Uyuşturucu kullandığı görüntüler gündem olan ve iki kez gözaltına alınıp serbest bırakılan eski AK Parti Genel Merkez personeli Hamza Kürşat Ayvatoğlu hakkında yazan Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk,
Öztürk, bugünkü “Bizimkisi, mefkuresi için çırpınan idealistlerle, pozisyonunu “mal”a çeviren züppelerin hikayesi” başlıklı köşe yazısında “Bu vahim hadise üzerinden, yapılan eleştirilerin çoğu haklı eleştiridir. Art niyetli ve vahim olay üzerinden ‘dindar-muhafazakar’ çevreye çemkirenler bu yazının konusu değildir” ifadelerini kullandı.
Öztürk, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatinin partinin bazı kadrolarında karşılık bulmadığını söyledi.
Öztürk, yazısının devamında şunları yazdı:
“Kokain” kullanırken, görüntüleri çıkan büro elemanının, o görüntülerden sonra lüks otel havuzlarında, otomobillerde, tavşan kızlarla fotoğrafları yayınlandı. Söz konusu isim şu anda ikinci kez gözaltında. Çünkü, ilk sorgusunda “pudra şekeri” yalanını nasıl olduysa savcılığa yutturmuştur. Oysa ki Türkiye’de narkotik suçların tespiti konusunda epeyce ileri teknikler var. Neyse..! Bu tür kadrolarda çalışan personelin işe alınırken ve çalışırken gerekli mekanizmalarla kontrol ve takibi yapılmış olsaydı belki de vahim hadise yaşanmayacaktı. Ama daha önemlisi, “para” ile şöhret ve makam ile imtihanı kaybetmiş olmaktır. Mutmain kalbin yok olmasıdır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Biz servet düşmanı değiliz. Biz makam ve mevki düşmanı da değiliz” diyen Yen Şafak yazarı, şöyle devam etti:
Çevredeyken, merkezi düşman bilmedik. Paramız yokken zengini düşman bellemedik. Çünkü biz helalinden kazanılan servetin, insan için anasının ak sütü gibi helal olduğunu bildik. Ne ki makamı, mevkii, “haksız” para kazanmanın kapısı yapmışsa biri… Ve o haksız kazanç ile “haram”a bulaşmışsa (Uyuşturucu kullanmak da büyük günahlardandır dinimizce.) ve kabahati alenileştirmişse… O zaman bu davanın samimi insanları gelir yakana yapışır! Yakana yapışamıyorsa yüzüne tükürür. Çünkü, onca emek, onca çaba, birkaç züppenin yüzünden yara almıştır. Helal rızkının peşinden koşan… Ticaret yapıp helalinden kazanan… Sabah evinden rızkı için çıkıp, ücreti karşılığı çalışan… Ve evine iç huzuruyla geri dönen milyonlarca insanın, büyük hayalleri karşısında böyle küçük hadiseler can sıkıcıdır. Ama onlarla mücadele etmek de bizim görevimizdir. Yanılıyor muyum?
Öztürk, yazısına şu notu düştü:
Ak Parti Genel Merkezi’nde çalışan bir züppenin yaptıkları üzerinden bütün camiayı töhmet altında bırakıp, dindar-muhafazakarlar üzerinde tepinenlere gelince… Aynaya bir bakın hele ne görüyorsunuz? Siz bu konuda en son söz söyleyecek olanlarsınız. İnanmıyorsanız, cebinizi bir yoklayın hele..!
Yeni Şafak, Independent Türkçe