Hıdırellez... Anadolu'da yüzyıllardır, baharı müjdeleyen gün olarak bilinir. Hızır ve İlyas peygamberlerin bugün buluştuğuna inanılır. Dileği olanlar, her yıl hevesle bu günü bekler.
Hızır ve İlyas kelimelerinin birleşmesinden türeyen Hıdırellez; Anadolu ve Balkan ülkelerinin yanı sıra Irak, Suriye gibi Ortadoğu ülkeleri ile Kırım, Azerbaycan gibi yerlerde bir bayram olarak kutlanıyor.
Hıdırellez'de neredeyse her sokakta kurulan şenlik meydanları Türkiye için gerilerde kalsa da, hala ateşler yakılıyor, küçük çaplı kutlamalar yapılıyor.
Bugün şifa bulacağını düşünenler de, çocuk sahibi olmayı umut edenler de, ev hayali kuranlar da, kısacası bir dileği olanlar Hızır ve İlyas'tan yardım istiyor.
Milyonlarca "dilek sahibi" - Hızır ve İlyas peygamberlerin bir gül agacının dibinde buluştuğuna inanıldığından - dileklerini yazdığı kağıtları yakınındaki bir gül ağacının dibine gömüyor.
Evren her Hıdırellez'de bir "dilek yağmuru"na tutuluyor...
"Hızır kültürü dünyanın her yerinde var"
Hıdırellez kutlamalarının bu coğrafyaya özgü olduğunu belirten Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Faik Demir, Independent Türkçe’ye konuştu:
“Hıdırellez, Anadolu ve Balkanlara özgü bir kutlamadır. Nevruz ve başka kutlamalar, farklı yerlerde de mevcut. Ancak Hıdırellez kutlamaları, Selçuklulardan itibaren bu coğrafyaya, Anadolu’ya özgüdür.
Hızır kültürü, dünyanın bir çok yerinde var. İran, Azerbaycan ve Orta Asya’da Hızır’ın eşyası, mekanı gibi yerler, dünyanın farklı coğraflarında mevcut. Aleviler ve belli kesimler için Hızır orucu var.
Hıdırellez ritüelleri nelerdir?
Dualar ve inanışlar çerçevesinde kutlanan Hıdırellez’de en bilinen ritüelleri, gül ağacına dileklerin yazılı olduğu kağıtları bağlamak, kuma çizim yapmak ve ateş üzerinden atlamak...
Doç. Dr. Ali Faik Demir Hıdırellez ritüellerine ilişkin şöyle konuşuyor:
“Anadolu’da ve her yerde kolektif şekilde, kişilerin tanıdıklarıyla, sevdikleriyle birlikte kutladığı, dilekler gönderdikleri bir süreçtir. Dilek ağacına çabut bağlamaktan ibaret değildir, beraber maniler de söylenir. Bir gül ağacının dibi ya da su kenarları tercih edilir. Dileğimizin toprak ve suya değmesinden bahsedilir. Yeşil de önemlidir. Doğada, nehir kenarında, su kenarında ancak aynı zamanda toprağa ve yeşile temas edilecek yerler tercih edilir. Ak Sakallı dedenin var olduğuna ve beyaz giydiğine inanılıyor. Kimileri beyaz, kimileri renkli giysileri tercih ediyor. O günde hastaların şifa bulacağına inanılıyor. 5 Mayıs gecesi ile 6 Mayıs sabahı arasında yaprakların üzerindeki suyla yoğurt ve ekmek mayalamaya çalışılıyor. "Acaba maya tutacak mı, bu sene iyi geçecek mi?" diye bekleyenler var. Pilav yapıp, "Hızır geldi pilavdan yedi mi?" diye düşünenler var. Hıdır ile İlyas peygamberlerin bir araya gelişi, toprak ile suyun buluşması olarak görülüyor. Farklı dilekler dileniyor. Genellikle kişiler, evlenmeyi, bir evlerinin olmasını, bebeği olmayanlar evlat sahibi olmayı diliyor. Yazılı olarak da dileniyor, taşlardan canlandırma da yapılıyor, kuma çizim yapmayı tercih edenler de oluyor. Dilek bağlamaktan ibaret değil Hıdırellez ancak gül ağacına, dilek ağacına dilek bağlamak en gözde ritüellerden. Çiçek falı, yaprak falı bakanlar oluyor."
"Ritüellerin tek bir tipi yok ama kriteri tek"
Doç. Dr. Ali Faik Demir, “Hıdırellez ritüellerinin tek bir tipi ya da yolu yok ancak kriter tek diyor ve ekliyor: 5 Mayıs gün batımının ardından dilekleri dilemek ve 6 Mayıs gün doğmadan dileği suya atmak.”
“İlyas peygamber karayı yani toprağı, Hıdır peygamber ise suyu temsil eder. Denizde başlarına olumsuz bir şey gelmemesini isteyen denizciler, Hz. Hızır’a dua ederler. Bu yıl Hıdırellez, ramazanın ilk gününe denk geldiğinden oruç tutan kişiler yapmayacaktır ancak genel olarak Hıdırellez’i kutlayanlar 6 Mayıs sabahı süt içer, yumurta yer, tatlı ve mayalı şeyler tüketir. Bereket ve şifanın sembolü olduğuna inanılır Hıdırellez’in. Özellikle yeşillikte vakit geçirmek, toprağa oturmak da bolluk getirmesi için tercih edilir. Tarlada ürününün, hasatının iyi olması için dualar edilir. Çiğ damlası yüze sürülür, şifa verdiğine inanılır. Hızır'dan yardım dilemek, 'Yetiş ya Hızır' sözü buradan geliyor."
“Hıdırellez kutlamaları da ticari oldu, soytarılığa dönüştü”
Demir, günümüzde Hıdırellez kutlamaları açısından dikkat edilmesi gereken bir husus olduğunu, ticari kaygı nedeniyle asıl amaçtan uzaklaşıldığını kaydediyor:
“Her turistik yer bir ağaç koyar oldu. İşi ticarete döktüler. Bir takım turlar da başladı. Hıdırellez soytarılığı yaşanır oldu. Oysa İstanbul’da Hızır’ın geldiğine inanılan yerler Ayasofya ve Sultanahmet. Kişiler, muradının gerçekleşmesi hayaliyle buralara gidiyor."
Demir, kültürümüzde misafirin kutsallığının önemine dikkat çekerek bu durumun Hızır peygamberle ilgisini anlatıyor:
"Misafire, kapımıza gelene aş verme, yardım etme kültürü var. 'Kapına geleni boş çevirme, yardım et, çorba ikram et, yemek ver, ağırla' denilir. Aslında bu gelen misafirin, Hızır peygamber olacağına inanılıyor."
© The Independentturkish