DEVA Partisi: Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler için çalışmayan her türlü siyaset anlayışı halkın iradesine vurulmuş bir darbedir

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yeneroğlu, Türkiye'de 2019 yılında bin 736 işçinin iş kazası nedeniyle yaşamını kaybettiğini belirterek, dünyadaki en kötü 10 ülke arasına girdiğini söyledi

DEVA Partisi Genel Merkezi / Fotoğraf: Twitter

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, sel felaketi ve Sakarya Hendek’te yaşamını yitirenlere baş sağlığı diledi.

Kontrolsüz büyüme hırsı ve doğaya tahakküm arzusunun yıkım olarak geri döndüğü belirten Yeneroğlu, Bu hırsa dur diyemezsek ekolojik yıkım gelecekte hepimize yaşanmaz bir ülke vadediyor. Doğal, kültürel değerlere sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmak demek. Bu yıkıma karşı tüm toplum ve siyaset ortak mücadele etmeli, talana dur demeliyiz” dedi.

Sakarya Hendek'te yaşanan patlamalara değinen Yeneroğlu, ciddi ihmaller sonucu meydana gelen iş kazalarının en önemli sorunlar arasında yer aldığını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“İstanbul Sözleşmesi kadının yaşam hakkını koruyor”

Türkiye'de 2019 yılında bin 736 işçinin iş kazası nedeniyle yaşamını kaybettiğini ve dünyadaki en kötü 10 ülke arasına girdiğini ifade etti.

İstanbul Sözleşmesi ile kadının yaşam hakkının korunduğunu kaydeden Yeneroğlu, “Ne yazık ki bu hakka en ağır müdahale olan kadın cinayetleri, toplumumuzda giderek artış göstermektedir. Sözleşmeden imzanın çekilmesi durumunda, kadın cinayetleri, kadına yönelen şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda tablonun daha da kötüleşeceği, tüm hukuki kazanımların, devletin ve sivil toplumun verdiği tüm emeklerin çöpe atılacağı ortadadır" diye konuştu

“İktidar milletin gündeminden çok uzakta”

Türkiye'nin ekonomik durumuna ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Yeneroğlu, ülkenin ciddi bir ekonomik krizin ortasında olduğunu aktardı.

İktidarın, milletin gündeminin çok uzağında olduğunu belirten Yeneroğlu, şunları kaydetti:

Hiç şüphe yok ki bu tablonun sorumlusu demokrasiyi, insan haklarını ve adaleti ayaklar altına alan, Türkiye'yi yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa mahkum eden yönetim anlayışıdır. Çözümü ise keyfilikten uzak, evrensel standartlarda bir demokrasi ve hukuk anlayışını egemen kılan, şeffaflığı ve liyakati ilke edinmiş bir yönetimin iş başına gelmesidir.

“Terörle mücadele hukuk içinde ve hukukun üstünlüğü ilkesi gözetilerek yapılmalıdır”

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaratılan siyasi iklimin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen yaşanmaya devam eden hukuk tanımaz uygulamalar, demokrasi ve özgürlüklerin kabul edilemez boyutlara ulaştığını kaydeden Yeneroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hiç şüphesiz ki, devletimiz terörle etkin bir şekilde mücadele edecektir. Ancak terörle mücadele hukuk içinde ve hukukun üstünlüğü ilkesi gözetilerek yapılmalıdır. İktidar bunu yapmadığı için uygulamaları ciddi mağduriyetler oluşturmakta, bu durum en çok darbecilerin ve terör örgütlerinin işine gelmektedir. Evrensel standartlarda bir demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve özgürlükleri yaşatmaya çalışmayan her türlü siyaset anlayışının halkın iradesine vurulmuş bir darbe olduğu unutulmamalıdır.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU