Lübnan, boğucu ekonomik ve siyasi krizlerle birlikte Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından büyük bir acıyla sarsıldı.
İster bir ihmalden kaynaklamış olsun isterse de bir kundaklama, ülkede büyük bir suç ve insani felaket yaşandı. Suç mahallinin manipüle edilmesine rağmen faillerin parmak izlerinden dolayı olayın bir ihmalden kaynaklanması uzak görünüyor.
Lübnanlı yetkililer bu büyük patlamaya amonyum nitratın sebep olduğunu açıkladılar. Ancak hükümet, binlerce ton amonyum nitratın varlığı konusundaki açıklamasında gecikti ve sahibinin kimler olduğunun yanı sıra altı yıldan fazla bir süre boyunca başkentin kalbindeki limanda bunun nasıl saklandığına ilişkin gündeme gelen sorular karşısında sessiz kaldı.
Amonyum nitrat kolaylıkla yanmayan ve bunun için bir patlayıcıya ihtiyaç duyan bir maddedir. Depolama sırasında ve aşırı yüksek ısı olmaksızın amonyumu ateşlemek zordur. Çünkü -uzmanların raporuna göre- amonyum bizatihi tutuşacak bir madde değildir.
Richter ölçeğine göre 5 şiddetinde bir depreme karşılık gelen patlama, ardından 3 binden fazla yaralı ve 150’den fazla ölü bıraktı. Birçok bina tahrip oldu ve başkentin göğü bulutlarla kapandı.
Zamanlama ve mekan açısından olaya bakıldığında Hizbullah ve İran'ı denklemin dışında tutmak mümkün değil. Çünkü patlama, Hariri’nin suikastıyla ilgili mahkeme kararının açıklanmasının arifesinde yaşandı.
Patlamanın kötü depolama ve ihmalin sonucu olduğu varsayımı uzak görünüyor.
Beyrut limanında neden bu kadar büyük miktarda patlayıcı vardı?
Sahibi kimdi? Neden hayati bir yerde ve yoğun nüfuslu bir mahallede depolandı?
Sorumluluk Hizbullah'a aittir. Çünkü limandaki faaliyetlerin çoğu Hizbullah'ın kontrolünde bulunuyor. Yetkililerin açıklamalarına göre gümrük idaresinin ‘yeşil kart’ taşıyanlar dışında konteynırlar üzerinde denetim yetkisi bulunmuyor.
Yine ‘kırmızı kart’ taşıyanlar üzerinde de gümrüğün resmi bir yetkisi söz konusu değil. Bu, patlamanın nedeninin depolama sürecindeki ihmal olduğu kabul edilse bile sorumlu olan tarafın Hizbullah olduğunu gösteriyor.
Hizbullah’a yönelik suçlamalar, Hasan Nasrallah'ın bir liman patlamasını nükleer bombayla gerçekleşen bir patlamaya benzettiği videosunun aktivistler tarafından dolaşıma sokulmasının ardından geldi.
Hasan Nasrallah bu videosunda, “Hizbullah tarafından İsrail içerisindeki Hayfa Limanı’nda bulunan amonyum konteynerlerine gönderilecek füzeler, nükleer bombaya benzer bir patlamaya sebep olacak” ifadelerini kullanıyor.
Birçok uluslararası istihbarat raporuna göre Hizbullah’ın, amonyum nitratla dolu uzun bir geçmişi var. Bu, Hizbullah’ı Beyrut'ta meydana gelen trajedinin ilk sorumlusu yapıyor.
Daily Telegraph’ın haberine göre İngiliz güvenlik güçleri, örgüt unsurlarının tonlarca amonyum nitrat depoladıklarını tespit ettikten sonra Hizbullah’la bağlantılı yerlere baskın düzenlediler.
Benzer bir durum Kıbrıs’ın Larnaka şehrinde yaşandı. Tutuklanan Hizbullah unsurlarının elinde tonlarca amonyum nitrat bulundu. Bolivya, Almanya ve Kuveyt'te de amonyum nitrat kaçakçılığı yapan Hizbullah unsurları tespit edildi.
Hizbullah'ın Lübnan sınırları içinde ve dışındaki operasyonları, onu bölgesel ve neredeyse uluslararası bir fenomene dönüştürdü. Hizbullah’ın bölgede İran rejiminin koluna dönüşmesi, birçok krize ve soruna sebep oldu.
Lübnan bugün Beyrut Limanı'ndaki yaralarını sarmaya çalışıyor. Korona salgını öncesinde, -dış çevreler tarafından kaos çıkarmak için kullanılan- mezhepçiliğin sona erdirilmesi gündeme gelmişti.
Lübnan halkı er ya da geç bir anka kuşu gibi yeniden doğmak için öncelikle iç düşmanları alt edecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz
© The Independentturkish