Eski Saadet Partisi lideri Kamalak: TBMM erken seçim kararı almazsa Erdoğan aday olamaz

Kamalak, Anayasa’dan yaptığı alıntılarla TBMM’nin erken seçim kararı almaması durumunda Erdoğan’ın aday olamayacağını ifade etti

Ekran alıntısı: Kanal 42

Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) erken seçim kararı almaması durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olamayacağını ifade etti.

Kamalak, Kanal 42’de Sümen6 programına konuk oldu, Erdoğan’ın adaylığı konusunda değerlendirmede bulundu.

“Kendisi götürebilir belki, belki diyorum çünkü 116. madde yontulmuş durumda. Tartışma olabilir ama cumhurbaşkanı kendi götürdüğünde aday olamaz. Nerede çıkarıyoruz bunu?” ifadelerini kullanan Kamalak, “Anayasa’da madde 101, fıkra 2’den. ‘Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır’. Birinci dönem 5 yıl olarak tamamladı mı? ‘Bir kimse en fazla 2 defa cumhurbaşkanı olarak seçilebilir’. Fıkranın ikinci cümlesi de bu. Şu an sayın cumhurbaşkanımız 2 dönemini yaşıyor mu; icra ediyor mu? Evet. İki dönem olmasına rağmen bitmesi lazım” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Programın sunucusu Mücahit Enes Turbil’in “Peki dönemi tamamlamadan tekrar seçilme şansı bulunuyor mu?” araya girmesi üzerine ise Kamalak şunları kaydetti:

Anayasa madde 116. fıkra 3 diyor ki; cumhurbaşkanının ikinci döneminde seçimlerin meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir. Ekonomik daralma, kırılma… İki yönlü bir etki yapabilir. Dış siyaset… Biden’ın göreve başlamış olması… Sayın Cumhurbaşkanı onun karşısına, seçimleri yenilemiş ve yeniden seçilmiş bir cumhurbaşkanı ya da devlet başkanı olarak çıkmak isteyebilir erken seçime gitmek suretiyle. Ama kendisini götürdüğü takdirde aday olamaz diye düşünüyorum ben. Bunu sadece ben değil, bana göre Türkiye’nin en önde gelen anayasacılarından biri Ergun Özbudun’a da sordum; ‘Hayır ben de aynı kanaatteyim’ dedi.

Asiltürk ziyareti

Kamalak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaretine ilişkin ise, ''Eğer biz kaos ortamının ortadan kaldırılmasını istiyorsak, ülkemizde bazı şeylerin değişmesini istiyorsak farklı görüşlere sahip olan; özellikle siyasilerin bir araya gelip, ülkenin sorunlarını konuşması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Oğuzhan Asiltürk beyi ziyaret etmesini de bu yönüyle önemsiyorum'' dedi.

“Kayyum sırası üniversitelere mi geldi”

Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’nun rektör olarak atanması ve ardından gelen tepkilere de değinen Kamalak  şunları söyledi:

Şimdi kayyum olarak ifade ediliyor da sadece üniversiteler ile ilgili değil ki; Üniversitelerde uygulanan sistemle ilgili 1990-1991 yıllarında rektör seçimi ile ilgili bir kanun düzenlemesi yapıldı. 2547 sayılı Kanunun 13. Maddesinde bir değişiklik yapıldı. Üniversiteler kendi rektörlerini seçmek için altı aday belirlemek durumunda denildi. Bu altı aday içerisinden Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK) belirlediği 3 isimden biri Cumhurbaşkanı tarafından atanırdı. Bu Kanun çıkarıldığında ben ‘Ayıplı Kanun’ diyerek birçok makale yazdım. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı eleştirdim. Gelinen noktada şimdi o sistemi de arar hale geldik.

“Ben yaptım oldu. Olmaz arkadaş olmaz” diyen Kamalak, “Ben Sayın Melih Bulu’yu eleştirmiyorum, kendisi son derece önemli bir isim olabilir ama bir üniversiteyi huzursuz etmenin manası ne? Niye insanların sinir uçlarına dokunuyoruz ki? Eğer Sayın Bulu, çok kıymetli bir isim ise alın Cumhurbaşkanlığında danışman olarak kullanın. Orada bu işi yapabilecek başka kimse yok mu? Önce Belediyeler ve bir dönem destekleyerek devletin kılcal damarlarına kadar giren şirketlerin mal varlıklarına el koyup kayyum atadınız. O zamanda karşı çıktım bu şirketlere kayyum atanacaksa siyasi irade değil, mahkeme kararıyla atansın eğer bu işe siyaset girecek olursa ekonomi felç olur. Öbür taraftan da siyasi iktidar kendisine rakip gördüğü güçlü firmaları ortadan kaldırır. Yani Şirketler, Belediyeler derken şimdi kayyum sırası Üniversitelere mi geldi? Allah Aşkına! Güçle, kuvvetle veya hukuka büründürdüğün birtakım kurallarla insanlara hükmedebilirsiniz ama asıl olan beyinlere hükmetmek ve onları ikna etmektir” ifadelerini kullandı.

 

Independent Türkçe  

DAHA FAZLA HABER OKU