19 Mayıs 1919’u anlamak… Milli Mücadele’nin başlangıcının 101. yıl dönümü

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı öncesinde yaşananları, o süreçteki iç-dış dengeler ile Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı kabul edilen 19 Mayıs 1919 tarihini ve sonrasını, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Doç. Dr. Ali Faik Demir’le konuştuk

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı yer olan Samsun, Milli Mücadele’de kilit önem taşıyor / Kolaj: Independent Türkçe

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıkışı, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı ve Milli Mücadele’nin ilk adımı olarak bilinir.

Günümüzde “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak idrak edilen bugün, aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa’nın doğum günü kabul edilir.

Milli Mücadele'nin lideri Atatürk’ün Samsun’a gidiş sürecini, o dönemde yaşanan gelişmeleri ve 19 Mayıs 1919’un 101. yıl dönümünü, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Doç. Dr. Ali Faik Demir'le konuştuk.

“İstanbul işgal ediliyor, geldikleri gibi giderler”

Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçerek, milli mücadeleyi fiilen başlatma tarihi 19 Mayıs 1919 olsa da, aslında bu mücadelenin fikrî altyapısını çok daha önce oluşturarak, planını ilmek ilmek işlediği bilinir.

Atatürk’ün Milli Mücadele’yi hayata geçirme planının 19 Mayıs 1919’dan önce başladığına vurgu yapan Prof. Dr. Vahdettin Engin, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

Mustafa Kemal Paşa, Birinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, Mondoros Mütarekesi’nden önce, Suriye cephesinde 7. Ordu komutanı. Halep’in kuzeyinde Katma’da bir İngiliz, Arap ordusunu durdurarak, ilerlemelerinin önüne geçti. Bu hattı bir bakıma Misak’ı Milli’nin sınırları olarak kabul ediyor. 26 Ekim 1918’de İngilizleri durdurduktan sonra Mondoros Mütarekesi’nden iki gün önce Kilis’e gitti. Gerek Kilis’te gerekse  Yıldırım Orduları komutanlığını Liman Von Sanders’ten devralmak üzere geldiği Adana’da birtakım görüşmeler yaptı ve gördü ki insanlar, muhtemel bir işgale karşı direnmeye hazır. Aslında mütarekenin imzalanmasının akabinde, yurdun her yerinin işgallere açık olduğu görüldü. Ali Fuat Paşa’ya 7. Ordu komutanlığını bırakıyor ve diyor ki, ‘Bundan sonra görevimiz, millete öncülük yaparak, onları bir mücadeleye hazır hale getirmek’. Ülkenin işgallerden temizlenmesi ve bağımsızlığa kavuşması için çalışacağız. Ordular lağvedilince Adana’dan İstanbul’a geldi. 13 Kasım 1918’de trenden inip, karşıya geçerken aynı gün İstanbul’u işgal eden itilaf devletleri donanmasını görünce yaveri Cevat Abbas’a, “geldikleri gibi giderler” dedi. Bu ifadeler, işgale karşı direnmenin fikrî altyapısının hazır olduğunun göstergesi idi.

Prof. Dr. Vahdettin Engin Independent Türkçe.jpg
Prof. Dr. Vahdettin Engin / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

İstanbul’da geçen 6 aylık hazırlık süreci

Prof. Engin, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmadan önce İstanbul’da geçirdiği 6 aylık süreçte yaşananlara ilişkin ise “O süreçte planlar yapıldı. Bir süre Pera Palas’ta ve arkadaşında kaldı. Daha sonra Şişli’deki evine yerleşti. Burada neler yapılabileceğine ilişkin İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay’la ile uzun uzun görüştükleri biliniyor” dedi.

Resmi görevlendirme ile Samsun’a gidiş: 9. Ordu Müfettişliği

Atatürk’ün işgallere karşı gerekli olan direncin Anadolu insanında var olduğunu bildiğini, onlara güvendiğini ve bu direnci başlatmak için Anadolu’ya geçmenin bir yolunu bulmaya çalıştığını belirten Prof. Dr. Vahdettin Engin, Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliği görevlendirmesinin bir fırsat olduğunu ve böylelikle kendisinin Samsun’a resmi bir görevle gitmiş olduğunu kaydetti.

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a görevlendirildiği fotoğraf Samsun2019.com.tr_.jpg
Kaynak: www.Samsun2019.com.tr

 

“Türkler, Rumlara saldırıyor” yalanı

Atatürk’ün hali hazırda çalışmalarını sürdürdüğünü ve bu görevlendirme olmasa bile mutlaka bir yolunu bulup, Anadolu’ya geçeceğini anlatan Prof. Dr. Engin, İngilizlerin “Türkler, Rumlara saldırıyor” yalanıyla İstanbul hükümetine baskı yaptığını, Damat Ferit Paşa hükümetinin de bölgeye komutan gönderip, olayları önleme kararının Atatürk tarafından bir fırsat olarak değerlendirildiğini anlattı.

Samsun’a hareketten bir gün önce Atatürk’ü üzen gelişme: İzmir’in işgali

Prof. Dr. Vahdettin Engin, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 16 Mayıs’ta Bandırma Vapuru’yla Samsun’a yola çıkışı öncesinde yaşananlara ilişkin ise şu sözleri söyledi:

Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs’ta yola çıkmadan bir gün önce, İzmir işgal edilmişti ve onun derin üzüntüsü vardı. 16 Mayıs günü erken saatte kız kardeşiyle vedalaşıyor, annesinin elini öperek, Şişli’deki evden çıkıyor. Bandırma Vapuru, Kız Kulesi açıklarında. Bir motorla vapura geçiyor. İngilizler, vapurda arama yapıyor. Onlar ayrıldıktan sonra arkadaşlarına  ‘Ancak çeliğe ve demire güvenir bu ahmaklar, hürriyetleri için ölmeyi göze almış bir milletin gücünü anlayamaz. Biz oraya ne silah ne cephane götürüyoruz, biz aklımızı ve imanımızı götürüyoruz’ diyor. Milli mücadelenin ruhunu yansıtan sözler bunlar. Mustafa Kemal, Samsun ‘a gitmeden, 18 Mayıs’ta Sinop’a uğradı ve İzmir’in işgali ile ilgili bilgi aldı. Sonra tekrar yola devam edildi ve 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı.

“Rumlar, Türkleri katlederek, Pontus devleti kurmaya çalışıyorlar”

Samsun’a çıkışının ardından Mustafa Kemal Paşa’nın önce bir olan biteni soruşturma ve durum tespit yaptığını, ardından da tespitlerini uzun bir telgrafla İstanbul’a gönderdiğini belirten Engin, “‘Buradaki vaziyet, İstanbul’dan gözüktüğü gibi değil. İngilizlerin iddia ettiği gibi Türkler, Rumları katletmiyor. Aksine Rumlar, Türkleri katlederek, Pontus devleti kurmaya çalışıyorlar’ diyor. Sonra da Havza’ya geçiyor. Zaten hiçbir zaman aklında geri dönüş yok. İzmir’in işgalini protesto eden telgraflar çekiyor. İngilizler rahatsız oluyor ve İstanbul hükümetine baskı yaparak, Mustafa Kemal Paşa’yı geri çağırmalarını söylüyor” ifadelerini kullandı.

Tarihçi Vahdettin Engin, bunun üzerine İstanbul hükümetinin Mustafa Kemal Paşa’ya “geri dön” dediğini ancak  Paşa’nın Havza’dan Amasya’ya geçtiğini, ardından da, Erzurum, Sivas Kongreleri ile milli mücadele sürecinin devam ettiğini sözlerine ekledi.

Mustafa Kemal Paşa ve karargahı Samsun'dan Havza'ya yola çıkarken www.Samsun2019.com_.tr_.jpg
Mustafa Kemal Paşa ve karargâhı, Samsun'dan Havza'ya doğru yola çıkarken / Kaynak: www.Samsun2019.com.tr

 

“Ya istiklal ya ölüm”

Atatürk’ün ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolasına, milletçe topyekûn yapılacak mücadele ve milli iradeye olan inancının önemine değinen Engin, “Her zaman millete güvenerek, milli irade vurgusu yaptı. En sonunda da Meclis’i açarak, daha geniş bir katılım sağladı. Milli iradeye verilen önem ve saygı, bunun sonucunda toplumu yanına alması. Sonrasında da savaş dönemi başladı. Meclisten çıkarılacak bir kanun ya da karar için saatlerce milletvekillerini ikna için büyük çaba gösterdi. Orada halkın temsilcileri vardı ve onları ikna etti. Milli Mücadele sona erdiğinde ülke işgalden temizlendi. Başarı sadece doğuda Ermenilere, batıda ise Yunan’a karşı değil, işgalci İngiliz, Fransız ve İtalyanlara karşı verilen mücadele ile elde edildi. İstanbul’u bile Türklere bırakmamayı düşünen bir İngiltere vardı. Ama sonuçta Mili Mücadele karşısında çekip gittiler. ‘Geldikleri gibi giderler’ sözü de gerçekleşmiş oldu” ifadelerini kullandı.

Tütün İskelesi Samsun 1919 www.Samsun2019.com_.tr_.jpg
Kaynak: www.Samsun2019.com.tr

 

“Askerî dehâsından ötürü Vahdettin de, Alman Kralı ve üst düzey generaller de Mustafa Kemal'e hayran”

Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Faik Demir de 19 Mayıs 1919’un bir milat niteliğinde olduğunu vurgulayarak, “Bu tarih, Mustafa Kemal için başarılı bir sürecin sonucu olduğu kadar, yeni bir başarılı sürecin de başlangıcı” yorumunu yaptı.

Atatürk’ün Samsun’a hareketini ‘bir bilinmeze gidiş’ değil, ‘ciddi bir süreç yönetimi sonucunda ortaya çıkan bir hedef’ olarak niteleyen Demir, “Yeni bir dönemin, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcıdır 19 Mayıs. Mustafa Kemal, Samsun’a bir görevli olarak gidiyordu ama o görevde kalmayacağını da iyi biliyordu. Çünkü o aslında bir Osmanlı bireyi olarak, Milli Mücadele’yi başlatmak ve sonrasında rejim değişikliği mücadelesine girişmek için gidiyordu” ifadelerini kullandı.

Mustafa Kemal Paşa'nın atanma emri www.Samsun2019.com_.tr_.jpg
Kaynak: www.Samsun2019.com.tr

 

Doç. Dr. Ali Faik Demir, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a gidişine neden olan olayları şöyle sıraladı:

Atatürk’ün 1917’de Vahdettin’le Almanya’ya yaptığı yolculuk,  o süreci getiren en önemli olaylardandır. Vahdettin, askeri dehâsından dolayı Mustafa Kemal’e hayrandı. Bu gezi sırasında üst düzey görüşmelerde, Alman Kralı ve üst düzey generaller de Mustafa Kemal'e hayranlıklarını dile getirdiler. Bu hayranlık, onun dünyada da muzaffer bir komutan olduğunun göstergesi. Vahdettin’in padişah olmasından sonra Mustafa Kemal’in hedefi, yeni süreçte görev alabilmek ve Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’ndan çıkarmak gibi görüyor.

"Osmanlı’yı bypass'lamak (atlatmak) yok"

Demir, Mustafa Kemal Atatürk’ün o döneme ilişkin beklentilerinin gerçekleşmeme sürecini ilişkin ise "Yıldırım Orduları Komutanlığını yapması çok önemli. Musul, İskenderun limanı ve tüm stratejik noktaları biliyor. Mondoros Mütarekesi’nde burada. Askerin yorgunluğu, savaştan kaçanlar, Alman generallerin bölgeyi tanımayan yanlış stratejileri gibi pek çok konuyu cephede bizzat görüyor. Ayrıca Anadolu’yu tanıyor. Mustafa Kemal’in dönüş süreciyle beraber, İttihatçılar yurtdışına kaçacak, İttihatçı olmayan hükümetler kurulacak diye Mustafa Kemal yine umutlanıyor. Sadrazam, Mustafa Kemal'in iki yakın arkadaşını bakan yaparken, Atatürk’ün bakanlık beklentisi sonuçsuz kalıyor. Bu süreçten sonra Tevfik Paşa’nın sadrazam olmaması için mücadele veriyor. O günkü Mebuslar Meclisi, Mustafa Kemal’e ‘evet’ demesine rağmen, farklı karar veriyorlar, bu zihniyetten bir umut ışığı görmüyor. Siyasal anlamda Vahdettin’le, sadrazam ile görüşüyor, raporlar gönderiyor, Osmanlı’yı bypass'lamak  (atlatmak) yok bu süreçte. Görev almak istiyor, doğruları anlatmaya çalışıyor ama sonuç alamıyor. Son olarak Damat Ferit Paşa’nın yönetime gelmemesi için uğraşıyor ama onun hükümete gelmesiyle kendisini Anadolu’ya göndertmek istiyor" yorumunu yaptı.

 

Doç. Dr. Ali Faik Demir -Atatürk rozetli- Independent Türkçe.jpg
Doç. Dr. Ali Faik Demir / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Kendisinin ordu müfettişliğine atanmasını sağlıyor”

"İttihatçılar tasfiye edildiğinde, Mustafa Kemal’in değerlendirilmesi gerekiyordu ancak bu durum gerçekleşmedi, sonrasında ise olağanüstü yetkilerle ordu müfettişi olarak Samsun’a gönderildi" diyen Demir, o dönemde sadece 3 ordu müfettişinin bulunduğunu ve valilerin bile ona bağlı olduğu bir sisteme vurgu yaptı. 

Doç. Dr. Ali Faik Demir, “İstanbul Şişli’deki ev çok önemli, zira ona destek verenler burada bir araya geliyor. Samsun’a gidiş, Mustafa Kemal’in Şişli’deki evinde planlanıyor. Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay gibi isimlerle Anadolu’ya gitmenin yollarını arıyor. Onların desteği önemli. Bu ara bazı arkadaşları tutuklanıyor, kendisi tutuklanmıyor. İtilaf devletleri arasında zemini iyi değerlendiriyor, özellikle İtalyanlar ile iyi ilişkiler sürdürüyor. Kendisinin ordu müfettişliğine atanmasını sağlıyor” dedi.

“Tüm hamleleri ve dengeleri kusursuzca hesaplıyor”

30 Nisan 1919’da ordu müfettişliğine atanan ve 16 Mayıs’ta Samsun’a gitmek üzere yola çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın tüm hamleleri ve dengeleri kusursuzca hesaplayan, iyi bir satranç oyuncusu  gibi davrandığını belirten Demir, “İç denge, dış denge, İttihatçılar, millliyetçiler, iktidar oyunları, öldürülmeden, hapsedilmeden, suikaste uğramadan, cezalandırılmadan gitmeyi başarıyor” ifadelerini kullandı.

Bandırma Vapuru Samsun2019.com_.tr_.jpg
Bandırma Vapuru / Kaynak: www.Samsun2019.com.tr

 

“Biz Anadolu’ya ne silah ne cephane götürüyoruz. Biz azim ve iman götürüyoruz”

Rauf Orbay’ın “Başına bir şey gelebilir” diyerek, kendisini uyardığını ancak Mustafa Kemal’in her şeyi göze alıp, korkusuzca yola çıktığını anlatan Ali Faik Demir, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Biz Anadolu’ya ne silah ne cephane götürüyoruz. Biz azim ve iman götürüyoruz” sözündeki kararlılık vurgusuna dikkat çekti.

19 Mayıs'ın Atatürk'ün doğum günü olarak kabul edilişi

Mustafa Kemal Paşa’nın o kararlılıkla Samsun’a hareket ettiğinde kentte İngilizlerin bulunduğunu hatırlatan Demir, “Meşakkatli ve aynı zamanda zekâ, akıl dolu bir savaş adımı başlatıyor. Günümüzde 19 Mayıs, hem bir bayram hem de Atatürk’ün doğum günü” ifadelerini kullandı.

Bugünün Atatürk’ün doğum günü olarak kabulünde, tarihçi Reşit Saffet Atabinen’in payını hatırlatan Ali Faik Demir, 1932’de Atabinen’in Atatürk’e ilk doğum günü mesajını atan isim olduğunu da sözlerine ekledi.

Demir, Mustafa Kemal Paşa'nın doğum gününe ilişkin dönüm noktalarından birinin, İngiliz Kralı Edward'ın resmi bir yazıyla Atatürk’ün doğum gününü kutlamak için tarih sorması ve Atatürk'ün resmi olarak 19 Mayıs tarihini vermesi olduğunu anlattı. 

19 Mayıs'ın bayram olarak kutlanmaya başlanışı

19 Mayıs’ın bayram şeklinde kutlanışını da sorduğumuz Ali Faik Demir, 1926’da Samsun ile sınırlıyken, 1935’te ise Atatürk günü şekline döndüğünü, 1938’de Gençlik ve Spor Bayramı olduğunu, 1981’den itibaren ise "19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı"na dönüştüğünü söyledi.

Böylelikle, Atatürk ölmeden önce resmi olarak ilan edilen son bayram da 19 Mayıs oldu. 

“Türkler, yeni 19 Mayıs’larla başarıya ulaşmanın bir yolunu bulacaktır”

Milli Mücadele’nin başlangıcının 101. yılında 19 Mayıs’a ilişkin mesajını da sorduğumuz Ali Faik Demir, “Her türlü zorluk ya da imkansız gibi görülen olayda başarıya ulaşılabilir. Azim, çalışmak, mücadele, kararlılıkla her şeye ulaşılabilir. İşte 19 Mayıs da o azmin, çalışmanın, dengenin, aklın bir ürünü. Asla başına gelecekten korkma, yenmesini, zorlukları bertaraf edip, ayağa kalkmasını bileceksin. Türkler, yeni 19 Mayıs’larla başarıya ulaşmanın bir yolunu bulacaktır” dedi.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU