Kolombiya'da 28 Ocak Perşembe günü "Barış için Özel Yargı Kurulu" (Jurisdicción Especial para La Paz-JEP) Barış Anlaşması'yla silah bırakan FARC sekreterliğindeki sekiz eski gerilla liderini, rehin alma, işkence, cinayet, kaybetme gibi insanlığa karşı suç kapsamına giren eylemlerden sorumlu tuttu.
JEP'in masaya koyduğu iddialar arasında; kaçırılanların yıllarca zincire bağlı tutulması, hamile kadınlara tıbbi bakım sağlanmaması, kadın ve kız çocuklarına cinsel saldırı gibi insan hakları ihlalleri var.
Savcılığın raporlarında FARC lideri Rodrigo Londoño'ya karşı mevcut 21 mahkumiyet var.
Aynı şekilde, bazı mahkemeler tarafından gönderilen yirmi dört dosyanın on biri güvenlik güçlerinin kaçırılması, geri kalanlar sivillere yönelik eylemler.
JEP, Kolombiya devleti ile "Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP)" arasında dört yıl önce imzalanan anlaşmanın gereği olarak kuruldu.
Amacı; Barış Anlaşması'ndan önceki çatışma süreçlerinde her iki tarafın işlediği suçların ve sorumlularının açığa çıkarılması.
Yargılanan kişiler işledikleri suçları kabul ederlerse JEP tarafından affediliyorlar. Eğer iddia edilen eylemlere ilişkin sorumluluklarını kabul etmezler de aksini ispatlayan kanıt niteliğindeki materyaller mevcut ise belli hapis cezaları öngörülüyor.
FARC'ın eski Güney Bloğu komutanı -günümüzde örgütün sözcüsü ve sekretaryasında yer alan- Joaquín Gómez kod adlı Milton de Jesús Toncel, Kolombiya'nın eski devlet başkan adayları Ingrid Betancur ve Clara Rojas'ın kaçırılmasının doğrudan planlayıcısı olduğunu JEP'te kabul etti.
Fakat Gómez hakkında rehin alma suçlarından mahkumiyet dışında 80'den fazla kovuşturma var. Bunların arasında sekiz yıl boyunca rehin tutulan Meta'nın eski valisi Alan Jara'nın kaçırılması da bulunuyor.
Pablo Catatumbo olarak bilinen Jorge Torres Victoria ise; rehine, cinayet ve diğer savaş suçlarının faili olarak JEP belgesinde yer alıyor.
Catatumbo da Gómez gibi FARC'ın sekreteryasında yer alıyor. Ayrıca Barış Anlaşması gereği seçimsiz biçimde senatör koltuğunda oturuyor.
Yine FARC sekreteryasından Pastor Alape, Catatumbo ile aynı suçların yanı sıra rehin alma, köy boşaltma ve işkence olaylarından sorumlu tutuldu.
Alape, daha önce askerlerin kaçırılmasıyla ilgisi olmadığını söylese de bir asker karşılığında bir gerillanın serbest bırakılmasını talep ettiğini kabul etti.
JEP, senatoda bulunan beş eski FARC komutanından Carlos Antonio Lozada hakkında da, Muhafazakar Parti lideri Alvaro Gomez Hurtado'nun 1995'te öldürülmesiyle ilgili suçlama yöneltti.
Bu konuda 3 Ekim 2020'de Patricia Linares, Carlos Antonio Lozada ve Pastor Alape gibi FARC-EP sekreterliğinin eski üyeleri tarafından, 30 Eylül 2020'de JEP'e bir mektup yazıldı.
Mektupta; Muhafazakar Parti Lideri Álvaro Gómez Hurtado'nun ölüm emrinin FARC'ın eski askeri komutanı "Mono Jojoy" tarafından verildiğini iddia ettiler.
JEP soruşturması, 1993-2012 yılları arasında FARC tarafından gerçekleştirilen rehine eylemlerine öncelik veriyor ve son on dokuz yıl içinde meydana gelen dokuz binden fazla olayı araştırıyor.
Soruşturma dairesi, bu ilk aşamada, mağdurların sayısının yirmi binden fazla olabileceğini tespit etti.
Bu arada, ülkenin ikinci büyük gerilla örgütü "Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN)" ile sürmekte olan "barış pazarlığı" tıkanmış durumda.
Kolombiya hükümeti, FARC'la olduğu gibi, pazarlıkların sürdüğü Küba'da bulunan ELN liderleri hakkında iade talebinde bulundu.
ELN ise buna başkent Bogota'da bulunan polis okuluna bombalı araçla saldırarak cevap verdi.
17 Ocak günü gerçekleşen saldırıda yirmi iki polis okulu öğrencisi hayatını kaybederken altmış öğrenci yaralandı.
Barış Anlaşması sonrası FARC sekreterliğine yönelik başka soruşturmalar da başlatıldı. İlk büyük deprem, Barış Anlaşması'nın hazırlıklarında önemli bir konumu olan Jesús Santrich'in tutuklanması oldu.
Santrich, New York (ABD) mahkemesi tarafından uyuşturucu kaçakçılığı yapmakla suçlandıktan sonra, Interpol tarafından çıkarılan tutuklama emrinin ardından 9 Nisan 2018'de Bogotá'daki evinde tutuklandı.
Savcıya göre Santrich, 1 Aralık 2016 tarihli Barış Anlaşması'ndan altı ay sonra Meksika'lı bir kartelle ABD'ye on ton kokain göndermek üzere bir anlaşma yapmıştı.
O yıl ABD'de yakalanan -FARC'ın önemli liderlerinden Iván Márquez'in yeğeni- Marlon Marín'in ifadelerine ve "Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA)"'nin ele geçirdiği video görüntülerine dayanarak Jesús Santrich'in iadesi istendi.
Fakat JEP, olayın gerçekleştiği tarihe dair kanıtları yetersiz bularak ABD'nin iade talebini reddetti.
Kırk bir gün tutuklu kalan Jesús Santrich, serbest bırakıldıktan sonra Barış Anlaşması gereği mecliste kendisine ayrılan koltuğa oturmaksızın ortadan kayboldu.
Ağustos 2019'da Jesús Santrich, Iván Márquez ve diğer eski gerilla komutanlarıyla birlikte bir videoda göründü.
Barış Anlaşması'nın ihlal edildiğini, Ivan Duque hükümetinin ABD'nin çıkarları için kendisine komplo kurduğunu ve bu nedenle silahlı mücadeleye geri döndüğünü ilan etti.
JEP, videoda görünen eski FARC komutanları hakkında tutuklama kararı çıkardı ve tüm siyasi haklardan mahrum bıraktı.
Bu olay, dört yıldır devam eden barış sürecinin en büyük başarısızlığı olarak kaydedildi.
Zira barış metninin yazarı olan Jesús Santrich ile örgütün baş müzakerecisi olan Iván Márquez, FARC'ı yeniden canlandırmak için gerilla hayatına geri döndü.
Aslında FARC'ın Barış Anlaşması ile tümüyle silah bıraktığı söylenemez. FARC'ın 1 Cephe'si "Armando Rios" Temmuz 2016'da Barış Anlaşması'na ilk imzalar konmadan önce süreçten ayrılan en büyük gruptu.
Doğu Bloğu olarak da tanınan bu cephe, Guaviare ve Meta bölge sınırları içinde yer alıyor. Komutanları da; Gentil Duarte, Iván Mordisco ve John 40 isimlerini kullanan Géner García Molina.
Askeri istihbarat bilgilerine göre, Gentil Duarte şu anda en az on dört bölgede 1700'ü gerilla, milis ve destek ağları da dahil olmak üzere 2 bin 776 savaşçıyı komuta ediyor.
Senatoda verilen bilgiye göre ülkedeki muhalif savaşçıların sayısı beş bine yaklaşıyor.
İstihbarat bilgilerine göre; ülkedeki "muhalif" gruplardan otuz ikisinin, yirmi bölgede, yüz yirmiden fazla belediye ve yaklaşık 2 bin 500 köyde faaliyet gösterdiği tespit edilmiş.
Bunlar; Meta'nın güneyinde, Guaviare, Nariño, Catatumbo Bölgesi, Chocó, Kuzey Santander, Arauca ve Antioquia'nın kuzeydoğusunda Cauca'da yoğunlaşmışlar.
Diğer yerlerde de asgari bir varlığa sahipler; ancak esas olarak bu yerlerde özellikle kokain yollarını tutarak, yasadışı madencilik ve gasp gibi uygulamalarla kontrollerini artırmaya çalışıyorlar.
Iván Márquez'in liderliğinde "İkinci Marquetalia" sıfatıyla FARC'ın yeniden canlanması, hareket içinde önemli bir etki yaratmışa benziyor.
Öyle ki Jesús Santrich yasal FARC lideri "Timochenko" lakaplı Rodrigo Londoño'ya yazdığı açık mektubun başlığını "Küçük yalancı haydut" koydu.
Santrich mektubunda, Londoño'yu "ölülerin üzerine suç atmakla" itham etti.
FARC lideri, Muhafazakar Parti lideri Álvaro Gómez Hurtado'ya suikast emrini, 2010'da öldürülen örgütün "Genelkurmay Başkanı" Mono Jojoy'un verdiğini söylemişti.
Londoño'yu yalancılıkla suçlayan Santrich, mektubunda, Hurtado'nun infazının komutanlığın kolektif kararı olduğunu belirtti.
