Yeşil tasarımdaki sayıların hikâyesi: Büyük bir zaferin kahramanları, “Entübeden Çıkanlar”

Onlar ki kazandıkları bu zaferle eşi benzeri olmamış bir deneyim elde etti. Ciğerlerine dolan her temiz havada, derin bir şükran duygusuyla sevdiklerinin yüzlerine bakarken yaşadıklarını anımsayacaklar. Aldıkları her nefeste bu zaferi kutlayacaklar

Fotoğraf: AA/Arşiv

2019 senesinin sonlarına kadar sağlık ekosistemi haricinde kimsenin bilmediği bir kelimeydi bu. 

Hatta Türkiye’de sosyal medya üzerinde bu kelimenin diyaloglara girmesinin tarihi de muhtemelen mart sonu gibi oldu.

Sonrasında ise yeni normal hayatımızın vazgeçilmez bir kavramı haline geldi. 

Farkında olmadan “normalleştirdiğimiz” bir diğer şey ise; Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı, yayınlanır yayınlanmaz herkesin sosyal medya hesabında yer eden, yeşil renkli bir tasarım ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her akşam bu tasarım üzerinden açıkladığı "entübede olanlar", "entübeden çıkanlar" sayılarıydı… 




İngiliz liberal filozof John Locke, 'İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme' eserinde der ki;  Hiçbir insanın bilgisi, edindiği tecrübenin ötesine geçemez

Aslında bu cümle, bana biraz da bizim topraklarımızdaki Nasreddin Hoca’nın 'Damdan düşeni getirin' önermesini de hatırlatmıyor değil.

İnsan son tahlilde deneyimlerinden ibaret bir düşünce yapısının ürünü. Ve kimi zaman öyle deneyimlerimiz oluyor ki bu deneyimlerimizden sonra asla eski biz olamıyoruz.

Eski sen ile yeni sen arasındaki uçurum Allahuekber Dağları kadar olabiliyor. 

Sırf bu düşünceyle o yeşil renkli tasarımda gördüğümüz tablodaki sayıların,  çok ama çok zor bir sınavdan çıkan ya da çıkamayan, hiçbir şeyle mukeyese edilemeyecek bir deneyim yaşayan insanlar olduğunu hatırlamak ve topluma bu gerçeği asla unutturmamak maksadıyla hazırlandı bu dosya: 


Onca acıya, onca sıkıntıya rağmen tünelin ucundaki ışığı görüp hayata tutunanlar... Entübeden çıkanlar! 


"Ölüm ile hayatta kalma arasında bir köprü"

Nedir bu entübe, tam olarak nasıl bir süreçtir, insan entübeye girince neler yaşar ve sonrasında bu hâlden hatıra olarak neler kalır zihninde, bünyesinde?

Entübe sürecinin, doktorların dünyasında dününü ve bugününü nöroloji ve immünoloji alanında uzman Prof. Dr. Serpil Bulut anlattı. 

''Kovid-19 pandemisi, bazı tıp terimlerini yeni yaşantımızın normalleri arasına soktu. Bunlardan birisi de 'entübasyon' veya 'entübe hasta'. Bizim için basit, muhtemelen Latince kökenli bir terim. 'Entübe' hasta için ise, ölüm ile hayatta kalma arasında bir köprü" diye söze başlıyor Serpil Bulut. 
 

Prof. Dr. Serpil Bulut.jpg
Prof. Dr. Serpil Bulut


Canlılığın devamının, havadaki oksijenin akciğerlerimize ulaştırmak ve buradan kana geçirmekle mümkün olduğunu anlatan Prof. Bulut, "Böylece oksijen ile temizlenen kan kalbin pompalama işlemiyle beyinden parmak uçlarımıza kadar tüm organlarımıza hayat verir. İnsanın solunum yolları ile havayı akciğerlerine yeterince ulaştıramadığı ya da akciğerin gelen havadaki oksijeni kana yeterli oranda geçiremediği durumlarda yapılan bir tıbbı işlemdir ‘entübasyon’" diye konuştu ve detaylarını şöyle açıkladı: 
 

Hastanın ağız yolundan bir tüp soluk borusunun içine yerleştirilir. Entübasyon tüpü denen bu boru şeklindeki cihazın dışarda kalan ucu suni solunum cihazına bağlanır. 

Bu süreçte ilaçlarla uyutulan hastanın nefes alıp vermesini bu cihaz yapar. Yani entübe hasta demek, kendi nefesini alamadığı için soluk borusuna tüp takılan ve solunum cihazı ile akciğerlerine hava/oksijen gönderilen hastadır. 

 


Koronavirüsün akciğerleri özellikle tutup zatürre tablosu oluşturduğunu ve solunum yetmezliği geliştirdiğini aktaran Prof. Bulut, "Yetmezlik kritik eşiğe ulaşırsa hasta yoğun bakımda 'entübasyon' sürecine girebilir. Tedaviye yanıt veren hastalar 'ekstübe' edilir. Yani tüp çıkarılır ve hasta kendi solunumuna geri dönebilir" ifadelerini kullandı.

"Şimdi 'önce kendini koru, sonra hastana yönel' diyoruz"

"Entübasyon süreci son derece dramatik bir süreçtir; hem hasta, hem hasta yakınları için" diyen Prof. Bulut, "Ancak bu pandemi süreci, yoğun bakım çalışanı sağlıkçıları da bu dramın başrol oyuncusu haline getirmiştir. Yıllarca masanın bu tarafında, hasta ve hastalığı diğer tarafın öznesi olarak gören bizler, bir virüsün dokunuşu ile tüm hikayenin başrolünde bulduk kendimizi" ifadelerini kullandı. 
 

aa-.jpg
Fotoğraf: AA/Arşiv


"Tıp öğrencilerine hasta ile karşılaşınca 'Primum non nocere' (Önce, zarar verme!) öğretisini sunduk yıllarca" diyen Bulut, bu durumun nasıl değiştiğini şu sözlerle açıkladı: Ne zaman ki yoğun bakımda entübe hasta olarak, hastasından virüs bulaşmış hocalarımızı, meslektaşlarımızı görünceye kadar.  Şimdi 'önce kendini koru, sonra hastana yönel' diyoruz.


4,5 yaşındaki Muhammed ve babası Musa Yavuz'un büyük sınavı

Doç. Dr. Musa Yavuz, 49 yaşında bir akademisyen ve o yeşil tasarımdaki tabloda teker teker dolaşmış birisi...

Yavuz, 18'i yoğun bakımda olmak üzere toplam 27 günlük tedavisinin ardından koronavirüsü yendi.

Önce pozitif vaka hanesinde bir "sayıydı" Musa Yavuz, ardından "Toplam Yoğun Bakım Hasta" kısmındaki bir sayıya evrildi.

Daha sonra da "Toplam Entübe Hasta" kısmındaki bir sayı oldu. Artık kritik bir kavşaktaydı ve ailesi endişeli gözlerle süreci sadece uzaktan izleyebiliyordu. 

O tasarımda gidebileceği iki yer kalmıştı... 

Ya iyileşen hasta olarak tüm sevdiklerine derin bir "oh" çektirip, öğrencilerine, çok sevdiği hayvanlara dönecekti, ki kendisi Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni bölümü öğretim üyesiydi. 

Ya da o tasarımın en korkulan bölümü, "Bugünkü Vefat Sayısı"nda insanlar için bir istatistik, ailesi için bir trajedi olacaktı. 
 

Doç. Dr. Musa Yavuz.jpg
Doç. Dr. Musa Yavuz / Fotoğraf: Independent Türkçe


Ama Musa Hoca başardı ve öğrencilerine, ailesine, hayvanlarına döndü, entübe sürecinden büyük farkındalıklarla çıktı.

Ancak bu deneyimler çevresiyle sınırlı kalmamalıydı. Çünkü bizlerin sadece 'Toplam Entübe Hasta Sayısı' olarak gördüğümüz alanda binlerce insan vardı.

Her insanın acıları, ailelerinin endişeleri, bıçak sırtı bir köprünün üstünde yürüme tedirginliği ve çok daha fazlası… 

Musa Yavuz hoca tam olarak böylesi bir deneyimi yaşadı. 
 

aa2.jpg
Fotoğraf: AA/Arşiv​​​​​​​


26 Mart akşamında eve geldiğinde kendisini yorgun hissetmişti. Öyle ciddi bir rahatsızlığı söz konusu değildi.

Televizyonda gördüğü koronavirüs belirtilerinden olan öksürük, yüksek ateş, nefes darlığı da yoktu. Sadece yorgundu.

Uyumak istiyordu ama uyuyamıyordu.

Sonrasında korkulan olmaya başladı. Ateşi yavaş yavaş çıkıyordu.

Çocukları endişelenerek, en azından bir test yapması için ısrarcı oldu ve Şehir Hastanesi'ne doğru yola çıktılar. 

Yapılan ilk testler Çin üretimi, yüzde 50'lik yanılma payı olan testlerdi. Bu testlerin ikisinde de sonuç negatif çıkmıştı.

Ancak düşmeyen ateşe ek olarak nefes alıp vermede de sorun yaşayınca hemen MR çekildi.

Artık dönüşü olmayan yola girilmişti...

Musa Yavuz Hoca'nın anlatımına göre, göz açıp kapayıncaya dek kendisini yoğun bakıma almışlardı. Bir süre sonra verilen ilaçlar, narkoz etkisiyle artık şuurunu da kaybetmişti. Entübe süreci başlamıştı. 

Bu süreçle eş zamanlı olarak üç oğlu ve bir kızıyla birlikte eşine de test yaptırmışlar ve sonrasında ev karantinasına alınmışlardı.

Evin en küçüğü, 4,5 yaşındaki Muhammed Ali Yavuz'un testi de pozitif çıkmıştı.
 

Muhammed.jpg
Muhammed Ali Yavuz / Fotoğraf: Independent Türkçe


Babası yoğun bakımda ölümle hayat arasında gidip gelirken, Muhammed de evde koronavirüsle mücadele ediyordu. 

"Daha kötü ne olabilir?" denilirken her şeyin sarpa sardığı bir an da yaşandı. Hastanede Musa Yavuz isimli bir kişinin ölümüyle tüm bölge halkında kulaktan kulağa Musa Yavuz'un ölüm haberi dalgalandı.  

Çaresizlik çok zor bir sınavdı ve Yavuz ailesi büyük bir çaresizlikle zamana karşı yarışıyordu.   

Doktor ve hemşirelerin sonradan anlattığına göre Musa Yavuz narkoz etkisinde uyutulurken bile kalkmak için hareketler yapıyordu. Sürekli bir mücadele içerisindeydi.

Musa Hoca, "Bilinçaltı sürekli olarak 'Kalk Musa yoluna devam et' diyordu" şeklinde açıklıyor bu süreci. 

Nefessiz kalmıştı, bir hortum aracılığıyla uyuduğu anlarda akciğerine temiz hava veriliyordu. 

Doktorlar, karantinadaki ev halkına, 'Her an her şey olabilir. Ölüme hazırlıklı olun' mesajını bile vermişti. 

Musa Yavuz uyandığında fark etmişti boğazından geçen plastik bir borunun onu hayatta tuttuğunu...

Bir aya yakın bir süreçte 10 kilo kaybetti. Yatakta yatmaktan dolayı kasları eridi, yatak yaraları oluştu. 

Ama sürecin sonunda zafer onundu. Ambulansla eve geldiğinde, Yavuz ailesi, bu zor sınavı en az hasarla atlatmış olmanın mutluluğunu yaşıyorlardı. 
 

Muhammed Yavuz.jpg
Muhammed Ali Yavuz / Fotoğraf: Independent Türkçe


Muhammed Ali Yavuz'a gelince;

4,5 yaşındaki Muhammed, psikolojik olarak hâlâ bir mücadele içerisinde.

Babasını az kalsın elinden alacak olan ve kendisine çok zor günler yaşatan koronavirüs, bir korku öznesi olarak hayatında. 

Musa Yavuz'un süreci anlattığı görüşmemizdeki son sözü ise şöyleydi: 

Sağlık personellerimizin canla başla mücadelesi birçoklarının hayatlarını kurtardı. Bunlardan bir tanesi benim. Ben o yeşil tasarımdaki sütunların büyük bir kısmında bir sayı olarak dolaştım. Birinin de kıyısından döndüm.




** "Entübeden Çıkanlar" dosyasının ikinci bölümünde kendisi entübeyken, babasını koronavirüsten kaybeden birinin “kurtuluş hikâyesi” yer alacak. Sonrasında ise ’’Yeşil tasarımdaki sayıların hikayesi'' dosyası, entübe savaşına yenik düşenlerle devam edecek. 

​​​​​​

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU