Arapça’da Cevlan, İbranice’de Ramat Ha-Golan denilen ve Suriye'nin güneybatı ucunda plato ve dağlardan oluşan Golan, Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün arasındaki geniş bir alanı kapsıyor.
Golan, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla Suriye’nin sınırları içinde kaldı. 1941’de bölgeyi tam denetimine alan Suriye, 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında da Hula Vadisi, Taberiye Gölü ve Yukarı Şeria Vadisi’ni ele geçirdi.
1967’de İsrail ile Araplar arasındaki Altı Gün Savaşları'nın ardından İsrail Golan Tepeleri’ni aldı ve bölgenin son 52 yıllık siyasi sınırlarını şekillendirdi. Bu işgal Soğuk Savaş’ın hakim olduğu uluslararası sistemde kısa sürede çok taraflı uluslararası bir kriz haline geldi.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, 4 Haziran 1967’den sonra İsrail’in işgal ettiği toprakları boşaltmasını öngören 242 ve 338 sayılı kararlarını aldı.
BM’in 1967 tarihli 242 sayılı kararı, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çıkarılmasını öngörüyor. 1973 tarihli 338 nolu kararı ise 242 sayılı karara atıfta bulunarak tarafları barış görüşmelerine çağırıyor.
Güvenlik ve su
Golan Tepeleri'ni İsrail için önemli kılan etkenlerin başında güvenlik ve su geliyor.
Bölge, İsrail için güvenlik açısından gözardı edilemeyecek kadar jeostratejik bir konumda ve zengin su yataklarına sahip.
İsrail toplam su ihtiyacının üçte birini Şeria Nehri ve Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarından temin ediyor.
Bölgenin en yüksek noktalarından biri olan ve Suriye'nin başkenti Şam'a sadece 60 kilometre uzaklıkta bulunan Golan Tepeleri'ni işgal altında tutan İsrail, bu sayede komşu ülkelere karşı büyük bir stratejik avantaj sağlıyor.
Uluslararası hukuka göre Suriye toprağı olan ancak fiilen İsrail'in işgali altında bulunan Golan Tepeleri'nin bu iki ülke dışında Lübnan ve Ürdün'le de sınırı bulunuyor.
Yahudilere ait kutsal metinlerde birçok kez Golan bölgesine atıfta bulunulması da bölgeyi çoğu dindar Yahudi'nin gözünde kutsallaştırıyor.
Suriyeli Dürzi Araplar ve Yahudi yerleşimciler yaşıyor
İsrail 1967’de Golan’ı işgal ettiğinde bölgede yaklaşık 100 bin Suriyeli (Arap, Çerkes ve Dürzî) yaşıyordu.
Bugün Golan’da yaklaşık 20 bin Dürzî ve 20 bin Yahudi olmak üzere 40 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor.
Uluslararası hukuk, buradaki Yahudi yerleşimcilerin varlığını illegal olarak değerlendiriyor.
Golan Tepeleri'nin eteklerindeki köylerde yaşayan Dürzi Araplar, anavatanları olan Suriye’ye bağlanıp karşı yakada kalan akrabalarıyla birleşmek istiyor.
Golan Tepeleri'nin eteklerindeki Mecdel Şems, Mas'ada, Bukata, Ayn Kanya ve El-Gacar köylerinde yaşayan bu Dürzi Araplar hala evlerinin duvarlarına Suriye bayrakları asıyor.
İsrail vatandaşlığına geçmeyen ancak daimi oturum hakkına sahip olan Golanlılar, Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinliler gibi "Laissez-passer" belgeleri (vatandaşlığı olmayan toplumlara verilen serbest geçiş belgesi) ile yurt dışına seyahat edebiliyor ve ticaret yapabiliyor.
Golan Tepeleri'yle ilgili önemli gelişmeler kronolojik olarak şu şekilde:
1967: İsrail, Altı Gün Savaşı olarak da bilinen Arap-İsrail Savaşı sırasında Suriye'ye saldırarak, stratejik öneme sahip Golan Tepeleri'ni ele geçirdi.
1973: Suriye, askeri harekat başlatarak İsrail'den Golan Tepeleri'ni geri almayı denedi ancak başarısız oldu.
1974: İsrail ve Suriye, Golan Tepeleri'ndeki kuvvetlerini geri çekerek askeri çatışmayı sonlandırmaya razı oldu. Aynı yıl barış gücü askerleri bölgeye konuşlandırıldı.
1981: İsrail, Golan Tepeleri'ni tek taraflı olarak ilhak ettiğini açıkladı, ancak uluslararası toplum bu kararı bugüne kadar tanımadı.
1999: Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara, iki ülke arasında başlatılan üst düzey görüşmeler kapsamında bir araya geldi.
2000: Golan Tepeleri'nin Suriye'ye iadesi hedefiyle, ABD'nin ara bulucuğunda başlatılan müzakereler başarısızlıkla neticelendi. Görüşmelerin başarısız olmasının nedeni ise İsrail'in, Celile Gölü yanında yer alan ve kilit öneme sahip su kaynağı olan bir toprak parçasını Suriye'ye bırakmaya razı olmamasıydı.
2008: Suriye ve İsrail, kapsamlı bir barış anlaşması sağlanması amacıyla Türkiye'nin ara buluculuğunda yeniden dolaylı görüşmelere başladı. İsrail'in Gazze'ye saldırmasının ve dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın yolsuzluk davası nedeniyle istifa etmesinin ardından görüşmeler sonlandırıldı.
2009: İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Golan Tepeleri ile ilgili daha sert bir politika izleyeceğinin sinyallerini verdi. Aynı yıl Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da karşılarında "barış için görüşülecek bir muhatap olmadığını" söyledi.
ABD Başkanı Barack Obama da 2009 yılında göreve geldiğinde, "İsrail ve Suriye arasındaki görüşmeleri yeniden başlatmanın dış politika öncelikleri arasında yer aldığını" söyledi ancak bu konuda da bir gelişme sağlanamadı.
2013: Mart 2011'de patlak veren Suriye iç savaşı 2013 yılında Golan Tepeleri'ne kadar ulaştı. İsrail, Golan Tepeleri'ne top ateşi açıldığını öne sürerek bu saldırılara karşılık verdi. İsrail ve Suriye orduları da aynı yılın mayıs ayında karşılıklı top atışlarında bulundu. Bu durum bugüne kadar aralıklarla devam etti.
2016: İsrail Başbakanı Netanyahu, Bakanlar Kurulunu Golan Tepeleri'nde toplayarak dünyaya burayı "İsrail toprağı" olarak tanıma çağrısında bulundu ancak uluslararası toplum buna olumlu yanıt vermedi, aksine tepki gösterdi.
2019: ABD Başkanı Donald Trump işgal altındaki Golan Tepeleri üzerindeki "İsrail egemenliğini tanıdıklarını" açıkladı.
AA, Ajanslar