Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulan "Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı'nın" yeni hak ihlallerine neden olacağını söyledi.
Yazılı bir açıklama yapan Yeneroğlu, hükümetin bu konudaki uygulamalarını eleştirdi.
Yeneroğlu, İletişim Başkanlığı'na stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin politikaları belirleme ve faaliyet alanlarındaki tüm kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu sağlama yetkisi verilerek, ülke çapında faaliyet gösterecek bir propaganda mekanizmasının altyapısı oluşturulduğunu ileri sürdü.
Mustafa Yeneroğlu, 2018 yılında Anayasa'ya aykırı bir şekilde 14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığı'na verilen basın kartı düzenleme yetkisi 66 sayılı Kararname ile İletişim Başkanlığı'nın Basın ve Yayın Dairesi Başkanlığı'na verildiği hatırlattı.
"Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi açıkça Anayasa'ya aykırıdır"
Bu düzenleme ile birçok yerli ve yabancı gazetecinin hukuka aykırı olarak basın kartlarını almalarına engel olunduğunu ve basın özgürlüğünün ciddi manada ihlal edildiğini dile getiren Yeneroğlu, "Anayasa'ya göre temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlandırılabilir. Basın hürriyetine getirilebilecek sınırlamaların ancak kanunla getirilebilmesine rağmen basın kartı için aranan şartların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve yönetmelikle düzenlenmesi hukuka aykırıdır. Ayrıca Anayasa'nın 104. maddesine göre, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Anayasa'nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan kişi hakları ve ödevlerine ilişkin bir düzenleme yapılamaz. Basın kartı düzenleme yetkisi doğrudan basın özgürlüğüne ilişkin bir düzenlemedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi açıkça Anayasa'ya aykırıdır" diye konuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kararname ile kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı'nın, stratejik iletişim politikalarını belirlemek ve yapılmak istenen algı operasyonlarını belirleyerek her türlü manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmakla görevlendirildiğini vurgulayan Yeneroğlu, şunları kaydetti:
"Yazılı, görsel ve sosyal medyada hükümet aleyhine yapılan haber ve yorumların İletişim Başkanlığı tarafından manipülasyon ve dezenformasyon olarak değerlendirileceği ve karşı algı operasyonuna tâbi tutulacağı açıktır. Geçmişte de MGK bünyesinde Toplumsal İletişim Başkanlığı (TİB) gazeteciler hakkında andıçlar hazırlar, gazete ve televizyonlara eleman yerleştirir ve propaganda faaliyeti organize ederdi. Avrupa Birliği sürecinde 2005 yılında kaldırılan TİB‘in Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi olarak hortlatılması, iktidarın 90’lı yılların Türkiyesi’ne geri dönme çabasını göstermektedir."
İletişim Başkanlığı'nın adete "propaganda bakanlığı" şeklinde dizayn edildiğini savunan Yeneroğlu, "İletişim Başkanlığı; kimin gazetecilik yapacağına, hangi haberin veya yorumun manipülasyon olduğuna karar verecek ve gündemin vatandaş tarafından hükümetin istediği şekilde algılanması için aldatıcı politikalar geliştirecektir. İletişim Başkanlığı görüntüsü altında 'propaganda bakanlığıyla' ifade, basın ve çalışma özgürlüğü daha fazla baskı altına alınacak, gazeteciler sürekli olarak tehdit altında tutulacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Independent Türkçe