Güney Afrikalı anti-Apartheid aktivisti, romancı, gazeteci ve karikatürist Alex La Guma, özgürlükçü ve direniş edebiyatının en önemli temsilcilerindendir.
Devrimci ve solcu kimliğiyle tanınan La Guma, işçi sınıfına mensup bir ailede doğar.
Babası Jimmy la Guma, sendika ve siyasi çevrelerin yanı sıra Güney Afrika Komünist Partisi'nde de önemli görevler alır.
Dolayısıyla, La Guma çocukluğundan itibaren Güney Afrika'daki ulusal kurtuluş siyaseti tartışmalarına ve stratejilere şahit olduğu için, diğer Güney Afrikalı çağdaş yazarlar gibi edebiyatı siyasetle içi içe bir pratik, yazma süreci olarak benimser.
La Guma'nın doğup büyüğü mahalle, Cape Town'ın bugün uluslararası camiada Apartheid şiddet ve mağduriyetinin göstergesi olarak tanınan District Six'tir [Altıncı Bölge].
District Six, altmışlı ve yetmişli yıllarda Apartheid rejimi tarafından yıkılmadan önce, çoğunluğu melezlerden oluşan elli beş bin nüfuslu, yoksul ama capcanlı bir gecekondu mahallesidir.
Bir zamanlar Cape Town'ın ruhu olarak bilinen District Six, dar sokakları ve kalabalık apartmanlarıyla, zengin bir kültürel karaktere sahipti.
Bugün dünyanın pekçok yerinden bu Apartheid rejiminin ırkçılığıyla eşdeğer görülen utanç manzarasını görmek için gelen binlerce turist District Six'te yaşananların izlerini sürmek, müşahede etmek için bölgeye akın etmektedir.
La Guma 1970'lerde Türkçe edebiyatta, özellikle sol okurların ilgisini çekiyordu. La Guma'nın editörlüğünü yaptığı Güney Afrika Kurtuluş Mücadelesi eseri, 1977 yılında Ragıp Zaralı çevirisiyle, Yöntem Yayınları tarafından basılır.
La Guma'nın In the Fog of the Seasons' End romanının, Sisler Dağılırken ve Mevsim Sonunun Sisi İçinde diye iki ayrı çevirisi sırasıyla 1974 ve 1977 yıllarında yayımlanır.
La Guma, Güney Afrika'da Apartheid rejimi tarafından ihanetle suçlanmış, ev hapsi dahil olmak üzere defalarca tutuklanmış, yargılanıp kitapları yasaklamıştır.
En önemli romanlarından birisi Geceleyin Bir Yürüyüş, ilk olarak 1962'de Nijerya'nın İbadan kentinde Mbari Yayınları tarafından yayımlanır.
La Guma, 1959'da yazmaya başladığı bu romanı gözaltı sürecinde tamamlar.
Geceleyin Bir Yürüyüş, La Guma'nın ilk önemli kurmacasıdır, roman çıkışıyla birlikte üne kavuşmuş olur.
Dönemin genç Afrika yazarları Wole Soyinka ve Chinua Achebe tarafından novellanın sözcük ekonomisi açısından övgüler alır.
Roman, District Six'in en hareketli sokaklarında tramvaydan inen genç Michael Adonis ile başlar.
Bir melez olarak tarif edilen Michael, o günün erken saatlerinde beyaz ustabaşı ile gerginlik yaşadığı için fabrikadan kovulmuştur. İçinde, "derinlerde bir öfke ve aşağılanmanın dibini" yaşıyordu.
Gecekondu sokaklarında koşuşturarak hayatta kalmaya çalışan arkadaşı Willieboy ile lokal bir lokantaya gider. Orada, o gece planladıkları bir hırsızlık için ihtiyaç duydukları bir suç ortağı arayan Foxy ve çetesiyle de buluşur.
Michael yemekten sonra yakındaki bir bara gider. Yolda, ceplerinde dagga (marihuana) bulmak için onu arayan ve üzerindeki parayı çalmakla suçlayan iki beyaz polis tarafından köşeye sıkıştırılır.
İtaatkâr olmasına rağmen, Michael ırkçılıktan doğan bu tarz tacizlere tahammülü yoktur.
Barda Michael, apartmanına dönmeden önce şarapla sarhoş olur. Geçit yolunda yaşlı, Doughty adında alkolik bir İrlandalı ile karşılaşır ve adam onu bir şeyler içmek için odasına davet eder.
İçki öfkesini daha da artırırken Michael, Uncle Doughty'nın kendisini sefih göstererek acındırmasına tahammül edemez, bir biçimde beyazlar tarafından aşağılanmanın hayal kırıklığını gidermeye çalışır.
Yeterince çökmüş yaşlı adama bir şarap şişesiyle saldırarak onu öldürür. Michael, suç mahallinden belli etmeden kaçar, ancak borç almak için Michael'ı aramaya gelen Willieboy, Doughty'nin cesedine rastlar.
Panik içinde kaçmaya çalışan Willieboy, apartman sakinleri tarafından fark edilir ve Doughty'nin ölümünden sorumlu tutulur. O gecenin ilerleyen saatlerinde Willieboy, sadist beyaz polis memuru Raalt tarafından yakalanır.
Polisin işkencelerine dayanamayan Willieboy, daha sonra polis arabasının arkasında ölür. Michael, District Six sokaklarında yürürken, o gece Foxy ve çetesine katılmaya karar verir ve böylece suça bulaşır.
Geceleyin Bir Yürüyüş'teki şu betimleme şimdi tarihe karışmış, evleriyle insanlarıyla bir dönemin damgasını tüm çelişkileriyle şöyle yansıtır:
[Hanover] caddesi, kırk ön korkuluklarıyla nemli, hırpalanmış evlerden oluşur; alacakaranlıkta bombalanan bir alanın sol tarafları gibi yükselen çatlak duvarlar ve yüksek binalar; bir zamanlar evlerin bulunduğu yerlerde boş arsalar ve yabani otlarla büyütülmüş araziler; ve ıssız kalelerin girişlerini andıran derin kapılar. Sokakta oynayan çocuklar, taşan çöp kutularının arasında bir oraya bir buraya zıplayıp duruyor, tahta silahlarla birbirlerine ateş ediyorlardı. Kapı eşiklerinde oturan insanlar, salgın bir şehirdeki boşa harcanmış hayaletler gibi hızla solan ışıkta boş boş oturup oturur ya da ayağa dururdu.
Geceleyin Bir Yürüyüş, District Six'in şöhretli olduğu zamanlarda yazılmıştır. La Guma, şehri ne romantize eder ne de yüceltir ne de bir şiddet coğrafyası olarak gösterir.
Onun göstermeye çalıştığı Apartheid rejimin savurgan, şedid iktidar yapısıyla, özellikle melezler bağlamında, insanların hayat hakkına gasp edip, özgürlüklerini bir biçimde sınırlayıp bir suç şebekesine dönüştürmesidir.
Bilindiği üzere District Six, 1960'ların sonların itibaren Grup Alanları Yasası gereğince beyazlara tahsis edilmiş ve yüzde doksanından fazlası melez olan mahalle sakinleri evlerinden zorla siyahlara ayrılan kenar mahallelere sürülmüştür.
1960'ların başlarında District Six, perakendeciler, dükkân işletmecileri, marangozlar, terziler, ayakkabıcılar sömürgeci toprak ağaları ve acımasız tefeciler arasında ticaretlerini yürüttüğü yoksulluk ve küçük bir sanayi bölgesiydi.
Bölgenin ilk elden hatıraları, her zaman mahallenin canlılığına ve tehlikeli sefaletine eşit vurgu yapmaktadır.
Güney Afrika'nın farklı ırk topluluklarının tamamen ayrılmasını zorunlu kılan Apartheid politikası, beyaz olmayan nüfusun yaşam koşullarını olumsuz yönde etkileyen bir dizi kanuna rehberlik eder.
En önemlisi Grup Alanları Yasası (1950), mahallelerin ırka göre bölgelere ayrılmasına izin vererek siyah ve melez nüfusun büyük ölçüde yer değiştirmesine neden olur.
1966'da La Guma ve ailesi Güney Afrika'yı terk eder. La Guma sürgünde zamanının ve enerjisinin çoğunu bugün iktidarda olan Afrika Ulusal Kongresi ANC için siyasi çalışmaya ayırır.
Birleşmiş Milletler'e Apartheid hakkında raporlar yazar, ANC'nin temsilcisi olarak birçok kültürel ve edebi konferansa katılır.
La Guma, sürgün yaşamında yazdığı romanlarda mekân, yine Cape Town'dır. Toplumcu ya da eleştirel gerçekçi olarak da adlandırılan la Guma, Güney Afrika direniş ve özgürlük hareketinin önemli bir temsilcisidir.
La Guma 1972 yılında yayımladığı Sisler Dağılırken romanında iki yeraltı siyasi aktivisti Beukes ve Tekwane'nin 1960'ların başındaki zorlu ve tehlikeli koşullarda siyasi görevlerini yerine getirme çabalarını anlatır.
Apartheid rejimi siyasi taleplerin barışçıl ifadesine taviz vermeyi reddettiğinden beri, romanın ana karakterleri bu defa silahlı direnişi benimser.
Beukes el ilanlarını dağıtır ve ardından üç aktivistin askeri eğitim için ülkeyi terk etmesini sağlarken, güvenlik güçleri tarafından yakalanan Tekwane acımasız şekilde işkenceye maruz kalır ve öldürülür.
Alex La Guma, 1985 yılının Ekim ayında, ANC'nin Karayipler temsilciğini yaptığı Küba'da yaşamını yitirir ve José Marti'nin aile mezarlığına defnedilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish