İzmir depreminde yerle bir olan Rıza Bey Apartmanı'nın yeni sakinleriydi Ahmet bey ve eşi (*).
Tunceli'den İzmir'e taşınalı henüz iki buçuk ay olmuştu.
Yıllardır biriktirdiklerini kaybetmeleri ise 15 saniye sürdü.
Deprem sırasında ofislerinde mesaide olmaları en büyük "şanslarıydı". Evlerinden geriye yalnızca üzerlerindeki elbise kalmıştı ancak hayattalardı…
Ölümlerin yanında kendi kayıplarını "kayıptan" saymıyorlar hâliyle. "Ne mobilyanın ne eşyanın önemi kaldı" diyorlar.
Deprem sonrası önce arkadaşlarının köy evinde kaldılar, daha sonra akrabalarının yanına geçtiler. Bir yandan da İzmir'de yeni bir hayatı ikinci kez kurmak için çabaları sürüyor.
İşe, kişisel eşyaları ile başladılar. Bazen enkaz yanına gittiğini söylüyor Ahmet bey. Kurtarma ekiplerinin bulduğu ve emniyete teslim ettiği kimliği kendisine ulaştırılmış bile.
"Orada tezlerim, diplomalarım var. Manevi şeylerin peşindeyiz. Bu tip belgeler emek harcayarak oluşturduğumuz şeyler. Aile albümleri, laptopların içindeki fotoğraflar…" diyen Ahmet bey için ev arama süreci de başladı.
Ve artık tek kriter, evin yeni, teknik açıdan sağlam olması…
Hane başına 30 bin lira eşya yardımı, kiracıya 5 bin lira destek
100'den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan bu ateşin, düştüğü yerde daha ne kadar yanacağı, çürük binaların hesabının kimden sorulacağı, yaraların nasıl sarılacağı, her doğal afet sonrası olduğu gibi yine cevabını bekleyen en önemli sorular.
AFAD, AKUT, UMKE, Kızılay, onlarca belediyenin çalışanları, itfaiye erleri, kurtarma ekipleri ve yüzlerce sivil toplum kuruluşu bugünün yaralarını sarmak için günlerdir bölgede.
Peki ya yarının?
Bu sorunun cevabı ilk olarak hükümetten geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 1 Kasım'da yaptığı açıklamada İzmir Valiliği'nin 10 bin liralık yardım ödemesine başladığını duyurdu.
Yıkılmış veya yıkılacak binalara ilişkin, eşyasını alamayan vatandaşlara hane başına 30 bin lira eşya yardımı yapılacak. Bu yardımla ilgili kişilerin ev sahibi veya kiracı olmasına bakılmayacak.
Kurum'un açıklamasına göre ev sahiplerine 13 bin, kiracılara da evlerinde oturamayacaklarsa 5 bin lira taşınma ve kira yardımı verilecek.
Çevre ve Şehircilik Bakanı ayrıca, TOKİ'nin en geç 1 ay içinde inşaat çalışmalarına başlayacağını, 1 yıl içinde sağlam ve güvenli konutların vatandaşlara teslim edileceğini söyledi.
6,9 büyüklüğündeki depremin merkez üssü, tsunami ile sokakları ve binaları suyla dolan Seferihisar için de açıklama yapan Kurum, yaklaşık 200 esnafın 15 milyon lira civarında zararı olduğunu söyledi ve Valilik ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın destekleriyle kısmi ödemelere başlanacağını aktardı.
Bölgede ev kiraları 2 bin liradan başlıyor
Evinde artık oturamayacaklardan olan Ahmet bey, yıkılan evine 2 bin 750 lira kira ödüyordu. Yeni baktıkları bir evin kirasının ise 3 bin lira olduğunu söylüyor.
Eşinin iş yerine yakınlık nedeniyle yine aynı bölgede ev bakacaklar. "Burası İzmir'in gözde yerlerinden. Yakınlarında plazalar, kuleler, ‘tower'lar var. O nedenle kiralar 2 bin 500- 3 bin liradan başlıyor. Binanın durumuna göre 5 bin liraya kadar çıkıyor" diyerek anlatıyor kendilerini bekleyen öncelikli maliyetleri.
"Nakliyenin maliyeti 2-3 bin lira arası ama bizim taşınacak eşyamız kalmadı" diyen depremzedenin kendilerini bekleyen diğer harcamaları ise yatak odası, oturma grubu, hatta kalitelisi 200 liradan aşağı olmayan ayakkabı bile.
Bu maliyetlerden en büyük kalemi oluşturan emlak fiyatlarını sorduğumuz İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güleroğlu, Bayraklı ve Bornova ilçelerinde iki odalı bir evin 2 bin ile 2 bin 250 lira, 3+1 evlerin 2 bin 250 ile 2 bin 500 lira arasında olduğunu söylüyor.
Güleroğlu, son dönemde basında çıkan "deprem sonrası emlak fiyatları yüzde 25 arttı, en az 500 lira yükseldi" haberlerine de tepkili.
"Bu fırsatçılık değil provokatif bir hareket" diyen Güleroğlu, İzmir'de hiç kimsenin bunu yapmayacağını belirterek şayet bir fiyat artışı varsa bunun mal sahiplerinin kararı ya da son dönemde türeyen, kapora alıp ortadan kaybolan dolandırıcıların işi olabileceğini söyledi.
"Arada bir iki kişinin yapmış olduğu uçuk kaçık şeyler İzmir'in huzurunu kaçıramaz. Zaten İzmirli de buna inanmaz" diyen Güleroğlu, ev arayanlara şu çağrıyı yaptı:
İzmir Emlakçılar Odası Başkanlığı'nın çatısı altındaki kayıtlı üyelerle, Ticaret Bakanlığı'ndan yetki almış emlakçılarla çalışın. Ağır hasarlı binalarını belgelemek suretiyle hiçbir emlakçım, vatandaştan komisyon adı altında herhangi bir ücret talep etmeyecek.
"'İki ay kira almayayım' diyen var"
216 emlak şirketini tek çatıda toplayan İzmir Emlak Komisyoncuları Odası'nın Yönetim Kurulu ve bölge temsilcilikleri 2 Kasım'da olağanüstü toplandı.
Yardımların ve yapılması gerekenlerin toplantıda masaya yatırıldığını söyleyen Güleroğlu, "Dikili dahil olmak üzere bütün bölgelerdeki bölge başkanlarımı davet ettim. Hepsine tek tek fiyat artışının olup olmadığını sordum. Aksine bir ya da iki ay kira almayayım diyen insanların olduğunu söylediler" ifadelerini kullandı ve ekledi:
"Deprem olduğundan beri herkes sokaklarda. Evindeki yemeği paylaştı. Üstündeki battaniyeyi götürdü. Oteller kapılarını açtı. Çeşme'de 11 otel ‘Kapılarımız sonuna kadar depremzedelere açık' dedi."
Kiralar 10 yılda yüzde 200'den fazla arttı
REIDIN ve Doğuş Grubu işbirliğiyle kurulmuş, emlak bilgi ve pazarlama platformu Zingat'ın araştırmasına gör İzmir'in Bayraklı bölgesinde kiralık ev fiyatları son bir yılda yüzde 11,70, son 10 yılda ise yüzde 219,5 artış göstermiş durumda.
Depremde yıkılan binaların yer aldığı Mansuroğlu ve Manavkuyu mahallesinde 100 metrekare bir evin kirası ise ortalama 1700 lira civarında .
Zingat verilerine göre Bornova'da ise son bir yılda kira artışları yüzde 1,20, son 10 yılda 228,7.
100 metrekarelik bir evin satış fiyatı Bayraklı'da 288 bin ile 481 bin lira arasında değişirken, Bornova'da bu aralık 334 bin ila 556 bin lira.
Her sektörün desteği farklı: Mobilyacılar çadırlara odun taşıdı
Evi bulduktan sonraki adım mobilyalar ve nakliyesi…
Independent Türkçe'ye konuşan İzmir Mobilyacılar ve Marangozlar Odası Başkanı Hasan Özkoparan'a göre bir evin yatak odası, mutfağı, salonu, oturma odası için alınabilecek en temel mobilya ihtiyacın en az 20 ile 25 bin lira arasında.
"Bu miktar, evin büyüklüğüne ve seçilecek ürünün kalitesine de bağlı ancak 20 bin lira altına düşmez" diyen Özkoparan, kendilerini arayan ve yatak ya da koltuk bağışlamak istediğini aktaran mobilyacıların olduğunu da söyledi.
"Tabii bu, bağışla altından kalkılacak bir durum değil" diyen Hasan Özkoparan, İhracatçılar Birliği, İzmir Ensaf Odası ile koordinasyon halinde olduklarını, bir yol haritası çıkaracaklarını ifade etti.
Birçok mobilyacının, fazla odunlarını, çadırlardaki ısınma ihtiyacı için bölgeye taşıdıklarını belirten Özkoparan, ilerideki alacakları kararlara İzmir dışından mobilyacıların da katılacağını düşündüklerini söyledi.
Batı Anadolu Evden Eve Nakliyeciler Derneği Başkanı Murat Şasi de Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, İzmir içinde ortalama nakliye maliyetinin 2 ila 3 bin lira olduğunu, ancak depremzedelere destek için bu ortalamanın altına düşebileceklerini, çeşitli kolaylıklar sağlayacaklarını söyledi.
İki yılda buzdolabı yüzde 25, bulaşık makinası yüzde 40 pahalılaştı
Türkiye İstatistik Kurumu'nun ekim verilerine göre ev eşyası fiyatları, son bir yılda yüzde 12,98 yükselmiş durumda.
Mobilyadan sonra beyaz ev eşyasında da durum farklı değil.
TÜİK'in enflasyon sepetini oluşturan maddeler arasında yer alan üç temel beyaz eşya buzdolabı, çamaşır makinası ve bulaşık makinasında son iki yılın değişimi şu şekilde:
Buzdolabı (TL) | Çamaşır makinası (TL) | Bulaşık makinası (TL) | |
2018 | 2835 | 2306 | 1791 |
2019 | 3072 | 2445 | 1932 |
2020 | 3518 | 3095 | 2534 |
Domatesin kilogramı 4 lira, peynirin ise 30
Evini kaybeden birinin yeni evine borç harç aldığı buzdolabını doldurması da başlı başına, hatta en önemli maliyet unsuru.
TÜİK'in son açıkladığı verilere göre gıda enflasyonu son bir yılda yüzde 16,51 yükseldi. Yüzde 26,34 ile kabak, fiyatı en çok artan gıda ürünü olurken, salatalıkta bu oran yüzde 22,31. (Ekim ayının zam şampiyonları yüzde 38,58 ile erkek kazağı ve yüzde 30,77 ile kadın hırkası)
Ekim itibarıyla, Türkiye'de sofraların en fazla tüketilen gıdalarının ortalama fiyatları ise şöyle: Limonun kilogramı 5,79 lira, domates 3 lira 93 kuruş, salatalık 3,63 lira, kuru soğan 2 lira 30 kuruş, patates 2 lira, zeytin 26 lira, beyaz peynir 30 lira 78 kuruş.
"Havalar soğudu, gıda fiyatları artacak"
Gıdanın "en ucuz" kabul edildiği semt pazarlarındaki durumu sorduğumuz İzmir Pazarcılar Odası Başkanı Hamdin Erşin'e göre bugün İzmir'de birinin pazar filesini doldurması için en az 100 lirayı gözden çıkarması gerekiyor.
"Patates-soğan haricinde 4-5 liradan aşağı hiçbir şey yok" açıklamasını yapan Erşin, domates ve salatalığın 3-4 lira, patlıcanın 3 lira, sera kabağın 6-7 lira arasında olduğunu söylüyor.
"Havalar soğudur. Tarla bitiyor. Mal seralara dökülecek" diyen Erşin, gıda fiyatlarının daha da yükseleceğini ifade etti.
Hamdin Erşin, röportaj için aradığımızda, 2,5 ton meyveyi deprem bölgesindeki çadırlara ulaştırmakla meşguldü.
Bölgede şu an gıda sıkıntısının olmadığını, belediyelerin, ilçe temsilciliklerinin, vatandaşların ve esnafın çok büyük katkısı olduğunu aktardı.
Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı'yla görüştüklerini söyleyen Erşin, Oda'ya bağlı bir tesisin de depremzedelere tesis edileceğini belirtti.
Borç listesi ve borcu aynı poşetteydi
Kaba bir hesapla bakıldığında her şeyini kaybetmiş birinin, yeniden hayat kurması için giyecek hariç katlanması gereken minimum maliyet 33 bin liranın üzerine çıkıyor.
Tabii bu, hiçbir borcunun olmadığı durumda geçerli. Ancak ne yazık ki her iki kişiden birinin borç sahibi olduğu Türkiye'de bu ihtimal güç.
Tıpkı, borçlarının listesini ve borcunu ödeyeceği parayı aynı poşete koyan, poşetin olduğu çantası da 2 Kasım sabahı bulunan bir depremzede gibi…
Kilometrekare başına 8 binden fazla insanın düştüğü bir bölge…
İzmir, 82 milyonluk Türkiye'nin, 4,3 milyon vatandaşına ev sahipliği yapan bir il.
Son yıllarda aldığı göçle nüfusu hızla artan İzmir ayrıca, nüfus yoğunluğu en yüksek üçüncü il. İstanbul'da kilometrekare başına düşen insan sayısı 2 bin 987 ilken, bu sayı Kocaeli'de 541, İzmir'de 364. Türkiye ortalaması ise 108.
Ancak depremin en fazla yıkıma uğrattığı Bayraklı'da bu sayı çok daha fazla. 312 bin 264 nüfuslu Bayraklı'da kilometrekare başına 8 bin 439 kişi düşüyor.
20 yıl önceki veri: Binaların yarısı "afet riski" kapsamında
İzmir Kalkınma Ajansı'nın TÜİK'in son olarak 20 yıl önce açıkladığı "2000 yılı Bina Sayım İstatistikleri"ne dayandırdığı bilgiye göre kentin 1950-2000 yılları arasında göçe dayalı hızlı nüfus artışı, denetimsizlik ve plansızlıklar sonucu İzmir'de yerleşime uygun alanların yaklaşık yarısı izinsiz yapılaşma. Binaların yaklaşık yüzde 46'sının inşa tarihi 1990 ve öncesi döneme rastlıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bulunan toplam konut alanının yüzde 46,5'i "afet riski" kapsamında. Yani, hemen hemen her iki konuttan biri yokolma riski ile karşı karşıya.
İzmir'in enflasyonu, Türkiye ortalamasından yüksek
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2018 verilerine göre İzmir'de kişi başına düşen milli gelir yıllık 54 bin 305 lira seviyesinde. Yani ayda kazanılan gelir ortalama 4 bin 525 lira. Bugünkü kurla yalnızca 538 dolar.
Kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla Türkiye geneli için ise yıllık 45 bin 750 lira.
Yine TÜİK'in verileriyle Türkiye genelinde Ekim 2020'de yüzde 11,89 oranında hesaplanan enflasyon oranı, İzmir için yüzde 12,27. Fiyatlardaki değişim hızını gösteren söz konusu oran İstanbul için yüzde 11,73, Ankara için ise yüzde 11,38.
İzmir, İstanbul'dan sonra açlık sınırı en yüksek ikinci il
Yıl başından bu yana Türk Lirası'nın yüzde 40 değer kaybetmesiyle kiradan gıdaya birçok kalemde artan maliyetler, yoksulluk sınırını da olumsuz etkiliyor.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nu (TÜRK-İŞ), 33 yıldır açıkladığı verilere göre, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı, yani yoksulluk sınırı, ekim ayında 8 bin lirayı geçti.
Birleşik Metal İş Sendikası Araştırma Merkezi (BİSAM)'a göre ise bu miktar 8 bin 165 lira.
Türkiye geneli için açlık sınırını (dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması), 2 bin 360 lira açıklayan BİSAM, bu miktarı İzmir için 2 bin 588 lira seviyesinde belirledi.
BİSAM verilerine göre İzmir, İstanbul'dan sonra açlık sınırı en yüksek ikinci il.
İzmir'de her beş kişiden biri sürekli yoksulluk riski altında
Yoksulluk sınırının Türkiye İstatistik Kurumu verilerine yansıması da farklı değil.
TÜİK, 2019 için yoksulluk sınırını Türkiye genelinde 10 bin 793 lira olarak belirledi. Bölgesel değerlendirmeye bakıldığında ise yoksulluk sınırı İstanbul'da 14 bin 20, Ankara'da 13 bin 769 ve İzmir'de 13 bin 769 lira.
Son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksulluk riski altında olanları açıklayan "sürekli yoksulluk riski altında olanlar" için sınır ise İzmir'de 16 bin 522 lira. Yani bu miktarın altında kazananların durumu, dört yıldır böyle devam ediyorsa, sürekli yoksulluk riski kaçınılmaz.
Sürekli yoksulluk riski için sınır, Türkiye genelinde 12 bin 952, İstanbul'da 16 bin 824, Ankara için ise 16 bin 715.
4,3 milyon kişinin yaşadığı İzmir'de 472 bin kişi yoksul sayılırken, her beş kişiden biri de sürekli yoksulluk riski altında.
Sürekli yoksulluk oranı, Türkiye genelinde yüzde 21,3, İstanbul'da yüzde 17,7.
(*) Independent Türkçe'ye konuşan depremzede, isminin yayınlanmasını istemediği için farklı bir ad kullanılmıştır.
© The Independentturkish