Pendik Yayalar Mahallesi'nde Şiiliğin bir kolu olan Caferi mezhebine mensup vatandaşların yoğunlukta olduğu "Hüseyniye İlim Kültür ve Dayanışma Derneği" öncülüğünde "Yayalar Ehlibeyt Camii" adında bir cami yaptırılmıştı.
Ancak söz konusu camiye Türkiye'deki diğer Caferi camilerinden farklı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nca bir imam atandı.
Atamanın bir Cafer vatandaşın müftülüğe giderek talepte bulunmasının ardından yapıldığı iddia edildi.
"Atama usul ve esas açısından yanlış"
Söz konusu atama bugüne kadar camilerine kendi içlerinden seçtikleri din görevlilerini atayan Caferilerin tepkisini çekti.
Caferiler tarafından kurulan sivil toplum kuruluşlarından (STK) bu konuya dair peş peşe tepkiler geldi.
Bunlardan biri de Avrupa Ehlibeyt Alimleri Birliği tarafından 30 Ocak 2021 günü "Diyanet İşleri Başkanlığı'na açık mektup" başlığıyla yapılan yazılı açıklamaydı.
Açıklamada atamanın usul ve esas açısından yanlış olduğu iddia edilerek bununla ilgili tezler sıralandıktan sonra şöyle denildi:
"Diyanet'in bu hocaları Şii camilerine atama yetkisi yoktur"
Şii inancında ve sirey-i ulemada alimler, nerde olursa olsun, hangi siyasi otorite olursa olsun dini tebliğ etmede bağımsızlıklarını korumuş, özgür iradelerini kimseye teslim etmemişlerdir.
Diyanet bünyesinde kadrolu çalışmayı tercih eden bağımsızlığını terk etmiş âlimlerin olması bu gerçeğe gölge düşürmez. Bu alimlerin Şiî camilerinde hocalık yapma ehliyetleri olmadığı gibi Diyanetin de bu hocaları Şii camilerine atama yetkisi yoktur.
Açıklamada Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kararından dönmesi istendi.
Dernek seçimini kaybeden kişi müftülüğe başvurdu
Ehlibeyt Alimleri Derneği Genel Başkanı Kadir Akaras da kurumun sitesinde de yer alan cuma hutbesinde camiyle ilgili yaşanan sorunun nasıl başladığını şu sözlerle anlattı:
Pendik olaylarında 2020 senesi yani geçen yıl henüz pandemi süreci başlamadan önce, orada çok değerli bir amcamız, caminin yapımında da çokça zahmet çeken cemaatimizden bir amcamız dernek başkanlığı seçimlerinde kendini kenarda bulunca inat edip Diyanet İşlerine ve müftülüğe giderek 'bize bir hoca tayin edin!' dedi; müftülük de bu amcamızın isteği üzerine bir hoca atadı. Bu amcamızın da kötü niyetli olduğuna inanmıyorum. Fıkhımızı bilmediğinden dolayı, yıllardır bu fıkhın içerisinde olmadığından ötürü böyle bir talepte bulundu. Onlar da bu talebi karşıladı.
"Murat amca ve birkaç tanıdığı hariç hocanın arkasında namaz kılan yok"
Akaras, söz konusu atamanın bölgedeki Caferiler arasında da kabul görmediğini şu sözlerle iddia etti:
Peki, ne oldu? 8 aydır bu hocanın arkasında Murat amca ve birkaç tanıdığı hariç namaz kılan yok. Seçimi kaybetmenin hırçınlığı ile sorun başlatıyor.
"Devletin maaşlı imamı inancımıza aykırı"
Akaras açıklamasında camilerini kendi imkanlarıyla yaptıklarını ve devlete halka yük olmadıklarını belirterek, camilerinde devletin maaşlı memurunun imam olmasına karşı olduklarını,çünkü bunun inançlarına aykırı olduğunu söyledi.
Akaras, talepleri doğrultusunda yanlışın düzeltilmesini de istedi.
"Temaslar sonuç verdi, Diyanet yanlışından döndü"
Konuyla ilgili Independent Türkçe'nin ulaştığı Akaras, Diyanet ile farklı kanallar ile yürütülen temasların sonuç verdiğini söyledi.
Diyanet tarafından yapılan atamanın iptal edildiğini belirten Akaras, şöyle konuştu:
Diyanet ile yapılan görüşmeler sonucunda bu yanlış düzeltildi. Caferi toplumunun teamülleri ve fıkhı doğrultusunda sorun çözüldü. Diğer Caferi camilerindeki teamül neyse orada da aynı şey yapılacak, Diyanet atama yapmayacak.
"Caferiler kendi imamlarını seçip, maaşlarını ödüyorlar"
Akaras'ın verdiği bilgiye göre Türkiye'de 30'u İstanbul'da olmak üzere Caferilere ait 300 civarında cami var.
Akaras, "Caferi camilerine imam ataması nasıl yapılıyor?" sorumuzu da şöyle cevaplandırarak sözlerini tamamladı:
Camiler yapım aşamasından bitim aşamasına kadar halkın kendi imkanlarıyla yapılıyor. Cami yapıldıktan sonra bölge halkı onayladığı biri imam tayin ediyor ve bu kişinin maaşını kendi ödüyor
Türkiye'de 500 bin civarında nüfusları var
Şiiliğin bir kolu olan Caferiliğin en yaygın olduğu ülkeler İran ve Azerbaycan.
Her iki ülkenin de çoğunluğu Caferi.
Türkiye'de Caferilik daha çok Azeri kökenli vatandaşlar arasında yaygın.
Iğdır, Kars, Muş ve İstanbul, Caferi vatandaşların yoğun olarak yaşadığı yerler ve 500 bin civarında nüfusa sahip oldukları tahmin ediliyor.
İstanbul'da da Küçükçekmece'ye bağlı Halkalı, Esenyurt ve Pendik, Caferi nüfusun yoğun yaşadığı yerleşim birimleri arasında yer alıyor.
© The Independentturkish
