AK Parti’nin hukukçu kurmaylarının baroların seçim sisteminde değişiklik yapmak için başlattığı çalışma devam ediyor.
Dışarı sızan ilk bilgilere göre Türkiye Barolar Birliği’nin varlığını tek başına devam ettirecek ama bin ila iki bin üyesi olan illerde çoklu baro kurulmasına izin verilecek.
Baroların mevcut seçim sisteminde çarşaf liste uygulanıyor. Çarşaf liste yerine nispi temsil sistemine geçileceği, listelerin aldıkları oy oranına göre yönetim kurulu üyesi çıkarması öngörülüyor.
Türkiye’deki 80 baroya kayıtlı yaklaşık 130 bin avukat bulunuyor.
En fazla avukat 43 bin ile İstanbul Barosu’na kayıtlı. Ankara Barosu’nun yaklaşık 17 bin, İzmir Barosu’nun 9 bin, Bursa Barosu’nun ise 3 bin 400 üyesi var.
Türkiye’nin en kalabalık meslek örgütlerinden biri olan İstanbul Barosu’na daha önce başkan adayı olan “mütedeyyin” avukatlar, gündemdeki “Çoklu Baro” tasarısı hakkında Independent Türkçe’ye konuştu.
“Baro yöneticilerinin tutumları jakoben”
2008 seçimlerinde “Hukukun Üstünlüğü Platformu”nun İstanbul Barosu Başkan Adayı olan Şadi Çarsancaklı, mevcut baro sisteminin sürdürülebilir olmadığını düşünüyor.
“Yöneticilerin müstağni ve jakoben tutumları var. Seçimi kazananlar sanki başkaları yokmuş gibi davranıyor. Seçimi yüzde 20 ile kazanan bütün tasarrufu elinde tutuyor, vahşi bir yönetim anlayışı oluştu” diyen Çarsancaklı bunun çözümünün baroları bölmek olmadığını belirtti.
Baroları parçalamak yerine gerçek işlevini ifa edebileceği tedbirler alınmalı
Baroları zayıflatmak ya da parçalamak yerine gerçek işlevini ifa edebileceği tedbirleri almak gerektiğini söyleyen Çarsancaklı, “Bu hiç şüphesiz kapsayıcılık, uzlaşma, ortak paydaların tespiti ve çoğaltılması yolu ile olabilir” şeklinde konuştu.
Yeni sistemin kendi geleneklerini oluşturması 80-100 seneyi daha alacaktır
Her grubun kendi barosunu kurması baronun sistem içindeki varlık ve etkinliğini zayıflatacağını söyleyen Çarsancaklı, “Kaldı kı bu kapı açıldıktan sonra her baronun da kendi içerisinde hizipleşmelere, hatta bölünmelere sahne olması beklenmelidir” diyerek şunları söyledi:
Öte yandan birden çok baronun var olduğu bir uygulama bizim toplumsal muhayyilemiz açısından aşina olmadığımız yepyeni bir durum. Bu durumun kendi kimliğini yaratması, geleneklerini oluşturması bir 80-100 seneyi daha alacaktır. Millete, topluma yapılabilecek en büyük kötülük bizatihi bu olacaktır.
Düşünülen nispi temsil sisteminin bu amaca uygun olduğunu belirten Çarsancaklı, “Hatta azınlık oylarının da kararlara anlamlı şekilde katılabileceği bir karar sistemi tarafların mutabakatını çoğaltabileceği, ortak hedefler konusunda işlevsel olabilecek, suistimale kapalı bir baroyu mümkün kılabilir” dedi.
2014 yılındaki İstanbul Barosu seçimlerinde Hukukun Üstünlüğü Grubu’nun başkan adayı olan Abdullah Arar da barolar ve Türkiye Barolar Birliği yapılanmasının, organların teşekkülü ve temsil noktasında tıkandığını düşünüyor.
“Mevcut sistem, adaletin vazgeçilmez üç kurucu unsurundan biri olan avukatların içinde bulunduğu ciddi problemleri çözemez haldedir” diyen Arar, “Bu kurumun ıslah edilmesi veya yeniden tanzimi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
“İllerde değil ülke genelinde çoklu baro olabilir”
“Çoklu Baro kavramından anlaşılan her ilde veya belli sayıyı aşan avukatın bulunduğu illerde birden fazla baro kurulması ise bu iyi bir çözüm olmaz” diyen Arar şöyle devam etti:
Ancak ülke genelinde birden fazla baro olabilir. Bunlar A, B, C.. barosu şeklinde kurulur ve illerde şubeleri olur. Bu, şimdiki sistemden daha uygun ve rekabetçi bir ortam oluşturacağından avukatlık hizmeti kalitesi ve avukatların sorunlarının çözümü için daha aktif katkı sağlar. Birden fazla baro kurulduğunda , TBB fonksiyonunu icra edecek üst kurulu da oluşturulur. Baronun bir meslek teşekkülü olduğu, amacının meslek ve yargı sorunları ile avukat haklarının geliştirilmesi olması gerektiği gözetildiğinde iyi bir araç elde edilmiş olur. Şimdiki sistem salt muhalefet duygusu ile hareket eden ve statükoyu korumaktan öte işlev görmüyor
50 üyeli baro ile 50 bin üyeli baro aynı sayı ile temsil edilemez
Nispi temsil sisteminin bu günkü sistemden daha faydalı olduğu görüşünü dillendiren Arar, 50 üyeli baro ile 50 bin üyeli baro aynı sayı ile temsil edilemeyeceği görüşünde.
Nispi temsilin sadece barolar birliği delegasyonu için değil, baro yönetim, denetim ve disiplin kurulları için de olması gerektiğini belirten Arar, “Benim ilk tercihim birden fazla baro kurulması ve il bazlı değil ülke bazlı olmasıdır. Bu kabul edilmez ise nispi temsil olmalıdır.Nispi temsil de yönetim, denetim ve disiplin kurulları ile barolar birliği delegeleri için geçerli olmalıdır. Avukatlık mesleği bakanlık vesayetine terk edilemeyeceği gibi, bir kısım jakoben elitist örgütlü azınlık grupların insafına da terk edilemez” dedi.
© The Independentturkish