Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet” adıyla bilinen İsmailağa Cemaati ileri gelenlerinden Ahmet Mahmut Ünlü’nün 150 Selefi derneğin silahlandığı yönündeki iddiası tartışma yaratmış, Ünlü iddialarıyla ilgili olarak savcılığa ifade vermişti.
Furkan Vakfı Kurucu Genel Başkanı Alparslan Kuytul da sitesinden yaptığı yazılı açıklama ile tartışmalara katılarak, karşı iddialarda bulundu.
"Selefi grupların silahlandığı iddiaları hakkında açıklama” başlıklı yazısının ilk cümlelerinde Kuytul, selefilerin bir kısmının sadece ilimle uğraştığını silahla işleri olmadığı, bir kısmının da silahlı olduğunu ve bu grubun tekfirci fikirleri olduğunu söyledi.
Silahı savunan selefilerin güçlenmesinde ABD’nin de parmağının olduğunu iddia eden Kuytul, ardından sözü Cübbeli Ahmet’in iddialarına getirdi:
“Ben niye bilemiyorum, Cübbeli nereden biliyor?”
Selefileri sağda solda görüyoruz, duyuyoruz, işte bizim mahallede şöyle biri var, bizim mahallede böyle biri var herkesin bunlarla bir hatırası var, bize de gelip söyleyen oluyor ama bunların silahı var mı yok mu, kaç grupturdurlar, kaç dernekleri var, ben niye bilmiyorum, o nereden, nasıl biliyor? Kimse bilmiyor da Cübbeli mi biliyor? Eğer böyle 150 grup, bunların da 2000 derneği varsa ve bunlar silahlanmışsa, o zaman devlet nerede, istihbarat nerede? Eğer bu doğruysa, istihbaratın tümden değiştirilmesi lazım. Tüm istihbarat elemanlarının görevden alınması lazım. Yani Cübbel’inin bildiğini MİT bilmiyorsa, o zaman MİT’i tasfiye etmek lazım. Yok biliyor da sessiz kalıyorlarsa, bunun da hesabını mahkemelerde vermeleri lazım. Eğer böyle bir şey yoksa o zaman cübbeliye de iftira attığını söylemek icab eder. Hangisi?
Malkoç ile Gökçek’in silahlanma sözlerini hatırlattı
Kuytul, konuşmasında Eski Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç’un ““Darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım” sözleriyle Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Muazzam bir silahlanma oldu. Pompalı tüfeği alan evine koydu. Sen yarın bir darbe yapmaya kalksan, senin elinde piyade tüfeği, keleş varken, bu da kalkıp pompalı tüfeğiyle gelmeyecek mi? Yani AK Partililer de pompalı tüfeği ile sizinle savaşmayacak mı” sözlerini de hatırlatarak “Bakın, daha yeni gündeme geliyor. İşte selefi gruplar silahlanıyor diye. Selefi grupları boş verin evvela AKP’li idarecilerin yetkililerin bu konuşmaları ne olacak, bunlar nereye konulacak” ifadelerini kullandı:
“15 Temmuz’la yapacaklarını yaptılar”
SADAT ile Osmanlı Ocakları’nı ve kayıtlı silah sayısını da hatırlatan Kuytul, şu iddiada bulundu:
15 Temmuz’la yapacaklarını yaptılar. Şimdi geri kalanı yapabilmek için birini buldular. Durum onu gösteriyor. Onu konuşturalım, onunla geri kalanını tamamlayalım diye. 15 Temmuz’la tamamını yapamadılar. Bir korku meydana getirdiler ama kimse silahla bir şey yapmadığı için bir şey de yapamadılar.
“Bu sefer Cübbeli’yi devreye soktular”
Kuytul, iddialarını şöyle sürdürdü:
Diyanet raporu diye ortaya bir rapor attılar fakat diyanet bu raporu üstlenmiyor. ‘Biz böyle bir rapor hazırlamadık’ diyor. Bu raporu kim gündeme getiriyor? Cübbeli’nin kardeşim dediği Doğu Perinçek, bu raporu hep o gündeme getiriyor. Doğu Perinçek ve onun adamları, onunla istedikleri kadar bir algı operasyonu yapamadılar. Çünkü Diyanet bu raporu üstlenmedi. Bu sefer Cübbeliyi devreye soktular. Şimdi Cübbeli'nin bunları bilmesi mümkün değil. Zaten kendisi MİT’le, CİA ile, Adnan Oktar’la görüştüğünü kendisi söylüyor. Bu örgütleri kendinin öğrenmesi mümkün değil, demek ki bilgi alıyor. Bize neden bilgi vermiyor bunlar?
“Cübbeli’ye tavsiyem, her verilen bilgiye inanma”
Kuytul, Cübbeli Ahmet’e bir de tavsiyede bulundu:
Benim Cübbeli’ye tavsiyem; her verilen bilgiye inanma. Her okuduğunu hadis zannediyordun ya, nasıl ki orada hata ettin, nasıl uydurma bir şeyi insanlara hadis diye anlattın, muhakeme yapmadın, araştırma da yapmadın. İslami bir muhakeme gücüyle bunun hadis olmadığını anlayabilirdin, o muhakemeyi yapamadın, araştırmayı da yapmadın, orada öyle hata ettin. Sonradan da ‘ne yapayım, o zaman cahildim, bilmiyordum, ilmim yoktu’ demek zorunda kaldın. Bak yine aynısını yapıyorsun, her verilene inanıyorsun. Belli ki siyah gözlüklülerle çok görüşüyorsun, bak bu siyah gözlüklülerin 10 tane lafından bir tanesi doğru olur.
"Ucu AKP'ye dayanır"
“Bu ülkede silahlanma lafını ilk edenler 15 Temmuzdan sonra AKP’lilerdir. Onlara niye laf etmiyorsun?” diyerek Cübbeli Ahmet’e seslenen Kuytul, ardından şu iddialarda bulundu:
Ben AKP’lilere de şunu söylemek istiyorum; “Bunun sonu size dayanır, benden söylemesi. Bu silahlanma meselesinin ucu eninde sonunda size gelir dayanır. Birileri Cübbeli’nin eliyle aslında sadece selefilere değil, aslında AKP’ye de darbe vurmayı planlamış. Çünkü selefilerin silahlanması gündeme gelirse AKP’nin yaptıkları da gündeme gelecek. 2 kere 2 dört! Aslında bu, AKP’ye de bir tuzak sayılabilir.
“Eğer bu projeye engel olmazlarsa bütün muhaliflere ‘Selefi’ diyerek damga vuracaklar”
Bakın, ben size olacak şeyi söyleyeyim; istedikleri kadar tarikat-cemaat demesinler. Eğer bu projeye hükümet de ‘evet’ derse bakın olacak olan şu ama hükümet bu projenin kimler tarafından yapıldığını bilip de engel olmaya kalkarsa onu bilmem! Eğer engel olmazlarsa olacağı şudur; bütün muhaliflere selefi diyecekler damgayı vuracaklar, baskın yapacaklar, operasyon yapacaklar. 40 yıldır silaha elini vurmadığını, silahsız olduğunu göstermiş ispat etmiş olan cemaatlere bile!
“Kademe kademe ilerleyecekler”
Mesela o selefilerden Halis Bayancuk’a -Ebu Hanzala lakabı ile anılan kişiye- geçen günlerde 12,5 yıl hapis verdiler. Ne silah bulmuşlar, ne silahlı bir eylemini ispat etmişler, hiçbir şey yok. Fikir olarak belki onlara yakın olabilir, ama bir silahlı eylemi yok. Evinden silah çıkmış da değil, birine böyle bir şey yaptırmış da değil. Selefi fikre sahip olabilir, tekfirci olabilir ama kimseye bir şey yapmamış yani. Bu insanlara da yıllarca hapisler veriliyor. Ve selefilikle alakası olsun olmasın, kademe kademe ilerleyecekler.
“Bu iş 2014’te Perinçek hapisten çıkınca başladı”
Ben 15 Temmuz’dan sonra da daha evvelden de söylemiştim, 17-25 Aralık olaylarından sonra da söyledim; bunu bahane edip birçok cemaate darbe vurmak istiyorlar. Bu iş 2014’te Doğu Perinçek hapisten çıkınca başladı. Onunla hapishane de planlar yapılıp anlaşılmış, ‘Fetöcüleri bitirmen için seni çıkarıyoruz. Onlarla mücadele edeceksin’ denilmiş. O da bu planlarla çıktığı için hapishanenin kapısında ‘kınından çıkmış kılıç gibiyiz, hepsinin kökünü kazıyacağız’ diyor. Çünkü planı biliyor, o amaçla çıkartılmış.
“Yeni 28 Şubat gibi bir şey olabilir”
Bu 6-7 yıldır yapacaklarını yaptılar, şimdi gerisini yapmaya çalışıyorlar. Ne diyecekler? Dün “FETÖ” diyerek, şimdi de “Selefi” diyerek. Yeni bir 28 Şubat gibi bir şey de olabilir. Bunun sonucunda hükümet de suçlanacak. Hükümete “Sen bunlara müsaade ettin.” denilecek, “Sen silahlanmayı teşvik ettin, sen IŞİD’i, el-Kaide’yi korudun.” diyecekler ve bir 28 Şubat’a bahane olacak. “Sen sebep oldun.” diyecekler. Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı gibi ıvır zıvır birtakım meseleleri bahane ederek Erbakan Hocayı devirmediler mi? Bu daha büyük bir olaydır. Böyle bir şeyin hazırlığı var gibi duruyor ama hemen olmayacak. Önce “Selefiler” denilerek, silahlı olsun olmasın, o bahaneyle yine bir sürü insan içeri atılacak. Plan yapılmış.
"Operasyonların, şafak bskınlarının zemini hazırlanıyor"
Bunun zemini hazırlanıyor! Operasyonların, şafak baskınlarının, hapislerde süründürmelerin zemini hazırlanıyor. İşin içine silah girmeyince az ceza verilebiliyor. 1-2 sene yatırıyor, geri çıkıyor. İşin içine silahı sokacaklar ki 10-20-30 sene ceza verebilecekler! Plan bu! İşin içinde silah varsa ceza öyle 1-2 sene olmaz, 10-20-30-36 sene, ağır müebbet olur.
© The Independentturkish