Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Türkiye’de insanların “devlet garantili, helal sertifikalı bir şekilde zehirlendiğini” öne sürdü.
Dilipak, bugünkü köşe yazısında Türkiye’deki gıdalar hakkında eleştirilerini dile getirdi.
Uzun ömürlü sütlere tepki gösteren Dilipak, şunları yazdı:
Bana kalırsa önce ekmeğimizi aldılar elimizden diyeceğim ama, ya biz değil miyiz Amerikan süttozu ile beslenen çocuklar!?. Tereyağını alıp, zeytinyağımızı alıp, Vita, Sana yedirdiler bize.. Sonra “uzun ömürlü, UHT süt” çıktı. Hani şu “Beyaz içecek”. Şimdi de devlet garantili mekteplerde çocuklara içiriyorlar. İçmeyin şu zıkkımı! Ekmeğimiz, tuzumuz elimizden gitti. Nan-ı Aziz’imizi elimizden alıp, yerine francala verdiler. O buğday buğday değil. O ekmek ekmek değil. O börek, o baklava sağlıklı değil. Devlet garantili, helal sertifikalı zehirleniyoruz.
Uzmanların aksine “tuz yeme” önerisini dile getiren Dilipak, şu görüşleri savundu:
Tuz inhisardı biliyor musunuz.. Kibrit inhisardı bu memlekette. Ben çocuklumda komşuya ateş almaya giderdim. Çakmak taşı ve kav ile ateş yakmak için uğraşır dururdum. Okulda bize ateş yakma öğretilirdi. Rafine tuz yemeyin, kaya tuzunuzu sofranızdan eksik etmeyin. Deniz tuzunda da göl tuzunda da tuzun içindeki ağır mineraller dibe çöküyor. En sağlıklısı kaya tuzu ve olduğu gibi, fıtratını bozmadan, yani rafine etmeden tüketin. Sofranızdan tuzu eksik etmeyin.
Bakanlık lokantalarda masalardan tuzu toplatıyordu, hâlâ toplatıyorlar mı bilmem. Tuzu eksik etmeyin. Özel bir sağlık sorununuz yoksa yemeğinize tuzla başlayıp tuzla bitirin.
Batıda birçok ülkede insanlar bizim içtiğimiz suyu içmiyor. Madensuyu içiyor ve zaten günlük ihtiyacı olan tuzu bu su ile alıyor. Kuzey ülkelerinde zaten iklim soğuk, terlemiyorlar genelde. O zaman tuza ihtiyaçları da bizim kadar değil. Güney sınırlarımızda tuz almazsanız sağlığınızı kaybedersiniz. Onun için biz tuz şerbeti içeriz ya hu! Şalgam suyu nedir, Turşu suyu nedir! Batı literatürü okuyup ahkam kesmeye kalkınca böyle oluyor. Sofradan tuzu eksik etmeyin, o rafine şekeri de sofranızdan kaldırın, eğer doğru bir şey yapmak istiyorsanız. Bunları dinlerseniz “zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman”. Ne soğan yedirirler size ne de sarımsak!
Akit yazarı, yazısının devamında da farklı yiyeceklere dair eleştirilerini dile getirirken “Yediğimiz, içtiğimiz, deterjanımız, kozmetiğimiz, elbisemiz zehir saçıyor” dedi.
Akit, Independent Türkçe