ABD tarafından yürürlüğe konulan ve Esad yönetimine ekonomik yaptırımlar getiren “Sezar Yasası” bilinen Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası, 17 Haziran 2020’de yürürlüğe girdi.
"Sezar Yasası", Suriye ile direk ticaret yapılmasını neredeyse imkansız hale getiriyor ve yasaya karşı ticarete devam eden yabancı firmalara da yaptırım öngörüyor.
Yasayla birlikte Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilen YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) tavrının ne olacağı merak konusu oldu.
Çünkü Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda yer alan ve ülkenin neredeyse yüzde 25’ine denk gelen SDG tarafından kontrol edilen alanlardan ülkenin diğer bölgelerine buğday ve tankerlerle petrol satışı yapılıyor.
SDG’den henüz "Sezar Yasası" ile ilgili tavırlarının ne olacağına dair net bir açıklama gelmezken ABD desteğinin devam etmesi adına Şam yönetimine bağlı bölgelere buğday ve petrol satışının neredeyse durma noktasına gelmesi yasaya destek vereceği yorumlarına neden oluyor.
Bu durum Şam yönetimi ile SDG’nin arasındaki tansiyonu da yükseltti.
SDG cephaneliğindeki patlama Suriye’nin işi mi?
Tam da bu ortamda geçen 21 Haziran 2020 günü Haseke’de bulunan Rumelayn kentinde SGD'ye ait bir cephanelikte yaşanan patlamanın bir Suriye uçağından atılan füzeden kaynaklı olduğu iddia edildi.
İddialar doğrulanamazken, Suriye tarafından gözdağı amaçlı olarak da bu tür iddiaların ortaya atılmış olabileceği yorumları yapıldı.
Esad’ın başında olduğu Suriye yönetimi ile SDG arasında "Sezar Yasası’yla" yaşanabilecek olası gelişmeleri Lazkiye'de yaşayan ve Beyrut merkezli, Futuristic Studies Institute Araştırma Merkezi uzmanlarından gazeteci Somer Sultan’a sorduk.
Muallim, SDG savaşçılarını SDG'ye baş kaldırmaya çağırdı
Suriye ile SDG arasındaki artan gerilimi doğrulayan Sultan, Dışişleri Bakanı Velid el Muallim son basın toplantısında bu gerilime dair önemli vurgularda bulunduğunu hatırlatarak, bunları şöyle anlattı:
SDG'yle diyaloğun ancak güncel uygulamalarıyla sınırlı olduğunu belirtti. Akabinde SDG savaşçılarını baş kaldırmaya davet edip ordu tarafından destek sözü verdi. Lafını dakik bir şekilde seçmesiyle bilinen Bakan Muallim gibi bir politikacının bunu söylemesi, Şam ile SDG arasında ciddi bir gerginlik olduğunu gösterir. Bu gerginlik, SDG'yle ciddi bir diyaloğun olmamasına, hatta SDG'den kopanlara askeri destek verme kararı alınması derecesine ulaşmış durumda.
“Suriye Ordusu'nun Rakka kuzeyine sevkiyatı SGD’ye de karşı”
SDG'nin ABD'nin Sezar adlı yaptırım yasasına destek vererek, Türkiye destekli silahlı örgütlere petrol satmasının Şam'la arasını açan etkenlerin başında geleceğini söyleyen Somer sözlerini şöyle sürdürdü:
Bilindiği gibi son olarak SDG, Sezar yasası gereğince devletin kontrol ettiği bölgelere buğday girmemesi için bir takım adımlar atmıştı. Muallim bunu çözmek için görüşmelerin olduğunu belirtti ancak düne kadar gerçek bir sonuç çıkmadı. Bu ve buna benzeri gelişmeler, Şam'ın önüne askeri çözümün masaya alınmasının önünü açtı. Şimdiye kadar alenen bildiğimiz tek şey ordunun Rakka kuzey kırsalına ikmal göndermesidir. Galiba bu ikmal, hem SDG'ye hem de IŞİD'e karşıdır. Nitekim, IŞİD de son dönemde bazı petrol yataklarına saldırılarını arttırdı.
“Saldırıları ordunun düzenlendiğine dair kanıt çıkarsa şaşmamak lazım”
Somer, SGD’yi hedef alan ve failleri tam belirlenemeyen son dönemlerdeki bazı saldırılarla ilgili de şu iddiada bulundu:
SDG'nin bazı binalarına ve cephanelik depolarına son günlerde yapılan saldırıların Suriye Ordusu tarafından düzenlenip düzenlenmediği yönünde kesin bir bilgi yok. Fakat, Muallim'in açıklamalarını göz önünde bulundurursak ordunun düzenlediğine dair bir kanıt çıkarsa fazla şaşmamak gerek.
© The Independentturkish