Tayyip Erdoğan’a ne aşık ol ne nefret et; çünkü aşkın da nefretin de gözü kördür!

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pinterest

Ülkemizde kutuplaşma Tayyip Erdoğan’a göre oluşuyor.

Ülkemiz Tayyip Erdoğan’ın şahsında iki kutba bölünmüş bulunuyor.

Nasıl geçmişte iki kutuplu dünya varsa, şimdi de iki kutuplu Türkiye var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kutuplardan biri Tayyip Erdoğan’a aşık olanların kutbu. 

Kutuplardan diğeri Tayyip Erdoğan’dan nefret edenlerin kutbu.

Evet, Türkiye bu şekilde iki kutuplu.

Tayyip Erdoğan’a aşık olanlar onun hiçbir kusurunu görmüyorlar.

Ona kusursuz, yanlışsız insan muamelesi yapıyorlar.

Peygamberlerin bile kusurlarının, yanlışlarının olabileceği gerçeğini unutuyorlar.

Tayyip Erdoğan’dan nefret edenler ise onun hiçbir doğrusunu görmüyorlar.

Ona kusurlardan, yanlışlardan ibaret insan muamelesi yapıyorlar.

Onu hep taşlayacakları şeytan gibi görüyorlar.

Çünkü aşkın da nefretin de gözü kördür.

Birine aşık olan onun kötü yanlarını görmez.

Birinden nefret eden de onun iyi yanlarını görmez.

Aşık olan onun hep iyi yanlarını görür.

Nefret eden de onun hep kötü yanlarını görür.

Böyle gördükleri için aşık olunan tümden iyidir; nefret edilen tümden kötüdür.

Oysa ne ölümüne Tayyip Erdoğan sevicilik…

Ne de ölümüne Tayyip Erdoğan’dan nefret edicilik…

Bunun ikisi de insanın gözünü kör eder.

Gerçeği görmesini engeller.

Gerçeği görebilmek için Tayyip Erdoğan’a kör gözle bakılmamalı.

Gözü dört açıp bakmalı.

Böyle yaptığımızda ne görüyoruz?

2002’de iktidar olan Tayyip Erdoğan’ın, mesela demokrasi alanındaki karnesine baktığımızda ne görüyoruz?

Tayyip Erdoğan’ın, iktidarının ilk dönemlerinde demokrasi alanında doğru işler yaptığını görüyoruz.

Ülkemizde Avrupa ülkelerindeki gibi bir demokrasinin, hukuk devletinin, düşünce ve inanç özgürlüğünün, insan haklarının olmasını istediğini görüyoruz.

Bu isteği gerçekleştirmek için adımlar attığını görüyoruz.

Birtakım demokratik açılımlar, süreçler başlattığını görüyoruz.

“Tek başına iktidarız ama bu ülkeyi muhalefetle birlikte yönetmek istiyoruz” diyen bir yönetim anlayışında olduğunu görüyoruz.

O dönemlerde Tayyip Erdoğan’ın partisinde de ülkede de tek adam yönetiminden yana olmadığını görüyoruz.

“Tek adam yönetimi demokrasiyle bağdaşmaz” dediğini görüyoruz.
 

“Bizim yönetim anlayışımız, tek adam yönetimine son verecek bir anlayıştır” dediğini görüyoruz.

Ancak iktidarının son dönemlerinde Tayyip Erdoğan’ın bu anlayıştan giderek vazgeçtiğini görüyoruz.

Tek adam yönetimini giderek benimsediğini görüyoruz.

Dün “Tek adam yönetimi demokrasiyle bağdaşmaz” diyen Tayyip Erdoğan’ın, bugün ülkede tek adam yönetimi oluşturduğunu görüyoruz.

Peki Tayyip Erdoğan iktidarının demokrasi alanının dışındaki alanlardaki icraatlarına baktığımızda ne görüyoruz?

Mesela Tayyip Erdoğan iktidarının inşaat alanında rant anlayışına zirve yaptırdığını, başta İstanbul olmak üzere şehirlerin doğal ve tarihi yapısını betona gömdüğünü görüyoruz.

Buna mukabil Tayyip Erdoğan iktidarının sağlık alanının alt yapısını epey güçlendirdiğini, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere dünyanın takdirini kazanan bir sağlık sistemi oluşturduğunu görüyoruz.

Ama bizim bu gördüklerimizin tümünü Tayyip Erdoğan’a aşık olanlar da Tayyip Erdoğan’dan nefret edenler de göremez.

Tayyip Erdoğan’a aşık olanlar onun icraatlarının sadece iyi taraflarını görür, kötü taraflarını ise görmez.

Tayyip Erdoğan’dan nefret edenler de onun icraatlarının sadece kötü taraflarını görür, iyi taraflarını ise görmez.

Çünkü aşkın gözü aşık olunanın kötü taraflarına kördür.

Nefretin gözü nefret edilenin iyi taraflarına kördür.

Aşık, aşık olduğunu melek gibi görür.

Nefret eden de nefret ettiğini şeytan gibi görür. 

Aşık olana aşık olduğu “öl” dese ölür.

Nefret eden de nefret ettiği için “vur” dense öldürür.

Bu durumun tarihte örnekleri görülmüştür.

Ölümüne aşık oldukları “öl” dediğinde ölenler, ölümüne nefret ettikleri için “vur” denildiğinde öldürenler görülmüştür. 

Örneğin 42 yıl önce Amerikalı bir dini lider olan Jim Jones, tarikatının üyelerine siyanürlü meyve sularını içip ölmelerini emretmişti. 

Ve liderlerine ölümüne aşık olan tarikat üyeleri, bu emri sorgusuz sualsiz yerine getirmişti.

950 kadar tarikat üyesi siyanürlü meyve sularını içip hep birlikte ölüme gitmişti.

İşte onun için diyorum ki, bir lidere ne aşık ol ne nefret et…

Aşk ve nefret gerçeği görmeni engelleyen Çin Seddi kadar dev set!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU