Müslümanlar birbirlerine kardeşlik yapmaz kalleşlik yapar!

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Geçtiğimiz 9 Eylül Çarşamba günü toplanan Arap Birliği, Türkiye'nin Libya, Suriye ve Irak'taki askeri faaliyetlerine tepki gösterip kınanması kararı aldı.

Arap Birliği üyesi Müslüman ülkelerin çoğu Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz arama faaliyetlerine de karşı.

Mısır gibi Müslüman ülkeler ise Türkiye'ye karşı Batılı ülkelerle işbirliği yapıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye bu gibi Müslüman ülkeleri kalleşlik yapmakla, sırttan vurmakla suçluyor.

Türkiye'nin geçmişte daha başka konularda da Müslüman ülkeleri kalleşlik yapmakla, sırttan vurmakla suçladığı biliniyor.

Buna karşılık Müslüman ülkeler de Türkiye'yi kalleşlik yapmakla, sırttan vurmakla suçlamakta.

Örneğin Türkiye'yi 1974'teki Kıbrıs çıkartmasında ihtiyacımız olan askeri araç gereçleri veren Libya lideri Kaddafi'ye kalleşlik yapmakla, onu sırtından vurmakla suçlamakta.

Tayyip Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'yi Batılı ülkelerle işbirliği yapıp Kaddafi'yi devirmekle suçlamakta.

Aslında geçmişten beri Müslüman ülkeler birbirlerini kalleş olmakla suçlar.

Müslüman olmayan ülkelerle işbirliği yapıp sırttan vurmakla suçlar.

Müslüman ülkeler Filistin sorunu gibi en anlaşacakları konularda bile anlaşamazlar.

Bu konuda bile tek ses, tek vücut olamazlar.

Hatta bazı Müslüman ülkeler Filistin'e karşı İsrail'le işbirliği yapıp onu kalleşce sırtından vururlar.

Oysa Müslüman aleminin camilerinde "Müslümanlar kardeştir" diye vaazlar verilir.

Kardeşlik hukukundan bahsedilir.

Ama gerçek böyle değildir.

Müslüman alemine baktığımızda, Müslümanların birbirlerine kardeşçe değil kalleşçe davrandıkları inkar edilemez bir gerçek.

Müslüman alemine baktığımızda görülüyor ki, Müslümanların en sevdiği yemek birbirlerini yemek!  

Birbirlerinin kanı Müslümanların en sevdiği içecek!

Nitekim Irak'ta, Suriye'de birbirleriyle savaşan Müslümanların birbirlerini öldürmekle yetinmeyip, birbirlerinin karnını deşip ciğerini, yüreğini çıkartıp tekbir getirerek çiğ çiğ yedikleri bile görüldü.

Irak'ta, Suriye'de Sünni Müslümanların Şii Müslümanların camilerine, Şii Müslümanların Sünni Müslümanların camilerine bombalı araçlarla, canlı bombalarla saldırıp camilerde bile birbirlerini topluca katlettikleri görüldü.

Dünya alem Müslüman ülkelere baktığında bu vahşetleri, dehşetleri görüyor.

Müslüman deyince dünya alemin gözünün önüne buna benzer vahşet, dehşet görüntüleri geliyor.

Hz. Muhammed'in vefatından sonra başlayan Müslümanlar arasındaki kanlı kavgalar, savaşlar bugün de sürüyor.

Müslümanlar arasındaki savaşlar bazen iki Müslüman ülke arasında, bazen de ülkeleri aynı olan Müslümanlar arasında oluyor.

İran ile Irak arasındaki savaşta Müslümanlar birbirlerinin ülkelerini mezarlığa çevirmediler mi?

Ya da ülkeleri aynı olan Müslümanlar birbirlerini "Sünni'sin, Şii'sin", "şucusun, bucusun" diye suçlayıp başlattıkları iç savaşlarda ülkelerini mezarlığa çevirmediler mi?

Müslümanlar arasındaki bu savaşlarda milyonlarca Müslüman ölmedi mi?

Dün olduğu gibi bugün de Müslümanlar birbirleriyle savaşıp birbirlerini öldürmeye devam ediyor.

Maalesef Müslüman alemi bu durumda bulunuyor.

Ondan sonra da camilerde "Müslümanlar kardeştir" diyen vaazlar veriliyor.

Kardeşlik hukukundan bahsediliyor.

Görünen o ki Müslümanlar kardeş değildir; menfaatler kardeştir!

Müslüman aleminde kardeşlik hukuku değil, menfaatçilik hukuku geçerlidir.

Müslüman ülkeler menfaatlerine göre hareket etmektedir.

Müslüman ülkeler menfaatleri söz konusu oldu mu, "gâvur" dedikleri ülkelerle bile işbirliği yapıp birbirlerini kalleşçe sırtından hançerlemektedir.

Müslüman alemi adeta "Menfaat söz konusuysa kardeşlik teferruattır" demektedir!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU