Ali Babacan’ın Genel Başkanlığı’nda kurulan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) son günlerde dolar karşısında değer kaybeden Türk Lirası’nın değerinin artması için sunduğu 10 çözüm önerisini kamuoyuyla paylaştı.
Liranın geçe yıl sonuna göre dolar karşısında yüzde 23, Euro karşısında ise yüzde 29 değer kaybettiğinin hatırlatıldığı öneri metninde, “Güvenilir olmaktan uzak, sadece günü kurtarmayı hedefleyen ekonomi politikaları sonucu değer kaybeden Türk Lirası’nın itibarını kazanması için çözüm iyi yönetimdir” denildi
Türk Lirası’nın gelişmekte olan ülkeler arasında en kötü performans gösteren para birimlerinden birisi olduğunu ifade eden Deva Partisi, bu nedenle yatırımcıların risk almak istemediğini ve bu durumun ekonomiyi yavaşlattığını belirtti.
'Bankalar zorlanmamalı, Varlık Fonu'na son verilmeli'
DEVA Partisi, TL konusunda şu önerilerde bulundu:
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), elindeki tüm araçları enflasyon hedeflemesi, dalgalı kur ve serbest sermaye hareketleri anlayışına uygun, bağımsız ve etkin bir biçimde kullanmalıdır.
TCMB, rezervlerini güçlendirecek her türlü dış finansman imkanını değerlendirme konusunda azami çaba gösterilmelidir. Kamu bankaları vasıtasıyla şeffaflıktan uzak ve hedeflenen etkileri sağlamakta başarısız olan döviz müdahaleleri ivedilikle sonlandırılmalıdır.
Başta kamu bankaları olmak üzere tüm bankaları, fayda ve risk analizlerine dayanmadan ucuz ve kolay kredi vermeye zorlamaktan vazgeçilmelidir. Bu doğrultuda aktif rasyosu uygulamasına son verilmelidir.
Bütçe disiplinini sağlayacak mali kural hayata geçirilmelidir. Bütçe birliği, bütünlüğü ve disiplini yeniden tesis edilmelidir. Varlık Fonu gibi şeffaflıktan uzak uygulamalara son verilmelidir. Bunun yanında, bütçe açığının kontrolünde verimsiz kamu harcamalarının ve israfın kontrol altına alınması öncelikli olmalıdır.
TCMB bilançosunda yıllardır biriktirilen ihtiyati yedek akçe kalemi bütçe açığının finansmanında şeffaflıktan uzak bir biçimde kullanılmıştır. Kovid-19 gibi ortaya çıkabilecek ani risklere kalkan olabilecek bu tarz tasarruflara yönelik keyfi uygulamalara bir daha başvurulmamalıdır.
Kamu yatırımları ve Kamu Özel Sektör İşbirliği uygulamaları şeffaflığı, katılımcılığı, yerindeliği ve etkinliği esas alan bir anlayışla yürütülmelidir.
TÜİK’e güçlü bir bağımsızlık kazandırılmalı ve yayınladığı istatistiklerin kalite ve güvenilirliği en üst düzeye çıkartılmalıdır.
Şahıs ve parti bazlı dar politik çıkarlar uğruna izlenen popülist politikalar bir kenara bırakılarak, kural ve kurum bazlı ekonomi yönetimine geçişi sağlayacak ve ekonomi yönetiminin kurumsal kapasitesini güçlendirecek düzenlemeler süratle hayata geçirilmelidir.
'Topyekûn bir siyasi revizyon'
Ekonomideki sorunların sebebinin sadece ekonomi politikalarıyla ilgili olmadığını savunan DEVA Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sorunları daha da ağırlaştırdığını öne sürerek, “Hukukun üstünlüğü ilkesinin yok sayılması başta olmak üzere, kurum ve kuralların zayıflaması, kişisel yaklaşımların baskın hale gelmesi yatırımcıların ve iş dünyasının geleceğe güvenle bakmasını engellemektedir. Bu sorunların üstesinden gelinmesi, ancak topyekûn bir siyasi revizyon ile mümkün olacaktır Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur” ifadelerine yer verdi.
Independent Türkçe