Beşiktaş

Emre Sarıkuş, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Cuma gecesi Gaziantep Beşiktaş maçından önce yayıncı kuruluşun maç önü programında konuşan Önder Özen, oyuncu potansiyellerini kast ederek ligin her türlü kombinasyona açık orta sahasının Beşiktaş’ta olduğunu ve farklı alternatiflerle çok iyi bir merkez üçlüsü çıkarabileceğini söylüyordu. Devre arasında iki orta saha oyuncusu değiştirerek maça ortak olmaya çalışan Beşiktaş gol pozisyonu dışında hiçbir nitelikli atak geliştiremeden çok kötü bir oyunla maçı kaybetti.

Sergen Yalçın’ın maç sonu açıklamaları ise Önder Özen’in açıklamalarından daha ilginçti. Ama dahası çok talihsizdi: "Ersin topa çıkması gereken yerde çıkmıyor, kalede kalıyor. Montero adamı kaçırıyor. Kırmızı kart oluyor, bilmem ne oluyor. Bireysel hatalara bir şey yapamayız yani."

Sezon planlamasına, kadro planlamasına, saha içi organizasyonuna bir şey yapamadığı görülen teknik heyet bireysel hatalara da mı bir şey yapamıyordu? Devam edelim…

"İşte diyorlar ya, Welinton şöyle kötü Welinton bu takımda oynamaz dediler. Welinton sakatlanınca gördük durumu. Fazla konuşmamak lazım o yüzden." O halde Ajansspor’dan Kenan Başaran’ın sorduğu soruyu bir kez daha sormakta fayda var: "PAOK’tan 3, Konya’dan 4 yerken sahada Welinton yok muydu?"

Sergen Yalçın halen düşük seviyede kulüp çalıştıran bir hoca refleksine sahip... Gerçeklik ve seviye ayrımını yapamıyor. Bir keresinde "çok da önemli mevki değil" dediği sol beke N’Sakala’yı monte edişi veya mevcut kalecilerle ligi götürebileceğini düşünmesi bunun en basit göstergeleri… Welinton’un ısrarla bu seviyenin oyuncusu olduğuna inanması ve onatmaya devam etmesi, Mensah’ı orta sahada fark yaratan bir oyuncuymuş gibi algılayıp transfer edişi,  2016-2019 arası üç sezonda toplam 11 maç oynamış ve geçen sezon da sakatlıklardan 9 maç kaçırmış Gökhan Töre’yi isteyişi ise diğer örnekler...  

Sergen Yalçın çalıştırdığı tüm takımlara sezon ortasında dahil olduğu için büyük bir takımı yeni sezona hazırlayan uzun vadeli planlama insanı değil. Bir takıma sezon ortasında kısa vadeli çözümlerle katkı sağlayabilir, hepsi bu…

Peki yönetim?

Fikret Orman dönemiyle hesaplaşacağını söyleyerek göreve gelen yönetim kısa sürede bu yüzleşmelerden vazgeçti. Çünkü başkan dahil birçok yöneticinin o dönemlere dair hesap vermesi gerekiyordu. Yarım sezonda gelen üçüncülük, büyüyen borçlar, televizyon yardım kampanyaları, taraftarı arkasına alan "Beşiktaş’ın çocuğu" Sergen Yalçın ile devam edilip "hocanın arkasındayız" mesajıyla geçmiş dönemlerin "mağduru" ve bugünlerin "kurtarıcısı" imajını çizmeye çalıştılar. Ne var ki kulübün futbol yönetiminde futboldan anlayan vizyon sahibi hiç kimsenin olmaması kısa sürede çöküşü getirdi.  Örnekler üzerinden gitmekte fayda var. Ligin topu oyuna en iyi sokan stoperi olan Victor Ruiz alacakları ödenmediği için kulüpten ayrıldı. Welinton gibi Beşiktaş’ta oynayacak seviyede olmayan 31 yaşındaki bir oyuncu için Alanyaspor’un istediği gelecek vadeden altyapı oyuncuları gözden çıkarıldı. Takımda Erdoğan Kaya gibi gelecek vadeden milli bir stoper varken Atletico Madrid’in asla kadroda düşünmediği ve Erdoğan’dan iyi olmayan Francisco Montero 750 bin Euro maaş ile kiralandı. Kulüpte büyük takımların genç oyuncu kiralamayacağını, ancak ve ancak elindeki genç oyuncuları gelişebilecekleri takımlara kiralayabilceğini bilen yetki sahibi biri olsa bu transfer gerçekleşmezdi. Oyuncu ayrıca resmi maçların yüzde 70’inde oynamadığı takdirde Atletico’ya 500 Bin Euro kiralama bedeli ödenecek.

Tüm bunlarla birlikte son iki sezonunu Arabistan’da geçirmiş 31 yaşındaki De Souza ile sakatlık raporu için günlerce beklenen ve geçen sezon sadece 66 dakika oynamış Aboubakar transfer edildi. Ama belki de en büyük fiyasko yanlış kadro planlamasıyla kadro dışı kalan oyuncularda yaşandı. Spor yazarı Serkan Fidan’ın tespitine göre:

"Beşiktaş, sözleşmeleri askıya alınan Lens, Mirin, Douglas ve Boyd’a 2020-21 sezonu için 5,5 M € maaş ödeyecek. Bu oyuncuların Beşiktaş’a yıllık maliyeti 51 Milyon TL. Yani ‘Bırakmam Seni’ yazıp 1903’e SMS atan 2,5 milyon kişi."

Hiçbir planlamanın yapılmadığı PAOK maçından önce belliydi. Kulüp Şampiyonlar Ligi ön elemesini kaybederek 25 milyon Euro civarında gelir elde etme şansını kaybetti. Ardından Rio Ave’ye kaybettiği Avrupa Ligi ön elemesi nedeniyle 6 milyon Euro’dan oldu.

Beşiktaş’ta hem teknik direktör Sergen Yalçın’ın hem de mevcut yönetimin reeli değerlendirmede, planlamada, yetki paylaşımında, vizyonda, riski ve beklentileri tanımlamakta ciddi sıkıntıları var. Bu sıkıntıları da ortadan kaldırmanın tek yolu, yetkiyi kulübü yeniden yapılandırabilecek bir futbol aklında toplamaktı. Başkana  kısa bir süre danışmanlık yapan ancak önerilerinin hiçbirine kulak asılmayan İbrahim Altınsay’ın kulübe futbol aklı olarak getirmek için devre arasında görüştüğü ve sonrasında futbol şubesi sorumlusunun istemediği Mircea Lucescu Dinamo Kiev’de 18-20 yaşındaki genç oyuncularıyla Şampiyonlar Ligi’nde boy gösteriyor. Birkaç hafta önceki Juventus maçı basın toplantısında Lucescu adeta Beşiktaş’ın ihtiyaç duyduğu cümleleri söylüyordu:

"Oyuncularımdan beklentim, yeteneklerine inanarak sahaya çıkmaları, korkmadan oynamaları. Çoğu genç: Zabarnyi 18, Mykolenko 21, Supryaha, Tsygankov, Tsitaishvili, Shaparenko 20 yaşında. Büyümek için bu seviyede oynamaları gerekiyor. Onlara yardım etmek için buradayım"

Beşiktaş yönetimi deseydi ki; biz bu sene gençlerle oynayacağız, 2 sene bizden hiçbir şey beklemeyin, gelinen nokta bundan daha kötü olmazdı. Hatta kulübün sezon sonunda piyasasını yapıp Avrupa'ya yollayacağı en az 3 oyuncusu olurdu. Ama Beşiktaş’ta bunu diyecek bir futbol aklı yok. Ne yönetimde ne teknik heyette… Beşiktaş’ı ne yazık ki daha kötü günler bekliyor.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU