Bizim kuşağımıza empoze edilen "siz birey olamadınız" hükmü kadar etkili bir eleştiriye rastlamak zordur.
Bu eleştiri gerçekten etkilidir.
Pek çok kimse, 70'li yılların her gün ölüm getiren ortamından çıkıp, 12 Eylül zindanlarının ölümden beter ortamına düştükten ve ardından bir "şartlı salıverilme" sonucu, ayağında "infaz yasası" denilen prangayla sözde özgür olduktan sonra, yeryüzüne kendi tercihi olmaksızın bir "birey" olarak, çoğu zaman tek başına, eşinden dostundan uzak bir biçimde gözlerini açmıştır.
Bizim kuşağımızın mensupları için "birey" olma süreci Aydınlanma Çağı'na özgü birey olma sürecinden farklıdır.
Toplumsal/siyasi örgütlü hayattan örgütsüz hayata geçiş 78'linin iradesi dışında gerçekleşmiştir. Bizim kuşağımızın "kolektif" hayatına 12 Eylül darbesi saldırmış, 78'liyi örgütsüzleştirmiş, birbirinden yalıtmış, süngüyle, işkenceyle, örgütlerin içine nifak sokarak, yıldırarak "birey" haline getirmiştir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Unutulan 78’liler gerçeği…
78 kuşağının eleştiricileri, "birey olun" çağrısıyla, 12 Eylülcülerin yaptıkları işi devam ettirdiklerini fark etmiyorlar.
Onlar, ülkenin en sancılı döneminde yüz binlerle alanlara, sokaklara dökülen, halkın can güvenliği için kendi canını hiçe sayan insanların bugün nasıl olup da böylesine atomize olduklarını incelemek yerine, bizim kuşağımızı birey olamayan fertlerin kişiliksiz sürüsü olarak gördükleri zaman biz buna itiraz ederiz.
Onların unuttuğu trajik bir gerçek var: Birey olamamakla eleştirilen 78'li, tek başına ve çırılçıplak işkence hücrelerinde gerçek anlamda bir kişilik ve bireylik sınavından geçmiştir. O mekânlar birey olabilmenin dersleri ile doludur. Onlar yaşama gözlerini yumarken de birey olmanın en yüksek düzeyini son dakikalarında yaşamışlardır. Roman, öykü yazarlarımız biraz çaba harcasalar, yüz binlerimizin arasından bir tek "birey"i ele alıp öylesine tipleştirebilirler ki "tip" yaratmakta zorlanan edebiyat dünyamıza bu suretle yeni bir soluk gelebilir.
Hiç kuşkusuz örgütsel hiyerarşi ve kolektivizm ile bireysellik arasında her zaman büyük bir gerilim vardır. Bu iki "kutup" her zaman birbirini iter. Örgütsel hiyerarşi ve kolektivizm aşırılaştıkça bürokratik yönde yozlaşır, birey büyük bir makinenin dişlisine dönüşür. Bireysellik aşırılaşınca bu büyük makinede dişliler birbirlerini kırar, makine tahrip olur. Anarşistlerin örgüt düşüncesine itirazları bu gerilimi gidermenin olanaksızlığı düşüncesine dayanır.
Sözünü ettiğimiz gerilimin nice bireye büyük acılar çektirdiğini de inkâr etmek doğru olmaz.
Bilinçli katılımın gözü kapalı bir tapınmaya dönüştüğü durumları da göz ardı edemeyiz.
Ne var ki her ne olursa olsun, kişinin bir örgüte bağlanması her zaman onun "bireysel" seçimidir. Kişi örgüte birey olarak katılır. Bu katılmayı kimileri küçümseyebilir. Günde onlarca insanın yaşamını yitirdiği koşullarda böyle bir katılma kadar insan kişiliğini, bireyselliğini kanıtlayan ne olabilir?
Hatırlanan “makbul/birey” gerçeği
Aynı dönemde örgüt dışı kalanların, bir köşede seyirci olanların "birey"lik özelliklerini yüceltenler, onların, okulların, mahallelerin işgal altında olduğu, her gün 3-5 insanımızın cenazesini kaldırdığımız dönemin sorumsuz, en eyyamcı, ciddiyetsiz, "ot” tipleri olduğu gerçeğini atlıyorlar.
Bunların "sürü “olmayı reddettiğini söyleyenler şunu da unutuyorlar: Örgüt güdümünde "sürü" olmayı reddeden bu "bireyler", kuşağımızın yaşadığı o çetin günlerde, iradelerine, bilinçlerine ve politik görüşlerine rağmen devlet güdümündeki sürünün edilgen unsurları olmaktan da kurtulamamışlardır.
Bugün geriye doğru bakan 78 eleştirmenleri, o günün örgütsel yaşamını bir cehennem gibi algılayabilirler. O günün koşullarında Türkiye'nin bir cehenneme dönüştürüldüğünü, faşist olmayan "bireylere kan kusturulduğunu" hatırlarsak, mahallesinde kuşatılan kişinin örgütlü hayata geçişini bir kurtuluş olarak seçtiğini de anlarız.
Sözün özü:
78'li için örgüt, cehenneme çevrilen Türkiye çölünde bir "vaha" sayılmıştır.
(Devam edecek...)
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish