Sorun harcama limitleri mi?

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Futbolda para bitince, bu sefer de olmayan parayı harcama tartışması başladı. Sahada rekabeti olmayan Türk futbolunda kulüpler, harcama limiti üzerinden galibiyet peşine düştü.

Kulüpler taraftarına gövde gösterisini, harcama limiti üzerinden yapıyor. Fakat yapılan rekabet yine başarı değil, yeni borçlar getiriyor.

Fenerbahçe’nin itirazına konu olan harcama limitleri kuralları değişmezse, bu senenin galipleri, gelecek yılın mağlupları olacak.

Geçmiş dönemlerin ağır borçları, futbol sistemini kendi içine kapattı. Sanki dünyadaki futbol ile Türkiye’deki futbol ayrı bir oyunmuş gibi oynanıyor artık.

İlginç olan ise; Beşiktaş ve Fenerbahçe, son iki TFF Başkanı’nın da bulunduğu yönetimlerin yaptığı borçları ödemeye çalışırken, ayrıca yardım kampanyaları yapıyor.


İspanya’da harcama limitleri şeffaf, Türkiye’de ise bulanık

Türkiye’de son 2 yıldır futbol hayatına giren harcama limitleri, İspanya La Liga’yı örnek alınarak hazırlanmış bir model.

İspanya La Liga aynı Türkiye Süper Ligi gibi, zarar eden bir lig iken, kadro limitleri uygulaması ile kademeli olarak zararlarını azaltmayı başardı.

2012 yılında 135 milyon euro zarar eden La Liga, 2013 yılında hayata geçirdiği La Liga Ekonomik Kontrol Sistemi ile 2017-2018 sezonun sonunda, 190 milyon euro kar eden bir futbol ekonomisine dönüştü.

Kadro maliyeti limiti getiren La Liga, Ekonomik Kontrol Sistemi’nde, limitleri  3 ekonomist ve 2 hukukçu belirliyor. Bu limitlerin belirlenmesi şeffaf ve açık bir şekilde yapılıyor.

Herkes bu limitlerin neye göre ve nasıl belirlendiğini, hangi kulübün limiti nasıl aldığını öğrenebiliyor. İspanya’daki sistemle, Türkiye’deki sistemin en büyük farkı, şeffaflık oluyor.

Örneğin, kimsenin aklında Gaziantep SK, ya da Süper Lig’e yeni çıkmış Fatih Karagümrük’ün harcama limitleri, nasıl bu kadar yüksek diye bir soru işareti oluşmuyor.

İspanya Futbol Federasyonu’nun, kulüplerin finansal sağlığını ve rekabeti korumayı amaçlayan sistemi, Avrupa’da en kapsamlı ve en iyi ekonomik futbol modeli olarak gösteriliyor.

Oldukça şeffaf bir model ile uygulanan sistem, UEFA’nın Finansal Fair Play (FFP) uygulamalarının da önüne geçerek, kulüplere tartışma alanı bırakmıyor.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun örnek olarak aldığı La Liga Ekonomik Kontrol sistemi, kulüplere işaret ettiği bankalar işle anlaşma zorunluluğu da getirmiyor.

La Liga’nın en borçlu kulübü olan Valencia’nın, herhangi bir banka ile yaptığı anlaşma kabul edilebiliyor.

İspanya Futbol Federasyonu kendi yaptığı denetimle, bir İspanyol kulübünün UEFA ile sorun yaşamasını da engellemiş oluyor.

Örneğin, Türkiye’de hem Trabzonspor, hem de Türk futbol sisteminde model olarak iddiasında bulunan Başakşehir’in, UEFA radarına yakalanması, TFF’nin radarlarının çalışmadığını gösteriyor.


Futbolda kaos artıyor, yayıncı kuruluşta kullanıcı sayısı azalıyor

Türkiye’deki futbol sistemindeki tartışmaların temel kaynağı, kuralların topal, şeffaflığın ise bulanık olmasından kaynaklanıyor.

Örneğin bankalar anlaşma yapan Beşiktaş’ın 5 yılda tüm gelirleri ipotek altına alınmış oluyor. 2 yıl anapara ödemesi yapmayacak Beşiktaş’ın, anlaşmaya göre en büyük ödemesini 5'nci yılda yapacak.

Fakat bu ekonomik şartlarda büyük bir ödeme mümkün gözükmüyor. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, haziran ayında yaptığı açıklamada, bankalar ile yapılan anlaşma için yeni bir çözüm bulunması gerektiğini belirtirken, bu şartlarda yapılan anlaşmanın uygulanabilir olmadığını söylemişti.

Şimdi ise, Beşiktaş ve Fenerbahçe, son iki TFF Başkanı’nın da bulunduğu yönetimlerin yaptığı borçları ödemeye çalışırken, ayrıca yardım kampanyaları yapıyor.

Yaşanan kaos ile beraber seyirci de futboldan uzaklaşıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu verilerine göre; 2016’da toplam kullanıcı sayısı 3 milyon civarında olan Digitürk’te bu sayı, 2020 yılında 2,4 milyona düştü.
 


Bu rakamın yarısı olan 1,2 milyonluk kullanıcının spor abonesi olduğu tahmin ediliyor. Yine spor aboneliğinin üçte birinin Fenerbahçeli taraftarlara ait olduğu tahmin edilirken, yaşanan son süreçte Fenerbahçeli taraftarların başlattığı abonelik iptal kampanyasının, futbol pastasında lokmaların, küçüleceğini gösteriyor.

Türkiye’de yapılan bütün tartışmalar, kulüplerin oluşturmaya çalıştığı algılar, toplamda tüm sisteme zarar veriyor.

Gelecek yıl Beşiktaş’ın ve Galatasaray’ın, kredi anapara ödemesi başladığında, aynı tartışmalar yeniden başlayacak. Bu sefer roller değişecek ama sorunlar değişmeyecek.

Her yıl birbirine benziyor artık, ne futbolun kavgası azalıyor ne de bilançolarda borçlar.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU