Yerel seçimlerden sonraki ilk toplantısını yapan CHP Parti Meclisi (PM) toplantı sürerken bir bildirge yayımladı. PM bildirgesini, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak okudu.
Bildirgede Kılıçdaroğlu'na linç girişiminin, hukuku devre dışı bırakmak isteyenlerin millete ve demokrasiye düzenlediği bir operasyon olduğu savunularak şunlar kaydedildi:
"İktidarın bu suçu sıradanlaştırmaya, basit bir protesto gibi göstermeye çalışması masum değildir ve suçluların telaşını yansıtmaktadır. Yalanı hakikat gibi sunanlar, linç girişimini makul ve mazur göstermeye, meşrulaştırmaya çalışanlar, bu linç girişiminin ortağıdırlar. CHP olarak Ankara Çubuk'ta yaşanan linç girişiminin faillerinin yargı önünde hesap vermesinin takipçisi olacağız. Bu gibi tertiplerle bizlere gözdağı verebileceğini sanan gafillere, bu partinin köklerinin Kuvayı Milliye'ye dayandığını ve Genel Başkanımızın koltuğunun ilk sahibinin boynunda padişahın idam fermanıyla Kurtuluş Savaşımızı yöneten Mustafa Kemal Atatürk olduğunu hatırlatırız. Kimse bize, 'Şehit cenazelerine gitmeyin' demeye cüret edemez. Bizim, askerlerimizin şehit edilmesini önleme görevini yerine getirmeyenlerden de şehitlerimize 'kelle' diyen kendini bilmezlerden de alacağımız hiçbir tavsiye olamaz. CHP terörle, teröristle asla yan yana getirilemez. Ama iktidarın bugüne kadar terörle, teröristlerle herkesin gözü önünde yaptığı iş birlikleri, onları her zaman ve her yerde takip edecektir."
Millet ittifakının, seçmenler tarafından sandıkta geniş bir demokrasi ittifakına dönüştürüldüğünü söyleyen Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belediye başkanlarımız mazbatalarını almıştır. Ancak, 28 gün geçmesine rağmen, seçim sonuçlarına itirazların değerlendirilmesi sürmektedir. Bu, demokrasi tarihimizde eşine az rastlanır bir durumdur. Kuşkusuz seçim sonuçlarına itiraz bir haktır. Ancak hukuk, bir hakkın suistimalini korumaz. Ülkeyi 17 yıldır yönetenler seçimle geldikleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi koltuğundan seçimle kalkmayı kabullenmemektedirler. Birbiri ardına yaptıkları itirazlar ve açıklamaların hiçbir maddi gerçekliği yoktur. Bunlar esas olarak Yüksek Seçim Kurulu’nu baskı altına almaya dönüktür. Yüksek Seçim Kurulu’nun pusulası seçim mevzuatı ve içtihattır. Pusula şaşarsa, bunun bedelini ülkemiz ve demokrasimiz çok ağır öder. YSK bunun vebalini taşıyamaz. Kurul, baskıl ara boyun eğmemeli, bir hukuk cinayetine alet olmamalıdır. Ülkemiz tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşarken, bu krizi daha da derinleştirecek bir “hukuk krizine” yol açılmamalıdır."
Independent Türkçe, Ajanslar