskı, yoksulluk, kan ve gözyaşı Kürt halkının kaderi değildir. Biz bu kaderi tanımıyoruz. Biz, dört bir yandan işgal altında tutulan bir sömürge ülkenin çocukları değil bağımsız, demokratik ve birleşik Kürt ülkesinin, Kürdistan’ın çocukları olmak istiyoruz. Biz, kendi toprağımızda, kendi dilimizde aşk ve özgürlük türküleri söylemek istiyoruz. Biz, kendi dünyamızı, kendi toprağımızı kendi ellerimizle yoğurmak ve yeniden kurmak istiyoruz. Biz, kendi ülkemizde, kendi bayrağımız altında, özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz. Yine unutmuyoruz ki, Kürt, Türk, Arap ve Acem işçilerinin ve emekçilerinin çıkarları güçlü devletlerin oluşmasında yatmaktadır. Yine biliyoruz ki, gönüllü birliğin koşulları yaratılmadan bu bir hayaldir. Bugün Kürdistan’ın çeşitli kesimlerinde, dağlarda, ovalarda, faşist zindanlarda sömürgecilerin baskı ve zulmüne karşı dişe diş dövüşenlerin, dövüşerek ölenlerin amacı da bu. Onları, bütün yüreğimizle selamlıyoruz. Bu uğurda şehit düşen bütün arkadaşlar kalbimizde ve mücadelemizde yaşıyor ve yaşayacaktır. Ne mutlu onlara ki, direnerek öldüler ve bağımsızlık meşalesinin ateşleri oldular. Ne mutlu!
Arkadaşlar, hatırlarsınız, Kürt Enstitüsü’nün geçen yıl kuruluş nedeniyle düzenlediği şenlikte, enstitünün şu ya da bu grubun hizmetinde değil, bir bütün olarak Kürt ulusunun hizmetinde bir bilim kurumu olduğunu söylemiştim. Bir yıllık çalışma ve pratik sözlerimi doğruluyor. Herkes iyi bilmeli ki, Kürt Enstitüsü, bağımsız ve özerk karakterini, demokratik yapısını hep koruyacaktır. Hiçbir zaman kısır siyasal çekişmelerin ve polemiklerin tuzağına düşmeyecektir. Sizler de, enstitüyü gözünüz gibi korumalı, onun çalışmalarını yakinen izlemeli ve destekçisi olmalısınız. Enstitü, bağımsızlık tohumunun bir filizidir ve Kürt ulusunun bugüne kadar sürdürdüğü mücadelenin bir ürünüdür. Daha da gelişip güçlenmesi sizlerin çabalarına bağlıdır. Enstitü etrafında toplanacağız, onun önüne koyduğu görevlerin yerine getirilmesine, gücümüz oranında katkıda bulunacağız. Bileceğiz ki, bağımsızlık mücadelesi bir bütündür. Kimi zaman doğruyu ifade eden iki satırlık bir yazı, bir fikir, yürekleri ayağa kaldıran bir türkünün çığlığı, saza vuran bir mızrap, atom bombasından bile güçlüdür. İşte bu nedenle biz, hayatın her alanında iyi savaşçılar, başarılı savaşçılar olmak ve yetiştirmek zorundayız.
Biz, sazımızı iyi, çok iyi çalmalıyız…
Biz, iyi, çok iyi türküler söylemeliyiz…
Biz iyi, çok iyi resimler yapmalıyız…
Biz iyi hikayeler, iyi şiirler, güçlü romanlar yazmalıyız…
Biz güçlü bilim adamları, diplomatlar ve teknisyenler yetiştirmeliyiz.
Bizim elimiz hem kalemi, hem makinayı hem de silahı iyi tutmalıdır. Kimi zaman sazımız silah, kimi zaman da silahımız saz olmalıdır. Biz iyi biliriz ki, en iyi türküleri, en doğru sözleri, yerinde kullanırsak bir kurşun gibi söyler. Dağlarımız, ovalarımız, ırmaklarımız bizi bekliyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Biz, yiğitlikleriyle destanlar yazmış bir halkız ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek azme ve güce sahibiz. Türk, Acem ve Arap devrimci demokratları, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkının en candan savunucuları olarak, bu kavganın bir parçasıdırlar ve ortak düşmana karşı savaşmaktadırlar. Ezilen sınıfların sınıf kardeşliği en güçlü silahlarımızdan biridir. Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız, mutlaka kazanacağız…
Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmek daha iyidir. Yaşasın bağımsız, birleşik demokratik Kürdistan… Yaşasın Kürt, Türk, Acem ve Arap halklarının kardeşliği ve dayanışması… Yaşasın Kürt Enstitüsü…
Hasan Deniz kimdir?
Arşiv kayıtlarını elinde bulunduran Hasan Deniz, 1960 yılında Adıyaman-Gerger’de dünyaya geldi.
İstanbul'da tekstil işlerinin yanı sıra politikayla da ilgilendi ve birçok sosyal projeye öncülük etti.
Kürt Kültürünü Araştırma Vakfı (Kürt-Kav), Kürt Aydın İnisiyatifi sempozyumlarında, Mesud Barzani'yle yapılan ilk görüşmelerde yer aldı.
37 yaşındayken 21 Mart 1997'da Nevruz kutlamasından dönerken Avcılar'da trafik kazasında hayatını kaybetti.
Independent Türkçe, Duvar