Santrich yine aynı mektupta "Timochenko"yu oligarşinin önünde "diz çökmüş" ve onunla beraber olan eski savaşçıları da utanç verici suç ortakları olarak tanımladı.
Santrich, Barış Anlaşması'nı imzalayan "Timochenko"nun, FARC'ın iki en önemli lideri "Mono Jojoy" ve "Alfonso Cano"nun CIA tarafından öldürülmesine yol açabilecek kadar akıllı olmadığı, olsa olsa "aptal bir dalkavuk" olarak kullanıldığını söyledi.
Esasında FARC- Kolombiya Barış Anlaşması, salt örgütün silahsızlandırılmasına dair hükümler içermiyordu.
BM modeline ve uzmanların önerilerine dayanarak, yasadışı ekim yapılan sekiz milyon hektarın resmileştirilmesi, üç milyon hektarın yaklaşık on dört milyon topraksız köylüye teslim edilmesinden oluşan bir sentezle taraflar arasında bir tarım anlaşmasına varılmıştı.
Kapsamlı tarım reformu, demokrasi, çatışma kurbanları için hakikat, adalet ve tazminat, şiddet içermeyen siyasete katılım, eski savaşçılardan oluşan bir siyasi partinin örgütlenmesi, yüzlerce siyasi mahkumun serbest bırakılması, bunların hiçbiri tam olarak gerçekleştirilemedi.
250'den fazla eski gerilla, güvenlikleri için sağlanan mekanizmalardaki başarısızlıklar nedeniyle suikasta kurban gitti.
Yargı sisteminin getirdiği engeller nedeniyle bırakılması gereken 300'den fazla FARC militanı cezaevlerinde kaldı.
Savaş her yıl yüzlerce toplum liderinin öldürülmesi gibi katliamlarla geri döndü. Sivil hakları sınırlayan ve polise toplumsal eylemlere karşı şiddet uygulama yetkisi veren otoriter tedbirler arttı.
Bugün Kolombiya'da olan şey bir barış ortamından çok yeni bir savaş döngüsüne işaret ediyor.
Barış Anlaşması gereği FARC gerekli oy sayısına ulaşmasa bile, iki dönem Kolombiya Meclisi'nde beş ve Senato'da beş sandalyeye sahip oldu. Fakat bu ona bir siyasi güç sağlamadı.
Altmış yıldır Kolombiya'ya damgasını vuran bu örgüt, Senato ve Temsilciler Meclisi seçimlerinde yalnızca 85 bin oy alabildi.
Anlaşılan o ki; askeri düzende hareket etmeye alışmış bu örgüt, siyasallaşma koşullarına hazırlıklı değildi.
Daha da kötüsü; en önde gelen temsilcilerinin yaklaşımlarında politik ilkesizlik ve ideolojik yozlaşma gibi sapmalar göze çarpıyor.
Etik olmayan davranışlar ve yanlış uygulamalar hızla hizipçiliği, adam kayırmacılığı, siyasi oportünizmi ve yolsuzluğu ortaya çıkarıyor.
Bu hatalar nedeniyle FARC Partisi, kendisini çözülme eşiğine getiren erken bir krize girdi. Kolombiya'daki siyasal atmosfere baktığımızda FARC, yasal bir taraftır ancak meşruiyeti yok.
Üstelik ne FARC yöneticileri birbirine güvenip saygı duyuyor ne de yurttaşlar onlara.
FARC hiçbir zaman olmadığı gibi bugün de devrimciler arasında birliği temsil etmiyor; demokratik bir parti değil.
Bir partiden çok tarikata benziyor. Bizzat FARC üyelerinin söylediği şey; demokratik tartışma ortamının olmadığı.
Kayırmacı ve nepotik ilişkilere sahip FARC, oligarşik elitin gücüne kesin olarak bir son vermesini talep eden, oligarşi karşıtı bir parti değil.
Çünkü FARC yöneticileri, Barış Anlaşması'nı halkla değil oligarşiyle yaptıklarının gayet bilincinde.
Bugün meclisteki koltuklarında onların sayesinde oturuyorlar, halkın desteğiyle değil. Barış Anlaşması'nın halk referandumunda reddedilmesinden hiç söz etmiyorum bile.
FARC eğer siyasete devam edecekse daha alacağı çok yol var. Her şeyden önce tarikat yapısından kurtulması ve ideolojisini netleştirmesi şart.
Ayrıca kentte siyaset yapmak her şeyin kararının komutanlar tarafından alındığı ormandaki mücadeleye benzemiyor. Bir siyasi partinin şeffaf biçimde işlemesi gerekiyor.
Kolombiya'da barışın sağlanması ve çatışmanın kesin olarak aşılmasının FARC'ı çok aşan bir mesele olduğu net biçimde görülüyor.
FARC'la ya da FARC'sız çatışma sürüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish