2020 kayıp bir yıl oldu. Pek çok insan tanık olduklarından dolayı bu yılı unutmak ister. Bu yıl tartışmasız korona yılıdır.
Korona haberleri geri kalan her şeyi gölgede bıraktı, hayatı felç etti, karantina ve uzaklık hayatın tüm belirtilerinin yerini aldı ve maskeler şehirlerin sokaklarında normal bir görüntü haline geldi.
Önceleri yıl sonunda insanların iyimser cümleler kurduğunu ve mutlu yıllar dilediğini duyardınız. Fakat bu yıl daha ihtiyatlı görüyorlar ve 'daha iyi bir yeni yıl' diliyorlar.
Aslında umut verici işaretler var ve tünelin ucunda ışık görünmeye başlıyor.
2021, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana insanlık için en önemli savaşın verildiği yıl olacak.
Bazıları 1920'lerin sonunda tanık olunan İspanyol gribinden bu yana geçen zamandaki en önemli olayın bu olduğunu düşünüyor.
Dünya geçtiğimiz yıl korona salgınını kontrol altına almakta başarısız oldu. Maske ve karantina önlemi dışında kayda değer bir şey yapılamadı.
Fakat dünya yeni yıla bu savaşta en önemli silah olan aşılarla donanmış olarak giriyor. Aşıların virüsü kontrol altına alması ve bağışıklık kazandırması ümit ediliyor.
Bu savaşta başarılı olmak için dünyanın iki şeye ihtiyacı var. Bunlardan ilki aşıların güvenliği konusunda farkındalık yaratmak ve insanlara güven vermektir.
Bunun için sosyal medya aracılığıyla aşı karşısında başlatılan propagandalarla ve çıkarılan söylentilerle mücadele edilmesi gerekiyor.
Tarihte her zaman bu türden karşıt görüşler, muhalefet edenler ve şüpheciler olmuştur. Ancak bu kez internet çağının da etkisi ile söylentilerin ve propagandaların çok geniş bir alanda yaygınlık kazandığını görüyoruz.
İkinci olarak, yoksul olanlar da dahil olmak üzere tüm ülkelere aşı temin edilmesi gerekiyor. Çünkü zengin ülkeler kendi vatandaşlarını ayırıp dünyanın geri kalanını görmezden gelirse salgın kontrol altına alınamaz.
Virüsün Çin'in Vuhan kentindeki bir pazardan dünyanın her köşesine yayılması alınabilecek en büyük derstir.
Aşı karşıtı propagandalarda sarf edilen sözlerin çoğu gerekçesiz, mantıksız ve kimi zaman da gülünçtür. Bu konuda yazılan komplo teorilerinin çokluğu nedeniyle burada bunlara girmeyeceğim.
Biraz mantıklı düşünen herkes bu salgını kontrol altına almak ve dizginlemek için dünyanın elindeki en iyi silahın aşı olduğunu anlar.
İnsanlara geçmişte kızamık, çocuk felci, sarı humma ve tifo gibi hastalıklarla yüzleşmek ve tamamen ortadan kaldırmak için çeşitli aşıların etkin bir şekilde kullanıldığını hatırlatmalıyız.
Koronavirüs aşıları, rekor bir sürede üretilmesine rağmen bütün deneysel aşamalardan geçti ve insanların güvenliğini sağlamak için tüm yeni ilaçlara uygulanan standartlara tabi tutuldu.
Bu aşılar, klinik araştırmalarda üç aşamadan geçti, sonuçlar sertifika vermeye yetkili sağlık makamlarına sunuldu ve incelemeye tabi tutuldu.
Ayrıca uzun vadeli yan etkilerin veya komplikasyonların ortaya çıkmamasına engel olmak adına aşıların takibi için yapılan çalışmalara devam edilecektir.
Şu an bazı ülkelerde onaylanmış ve yaygın olarak kullanılmaya başlanan 4 aşı mevcut. Bunlar, Pfizer/BioNTech, Moderna, Oxford-AstraZeneca ve Sinopharm aşılarıdır.
Ayrıca Rusya'da kullanılmaya başlanan ancak Batı ülkelerinde ilgi görmeyen Sputnik aşısı da var. Çünkü bu aşıya yönelik deneylerin sonuçları incelemeye açık değil.
Bu aşılara ek olarak, deneyin üçüncü ve son aşamasında olan 19 aşı daha bulunuyor. Bu, sonuçların umut verici olması durumunda yeni yılın ilk aylarında sağlık otoriteleri tarafından aşılardan bazısının onay alacağı anlamına geliyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dünya şu anda mevcut olandan daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Virüsün yeni mutasyona uğramış hali nedeniyle, özellikle bazı ülkelerde vakalarda artış yaşanıyor.
Bazı Batı ülkelerindeki bilim adamları ve politikacılar, bir dozla daha fazla insanın aşılanması amacıyla verilecek ikinci aşı dozun dört hafta yerine üç ay sonraya ertelenmesinin daha iyi olup olmadığı konusunda tartışıyorlar.
Başbakan Boris Johnson ve Sağlık Bakanı Matt Hancock, en fazla sayıda kişiyi aşılamak amacıyla aşının ikinci dozunu erteleme fikrini destekliyor gibi görünüyorlar. Bu nedenle Oxford-AstraZeneca aşısı halihazırda ilk dozda kullanılacak.
Bu, ikinci dozun en az üç ay sonra verileceği anlamına geliyor. Bilim adamları ve politikacılar, daha geniş sektörlere kısmi bağışıklık sağlayan ve virüsün kontrol altına alınmasına yardımcı olan ilk dozla daha fazla sayıda insanı aşılamanın mantıklı olduğuna inanıyorlar.
Klinik çalışmalarda Oxford aşısının yüzde 62 ila 70 arasında, Pfizer/BioNTech ve Moderna aşılarının ise yüzde 95 oranında etkin olduğu görüldü. Ancak İngiltere ile birlikte diğer bir dizi ülke üç nedenden dolayı ilkini tercih ediyor.
Bir doz Pfizer-Biontech yaklaşık 19 dolar, Moderna aşısı 25-37 dolar, Oxford aşısı ise 3 veya 4 dolar gibi bir fiyatla satılacak. Ülkeler nüfuslarını aşılamak için büyük miktarlarda aşıya ihtiyaç duyacağından fiyat farkı çok şey ifade ediyor.
İkincisi, Oxford aşısının taşınması ve depolanması daha kolay. Çünkü bu aşı 2-8 derece arasında bir sıcaklığa ihtiyaç duyuyor ve normal buzdolaplarında da altı aya kadar saklanabiliyor.
Fakat Pfizer-Biontech'in -70, Moderna'nın ise -20 derecede saklanması gerekiyor. Üçüncüsü neden AstraZeneca'nın önümüzdeki yıl yaklaşık 3 milyar doz sağlayabileceğini duyurması.
Aşıların büyük miktarlarda sağlanması ve bütün dünyaya yayılması, koronavirüs ile mücadeledeki en önemli olaydır.
Ayrıca bunun yaşamımızda ve iyileşme yoluna girmesi gereken küresel ekonomide önemli yansımaları olacak.
Bununla birlikte koronavirüs aşılarının bazı kanser türlerini ve Alzheimer'ı tedavi etmek veya yavaşlatmak için devam eden diğer araştırmaları güçlendireceği yönündeki umutlar da artıyor.
Bu çok da uzak olmayan bir gelecekte yaşanacak önemli bir gelişme olabilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish