Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Habertürk'te katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, Arap Baharı başladığında Türkiye'nin güneyinde bir güvenlik hattı çizdiklerini kaydetti.
Genelkurmay ve MİT'in de bunu bildiğini aktaran Davutoğlu, "Türkiye’nin güneyine bir çizgi çizdik. Süleymani’yeden başlar Halep’in güneyinden, Humus’un kuzeyinden, Lazkiye ve Tarsus’a inen bir hat" dedi.
Söz konusu hatta olan her şeyin Türkiye’nin 100 yılını belirleyeceğini söylediğini ifade eden Davutoğlu şöyle devam etti:
Başbakanlığı bıraktığımda dair Halep Türkiye’ye yakın güçlerin elindeydi. Bugün rejim güçlerinin elinde. Her an PYD’ye de geçebilir. Musul’un yakınında askeri üs kurmak, Başbakan iken bizzat tespit ederek, yeraltı kaynaklarını araştırarak kuruldu orada hançer olmuştur. Sayın Erdoğan başbakanlığı bana tevdi ettiğinde iki emanetim var demişti, çözüm süreci ve FETÖ. Siyasal unsurlarla temas içine geçmek doğal hali almıştı. Hiç kimse bu hatta böyle bir tehlikenin yok olacağı varsayımıyla hareket etmedi. Aksine tedbirlerimizi aldık. 2013 Mayıs ayında Amerikan hapishanelerinden DEAŞ unsurları Amerikalılar ve Maliki hükümetinin gözetimi altında kaçtılar. DEAŞ burada doğdu. Bizim Musul’daki hakimiyetimizi kırdı.
"Arap Baharı Türkiye'ye karşı kullanılmaya başladı"
O süreçten sonra Arap Baharı'nın Türkiye’ye karşı kullanılmaya başladığını vurgulayan Davutoğlu, "Musul’daki Türkiye’nin etkisi kırıldı. Suriye’de hapishanelerde de bazı terör unsurları salıverildi. Türkiye’nin müzahiri olan Özgür Suriye Ordusu’nu hedef aldı. Rakka, Cerablus, Hama, Halep’teki yerel komitiler Türkiye’ye müzahirdi. Musul Valisi bizim yanımızdaydı. Musul’da DEAŞ’ın görevi Türkiye’in Halep ve Musul’da etkisini kırmaktı. Rejim havadan vuruyordu Türkiye’ye yakın unsurları, DEAŞ karadan giriyordu" dedi.
"Bölgedeki etkimizin kırılması, ordu içindeki FETÖ unsurlarıyla gerçekleştirildi"
Söz konusu hattın Türkiye’nin kontrolünden birer birer çıkartılmaya çalışıldığını da belirten Davutoğlu şunları kaydetti:
ÖSO tecrübesi Halep’te korunabilse bugün farklı olurdu. DEAŞ Suriye’ye girdiğinde Özgür Suriye Ordusu tahkim edilmeliydi. Rusya’nın aldığı riski biz alabilseydik. Özgür Suriye Ordusu’nun Türkiye’ye müzahir bir güç olarak eğitilmesi, Halep’te korunabilseydi bugün farklı olurdu. Bizim o bölgedeki etkimizin kırılması, ordumuzun içindeki FETÖ unsurlarıyla gerçekleştirilmiştir. Şimdi elinizde iki yıl sonra size karşı bir darbe yapmış bir ordu var elinizde. Ankara’yı İstanbul’u bombalayanların Suriye’de almadığı tedbirlerdir. DEAŞ girdiğinde ben diplomatları mı gönderecektim savaşa? Genelkurmay’ın içindeki unsurlarla ilgili olarak benim yapabileceğim bir şey yoktu. Biz Rusya ile girilen ilişkide Halep’i kaybettik, İdlib’i de kaybediyoruz. Böyle bir ordu elinizde iken nerede hangi gücü kullanabilirdiniz?
"Yüzde 49.5 oy almış başbakanı neden istifa ettirdiğini Erdoğan’a sorarsınız"
Davutoğlu, başbakanlıktan ayrılışıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.
"Neden bırakıp gittiniz, kalmadınız" sorusuna cevap veren Davutoğlu “Bu soruyu bir gün sayın Erdoğan’a sorabilirseniz, siz yüzde 49,5 almış bir başbakanı kendi partisinde imza toplattırarak istifa ettirmesinin sebebini sorarsanız” sözleriyle yanıt verdi.
Bakanlık ve Başbakanlık yaptığı dönemde kendisi aleyhine propaganda yürütüldüğünü belirten Davutoğlu şunları kaydetti:
Beşar Esad’la görüştüğümde Türkiye’nin eksenini değiştiriyor diyenler vardı. Kimlerin bunlardan rahatsız olduğunu çıkartabilirsiniz. Annan Planı, Kudüs görüşmelerinden rahatsız olanlar oldu. İsrail’le görüşme yaptığımızda da, Gazze’de eşimle direndiğimiz zaman rahatsız oldu. Wikileaks’ta yayınlanan belgelerde benim için 'Ortadoğu’nun en tehlikeli adamı' bizden bahsetti. Birileri Stratejik Derinlik gibi kitabın yazılmasından ve Türkiye’nin merkez olmasından rahatsız oldular, bunu da doğal karşılarım.
Yüzde 49,5 almış başbakan olarak pat diye bıraktınız sorusunu basit çerçeve olarak görürüm. Pat diye bir şey olmaz. Başbakanlık yaparken ne konularda ciddi mücadeleler verdim. Ya ilkelerimden vazgeçecektim. İmar yasasından, şefaflık yasasına, ihale yasasına kadar vesaire vesaire. Şu soruyu bir gün sayın Erdoğan’a sorabilirseniz, siz yüzde 49,5 almış bir Başbakan’ı kendi partisinde imza toplattırarak istifa ettirmesinin sebebini sorarsanız. Nitekim Türkiye’nin geldiği yerin sorumlulurı o imzaları atanlar ve o talimatı verenlerdir.
Independent Türkçe