Zor durumdaki işletmelerin, alacaklılarıyla mahkemelerde anlaştıktan sonra, borçlarını zamana yayarak ödemelerine imkan tanıyan konkordato sisteminin, kurtarılması mümkün olmayan “zombi’”firmalarca suistimal edildiği belirtiliyor.
Konkordato komiserliği de yapan Avukat Esin Civelek, Dünya Gazetesi’nden Hüseyin Gökçe’ye verdiği röportajda konkordato sürecine giren firmalarla ilgili dosyalarda olumlu sonuç alınamamasının en büyük sebeplerinden birinin bankalar olduğunu söyledi.
Dünya’ya konuşan banka temsilcileri ise temerrüde düşmüş krediyi yapılandırmadan Kredi Garanti Fonu’na (KGF) götüremediklerini, mülkiyeti bankada olan çeklerin de konkordatoyla ilgisi bulunmadığını bildirdiler.
“Bankalar çeki borçtan düşüyor, firmaya ödemiyor”
Civelek, bankaların, şirketler tarafından tahsile verilen çekleri, konkordato sürecinde tahsil ettiği halde, şirketlere ödemek yerine konkordato projesine dahil olan alacaklarına mahsup ettiklerini ifade etti.
Bu durumun yürürlükteki kanuna aykırı olduğunun altını çizen Esin Civelek, aynı zamanda şirketlerin konkordato sürecinde yapmaları gereken birikim ve iyileştirmeyi yapmalarını da engellediğini aktardı.
“Devletten nasıl olsa alırım düşüncesindeler”
Bankaların rehinsiz alacaklarının önemli kısmını KGF aracılığıyla kullandırılan kredilerin oluşturduğu bilgisini veren Civelek, “Bankalar, bu alacakları için oylama aşamasına gelince çoğunlukla olumsuz oy kullanıyorlar. Çünkü firmadan alacağını uzun vadelerde tahsil etmek yerine, KGF garantörlüğüyle kullandırdığı krediyi devletten tahsil etmenin daha kolay olacağını düşünüyor” diye konuştu.
Bankalar dışındaki alacaklıların ise genellikle olumlu yönde oy kullandıklarını belirten Civelek, bu firmalara konkordato döneminde çoğunlukla mal vermeye devam ederek ticari ilişkilerini de devam ettirdiklerini vurguladı.
Bankaların oy kullanması halinde, konkordato projesi onaylanan şirketlerin sayısının artacağını söyleyen Civelek, şöyle konuştu:
Tasdik edilen konkordato projelerinin sayısının henüz çok fazla olmaması, konkordato sisteminin eleştirilmesine de yol açabiliyor.
alnız burada göz önünde bulundurulması gereken önemli bir husus da, oylama öncesinde firmaların alacaklıları ile anlaşarak bu süreçten, feragatle çıkması ile sonuçlanan ciddi sayıda dosya da var.
“Kötü niyet kısa sürede ortaya çıkıyor”
Konkordato sistemine ilişkin bağımsız denetim firmalarından hak etmediği halde rapor alarak sürece girildiğine ilişkin eleştiriler olduğunu söyleyen Civelek, “Bağımsız denetim firmaları kolay kolay makul güvence vermiyor. Ancak istisnai olarak bunu alanlar varsa bile geçici mühlet alan firmalarına ilişkin konkordato komiserleri en geç bir ay içinde rapor sunulduğu için kötü niyet hemen ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Avukat Esin Civelek, konkordato talep eden şirketler tarafından, daha önce tahsil için bankalara verilmiş çeklerden yapılan tahsilatlara bloke koymayarak, şirketlere ödeme yapmaları sağlanacak düzenlemeler yapılmasını önerdi.
Civelek’e göre bu durumda konkordato sürecindeki firmalar, daha çabuk maddi kaynağa ulaşarak, ilerleme kaydedebilecek.
Civelek, bankaların rehinsiz alacakları konusunda, konkordato talep eden şirketlere, özellikle KGF kredileri açısında olumlu oy kullanma yüzdeleri arttıkça, onaylanan konkordato projelerinin sayısının da artacağını anlattı.
Bankaların görüşü: Krediler yapılandırmadan KGF’ye gitmiyor
Konunun muhatabı olan bankalar, sistemin işleyişinin engellendiğine yönelik iddiaların doğru olmadığını bildirdiler.
KGF teminatını kullanarak tahsilat yapabileceklerine ilişkin iddianın doğru olmadığını belirten bankalar, temerrüde düşen kredinin yapılandırılmadan KGF’den tahsilata götürülemediğini bildirdiler.
Konkordatoda, tahsil cirosuyla temlik cirosunun farklı olduğunun altını çizen bankacılar, temlik cirosuyla geçen çeklerin mülkiyetinin bankalarda olduğu için bunların konkordatoyla ilgisi bulunmadığını kaydettiler.
“Zincirleme iflası önleyecek yeni bir müesseseye ihtiyaç var"
Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, uygulamada birlik olmaması sebebiyle konkordatonun uygulanamaz hale geldiğini belirtti, firmaların önünü açacak zincirleme iflasların olmasına engel olacak yeni bir müesseseye mutlak ve acil olarak ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.
Konkordato ilanı öncesinde bağımsız denetçiden makul görüş alınmasının şart olduğuna dikkat çeken Yılmaz Sezer, bazı mahkemelerin bu kurala uymadan karar verebildiğini bildirdi.
Aynı şekilde bir denetçiden makul görüş alamayan firmaların, başka denetçiye gittiğini kaydeden Sezer, sistemin Kamu Gözetim Kurulu tarafından da denetlenmediğini dile getirdi.
Gerek mahkemeler, gerekse bankaların uygulamalarında birlik olmamasının da sistemi sıkıntıya soktuğunu söyleyen Sezer, “Konkordato sistemine olan güven, ilgi ve talep bitti. Bize göre sistem ömrünü tamamladı. Bunun alternatifi olarak gösterilen finansal yeniden yapılandırma ise piyasa ihtiyaçlarının tam olarak karşılanamaması sebebiyle rağbet görmedi" dedi.
“Sistem zombi firmaları kurtarır hale geldi"
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'de alacak tahsilat oranlarının Avrupa'ya göre çok düşük olduğunu belirterek, borç-alacak sisteminde ciddi suistimallerin olduğunu söyledi.
Alacak sorunlarının çözümü için finansal yeniden yapılandırma ve konkordato gibi müesseselerin işletilmeye başladığını kaydeden Özdebir, şunları söyledi:
Normalde, varlıkları borcunu karşılayabilecek firmaların konkordatoya girmesi gerekirken, sistem iflas ertelemelerde olduğu gibi zombi firmaları kurtaracak hale geldi.
Nasıl insan doğup, yaşayıp ölüyorsa; aslında iyi yönetilemeyen firmaların da ölmesine izin verilmeli. Bunları yüzdürmeye çalışmanın faturasını millet ödüyor. Sistem istismarı önleyecek şekilde düzenlenmelidir.
“KGF kapsamlı alacaklar kapsam dışı kalmalı"
Yeni Ekonomi Danışmanlık AŞ. kurucu ortağı ve Gelir İdaresi E. Strateji Geliştirme Daire Başkanı Nazmi Karyağdı konuyu şöyle yorumladı:
Konkordato sürecinin hassasiyetle yürütülmesi gerekmekte olup, alacaklı açısından borcun tamamen tahsil edilemez hale gelmesinden önceki son aşamadır. Bu nedenle de öncelikle borçlunun, alacaklılar ile üzerinde anlaştıkları tutarları bir plan dahilinde ödemesine imkan sağlayacak şekilde yürütülmesi gerekiyor.
Ayrıca daha önce konkordatoya girmiş işletmelerin plan dahilindeki ödeme imkanları koronavirüs nedeniyle zayıflamış olabileceğinden ödeme planlarının revize edilmesi de sistemin çalışmasını sağlayacaktır.
Kredi Garanti Fonu'nun kefaleti altında bulunan alacaklar, her halükârda güvence altında olduğundan alacaklı durumda olan bankaların konkordato sürecini sekteye uğratmamaları için İcra İflas Kanunu’nun “Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk" başlıklı 302’nci maddesinde yapılacak bir düzenleme ile KGF'nin garantisi altında olan alacakların ve alacaklıların konkordato projesinin kabulünde hesaplamada dikkate alınmayacağına ilişkin bir düzenleme yapılabileceğini düşünüyoruz.
Zira bu alacaklar zaten güvence altındadır ve kredi verilirken bankalarca dikkatli bir şekilde incelenmiş olmalıdırlar. İşletmenin hayatını sürdürebilmesi, diğer alacaklıların da bir an evvel üzerinde uzlaştıkları alacaklarını tahsil edebilmeleri için bu düzenlemenin mevcut tıkanmayı aşacağı kanaatindeyiz.
Dünya