Max Weber’in verdiği bir konferansın kitaplaştırılmış hali olan “Bir Meslek Olarak Siyaset” kitabı, siyasetçi ile sıradan insanın “ahlak” farklılığına yaptığı vurgu açısından önemlidir.
Günümüzde de sürekli olarak siyasetçilere bazı noktalarda getirilen eleştirilere Weber, bu kitapta yüzyıl önce cevap vermiştir.
Weber, bu konferansta nasıl siyaset yapmalıyız sorusuna cevap aramaz. Siyaset adamı, siyasetçi olmak nasıl bir şeydir, bu mesleğin bir etiği var mıdır gibi soruları açıklamaya çalışır.
Siyasetin çok geniş olarak algılanabileceğini söyler. Örneğin, eşini idare etmeye çalışan kadının da bir tür siyaset yaptığını; ama kendisinin bu konuşmada devlet merkezli siyaseti ele alacağını belirtir.
Bu konuşmasında, devlet yönetimine direk ya da dolaylı olarak etki eden siyasetçileri ele alır.
Weber’e göre, siyaset yapan herkesin iktidar olma isteğinin de olduğu kabul edilmelidir.
Siyasetçi ya kişisel egosu için ya da fikirlerini uygulamak için iktidarı ister. Neden ve hangi amaçla istediği değişebilir; fakat iktidar olma, iktidara gelme isteğinin kabul görmesi gerektiğine inanır.
Ona göre 3 tip siyasetçi vardır.
- Ara sıra siyaset yapan kişiler
Kişiler gerektiğinde oy kullanır, siyasi katılım sağlar ama hayatlarının merkezinde siyaset yoktur.
- Siyaseti ikincil bir faaliyet olarak yapanlar
Asıl olarak başka işleri ve uğraşları olan ama aynı zamanda siyasi üyelikleri bulunan kimselerdir.
- Asıl mesleği siyaset olanlar
Weber bu kişileri ikiye ayırır:
A- Siyaset için yaşayanlar
İktidardan haz alanlar ya da hayatlarının amacı olan bir davanın peşinde koşanlardır. İlgili kişiler, ekonomik olarak bağımsız olmalıdırlar.
B- Siyasetten yaşayanlar
Siyasetin sırtından geçinen kişilerdir. Siyasetten ekonomik gelir elde ederler.
Weber’in dikkat çektiği bir diğer nokta da memur ve siyasetçi ayrımıdır. Weber’e göre gerçek bir memur siyaset ve partizanlık yapmamalıdır.
Siyasi memurlar dahil vazifelerini devletin varlığını, birliğini tehlikeye atmadan yapmalı, amaçları bu olmalıdır.
Kızmadan, küsmeden, sinirlenmeden, sakin ve tarafsızca görevlerini ifa etmelidirler.
Siyasetçi, tam tersi bir pozisyondadır. Memur, üstlerinden gelen emirleri kişisel kanaatlerine ters dahi olsa yapmalıdır, bundan dolayı da sorumluluğu düşüktür.
Siyasetçinin sorumluluğu ise daha yüksektir. Siyasetçi için taraf olmak, tutkuyla hareket etmek özellikle de siyasi şefin hasletidir. Haysiyetli bir siyasetçi de bu kişisel sorumluluğunun farkında olmalıdır.
Dikkat çektiği bir diğer husus ise etik ile siyaset arasındaki ilişkidir. Weber’e göre aynı etik kuralları hem siyaset alanı için hem de diğer alanlar için geçerli olamazlar.
Çoğul bir etik anlayışına sahip olan Weber, iki tür etik anlayışından bahseder:
- Kanaat Etiği
Tamamen kişisel kanaatlerle ilgilidir. Ona göre, huzur içinde yaşayıp öldükten sonra öte dünyada cenneti düşleyenler siyasete girmemelidir.
Makyevelli de prensler için “Onlar sitelerinin büyüklüğünü ruhlarının kurtuluşuna tercih edenlerdir” demektedir.
Bununla birlikte sıradan insanlar ile prensler için farklı ahlak anlayışlarının olduğunu ortaya koymaktadır.
- Sorumluluk Etiği
Kanaat etiği anlayışıyla ilgili İncil’den çeşitli ayetlerden örnek verir. “Kötülüğe şiddetle karşılık verme, iyilikle karşılık ver.’’
Yani sıradan insanlara savaşma demek ister. Çünkü bu onların yapması gereken bir şey değildir. Siyasetçi ise kötülüğe şiddetle karşılık vermelidir.
Weber’e göre devleti yöneten bir siyasetçi İncil’de olduğu gibi davranamaz, şiddete iyilikle karşılık veremez.
Çünkü kötülüğün kazandığı zaferden siyasetçinin sorumlu olacağını söyler. Bundan dolayı siyasetçi gerektiğinde siyasetin doğasında olan şiddeti kullanmaktan çekinmemelidir.
Son tahlilde ideal tipler olarak ele aldığı bu iki etik anlayışının birbirini tamamladığını, siyasetçinin ikisini birleştirerek denge kurması gerektiğini belirtir.
Weber’e göre bu zor olsa da buna talip olunmalıdır. Çünkü bu iki etik anlayışının birlikte işlemesi siyaset mesleğinin de bir gereğidir.
Siyasetçilerin diğer insanlardan farkını ortaya koymak için bu eserin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Özellikle de “etik” konusunda neden farklılaştıklarını ve bazı davranışlarının anlamlandırılması açısından öğretici bir metin.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish