Filistin’de yaşayan Heysem, eski madeni paralar bulmak için tatil günlerinde dağlara çıkıyor. Bulduğu eserleri evinde sergilemenin gururunu yaşıyor ama günü gelince onları da satıyor.
Heysem araştırmalarını hurda pazarından aldığı madem arama cihazıyla yapıyor. Cihaz toprağın derinliklerine ulaşamadığından, bulduğu eserler de çok değerli olmuyor.
Ancak gece yarısı ya da şafak sökmeden hemen önce yola koyulan kimseler var ki, onlar daha derin kazılar yapıp büyük parçalara ulaşabiliyor. Bir de binlerce yıl öncesine ait mezarları bulup, buradaki cesetlere ait değerli eşyaları, mücevherleri topluyorlar. Amaçları ise kısa yoldan hızlıca zengin olmak.
Bu kazıları Cemayin dağlarına ya da Lubban köyündeki tepelere çıktığınızda görebilirsiniz.
Cemayin’de yaşayan gençlerden biri, “Buradaki antika hırsızlarını durdurmak çok zor. Çünkü köyümüz madenleriyle meşhur ve bu da büyük bir gelir kapısı. Ayrıca belediye dağlarda kazı yapılmasının önüne geçemiyor. Köy sakinleri bu çukurları kapatsa da, hırsızlar yine gelip dağıtıyor” sözleriyle durumu özetliyor.
Kaçakçılık ve satış brokerleri
Tarihi eserlerin keşif ve gasp süreci sonrasında Filistin dışında veya İsrail’de satılması gerçekleşiyor. Hükümet ise bu durumla savaşmaya devam ediyor.
2018 yılında turizm polisleri ve Turizm Bakanlığı yetkilileri 24 binden fazla kaçak eser ele geçirdi. Bunun yanında arama cihazları, sahte parçalar ve gerçek tarihi eserler de bulundu.
Nablus Turizm ve Arkeoloji Müdürü Mufid Salah, hırsızlıkların çoğunun, Oslo Anlaşmasının “C” kategorisinde bulunan madde gereği İsrail kontrolünde bulunan bölgede gerçekleştiğini, bu sebeple etrafını çitle çeviremediklerini ve güvenlik görevlisi atayamadıklarını söyledi.
“Hırsızları ihbar etmek bölge sakinlerinin görevidir” diyen Salah, ihbar sonrası bakanlık ve polis yetkililerinin bölgeye sivil araçlarla gittiğini, ancak İsrail tarafıyla koordinasyon kurulmadan bölgeye girilemediğini kaydetti. Salah, İsrailli yetkililerden izin almanın uzun sürdüğünü aktardı.
Bu sebeple tarihi eser kaçakçılarını yakalamak zorlaşıyor. Özellikle kazı yapan kişi sayısı fazlaysa, olası bir çatışma durumunda bakanlık yetkililerinin zarar görmemesi için diğer güçlerle koordinasyonun sağlanması hayati önem taşıyor.
Hapis ve yüksek para cezası
2018’in ortalarına kadar tarihi eserlerin kaçırılması, satılması, tarihi bölgelerin harap edilmesi, Turizm Bakanlığı ekiplerinin çalışmasını engelleme gibi suçların cezası bir haftadan iki yıla kadar çıkıyordu. Para cezası ise 14 dolar ile 423 dolar arasındaydı.
Ancak bu kanun caydırıcı olmaktan çıktı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas geçtiğimiz yıl Kültürel Miras kanunu ile ilgili değişikliği duyurdu. Böylece söz konusu suçların cezası altı aydan 15 yıla, para cezası ise 4240 dolar ile 70 bin dolar arasında değişiyor.
Bu kanunla birlikte söz konusu tarihi bölgelerde Turizm Bakanlığı’nın izni olmadan arama, kazı, tarım faaliyetleri yapmak yasaklandı.
Filistin’de birçok bölgede antik kentlerden, dini tapınaklardan ve kalıntılardan oluşan tarihi topraklar mevcut. Ancak çoğu “C” kategorisinde olduğu için Filistin otoritesi buralarda söz konusu değil.
Filistin Turizm Bakanlığı himayesi altındaki diğer bölgeler ise Tarihi Tel Balata kenti, Sabsatiye köyü ve diğer antik kentler bulunuyor. Güvenlik görevlilerin bekçilik yaptığı bu bölgelere genelde belgesel çekimi için ya da turizm amaçlı ziyaretler gerçekleştiriliyor.
Salah, iş imkanlarının kısıtlı olmasının gölgesinde hızlı yoldan zengin olmak isteyen gençlerin bu işe soyulduğunu söylüyor. Yine elde edilen bu parçalardan bazılarının İsrail’deki müzelere satıldığını ifade etti.
Filistin Turizm Bakanlığı, Betir Köyü gibi antik kentlerin İsrail’in el koymasından ve kaçakçıların girişimlerinden korunması için UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine eklenmesini istiyor. Ancak bakanlık, söz konusu girişimlerin her seferinde İsrail tarafından baltalandığını öne sürüyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independentarabia.com/node/22521
Independent Türkçe için çeviren: Abdurrahman Koç
© The Independent