Ehud Barak Lübnan’dan çekilmelerinin ve Suriyelilerle görüşmelerinin sırlarını açıkladı

İsrail’in Güney Lübnan’dan aniden çekilmesinin nedeni, İsrail ve uluslararası toplumun yanı sıra siyasi ve askeri kurumların lideri için dahi bir sırdı

Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak (AFP)

İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesinin üzerinden yaklaşık 20 yıl geçerken eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, Maariv gazetesine verdiği röportajda, 2000 yılındaki askeri taktikler, siyasi istişareler ve pazarlıklar hakkında bir takım soru işaretlerinin ortaya çıkmasına ve bazı sorgulamaların yapılmasına neden olan bombayı patlattı.

İsrail’in Güney Lübnan’dan aniden çekilmesinin nedeni, İsrail ve uluslararası toplumun yanı sıra siyasi ve askeri kurumların lideri için dahi bir sırdı.  Ancak İsraillilerin, Suriye ile barışın sağlanamayacağını ve İsrail ile ABD’nin tüm girişimlerinin başarısız olduğunu açıklamasının ardından geri çekilmenin yıl dönümüne iki ayı aşkın bir süre kala Mart ayı başlarında konuya ilişkin tartışmalar yeniden başladı.

Ehud Barak Maariv gazetesine verdiği uzun röportajda, tek taraflı olarak geri çekilme düşüncesinin, Litani operayonunun ardından Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 425 sayılı kararı çerçevesinde yapılan ‘Sabah Fısıltıları’ adlı bir plan uyarınca gerçeğe dönüştürüldüğünü vurguladı. Barak, geri çekilme sürecinin, dönemin Dışişleri Bakanı David Levy'nin yine dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile bir araya geldiği BM Genel Merkezi’nde başladığını belirtti. Takvimler 27 Nisan tarihini gösterdiğinde, İsrail'in Güvenlik İşleri İçin Küçültülmüş Bakanlar Kurulu (Kabinet), istihbarat birimlerinin üst düzey yetkililerinin de katılımıyla Lübnan'dan çıkış sürecini görüşmek üzere bir oturum düzenledi.

Bununla birlikte BM Genel Sekreteri ile yapılan istişareler, İsrail'i Haziran sonunda uygulaması beklenen geri çekilme için yapılacak bir saha soruşturmasının sonuçlanmasını beklemeye zorladı.

Ani geri çekilme

Çekilme tarihine giden süreç 11 Mayıs’ta başladı. İsrail, ordusu, biri Tayibe kasabası diğeri ise Rotem bölgesi olmak üzere iki tahkimat noktasını Güney Lübnan Ordusuna devretmeye karar verdi. Ancak Barak'a göre Güney Lübnan Ordusu'nun bu iki tahkimat noktasındaki konumu pek sağlam değildi. Güney Lübnan Ordusu 20 Mayıs'ta tahkimatlarını Kuneytıra'da bıraktı.

Eski Başbakan’a göre ani geri çekilme konusunda kendisiyle hemfikir olan İsrailli yetkililerle birlikte ‘Güney Lübnan Ordusu’nun tahkimatlarını çeşitli yerlerde bırakmasının ve zayıflamaya başlamasının İsrail ordusu için bir tehdit oluşturduğunu’ düşünüyordu.

O sırada Kuzey Komutanlığı’nda askeri bir tatbikat yapılması gerekiyordu. Ancak, tatbikat bölüğü komutanının İsrail tarafından planlanan geri çekilmeden haberi olmadığı anlaşıldıktan sonra tatbikatın iptal edilmesine karar verildi.
Barak röportajda şunları söyledi;

“O an, bir sorunla karşı karşıya olduğumuz açıktı ve gece olmamasına rağmen dışarı çıkmalıydık. Tek alternatifimiz iki tugay ile Tayibe’ye girmekti. Bu da en iyi ihtimalle tahkimatı yeniden geri alırsak hafif çatışmalar yaşanacağı anlamına geliyordu. Ancak böyle bir gelişme, Lübnan’dan çıkışın iptaline veya ertelenmesine neden olabilirdi. O gece geri çekilmeyi tercih ederdim, ama dönemin Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz bana ordunun buna hazır olmadığını söyledi. Kabinet oturumu yapıldı. Tarihin gizli tutulması şartıyla birlikte 23-24 Mayıs gecesi geri çekilmenin gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Aynı zamanda BMGK’ya, İsrail'in BMGK kararı çerçevesinde çalıştığını ve BM araştırmacıları tarafından çizilecek sınırlara geri çekileceğini belirten bir rapor sundu.”

Barak, İsrail ordusunun geri çekilme öncesinde bazı mühimmat ve zırhlı araçları geride bıraktığını, ayrıca imha edilmesi gereken mevzileri ve araçları havaya uçuramadığını belirtti.

Suriye ile barış Lübnan'a umut oldu

Eski İsrail Başbakanı röportajında, İsrail ile Suriye arasında barışın sağlanması amacıyla gerçekleşen görüşmelere geniş yer verdi. Barak’ın ifadelerine göre Tel Aviv, Ortadoğu'da ve özellikle Lübnan'da barışın anahtarının Filistinlilerden önce Suriye ile barış yapmak olduğuna ikna olmuştu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Ehud Barak, başbakan seçildiğinde, İzak Rabin'in bir yıl içinde ya Filistinlilerle ya da Suriyelilerle bir atılım yapma sözü verdiğini söyledi. Rabin’in listesinde önce Suriyeliler, sonra Filistinliler geliyordu. Suriyelilerle bir anlaşmaya varılırsa Lübnan'ın ikinci plana düşeceği ve Filistinlilerin pazarlık gücünün önemli ölçüde zayıflayacağı düşünülüyordu. İsrail düşüncesine göre Tel Aviv'in Filistinlilerle bir anlaşmaya varmak için çaba göstermesi halinde Suriyelilerin bunu engellemeye çalışacakları, bu yüzden de ‘önceliği Suriye’ye karar vermeleri gerektiğiydi.

Tüm bunlar ışığında Rabin ile birlikte ‘Emanet’ olarak adlandırılan bir formül geliştiren Barak, “Biz belirli tavizler için şartlı taleplerimizi Amerikalılara emanet ediyoruz. Amerikalılar Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e, anlaşmada İsrail'in güvenlik ve siyasi ihtiyaçlarına cevap vermeleri halinde Tel Aviv’i Esed'in Golan Tepeleri meselesi de dahil olmak üzere hayati gereksinimlerine yanıt vermeye ikna edebileceklerine inandıklarını söyleyebilirler. Bu imkan ABD Başkanı'nın cebinde, fakat İsrail'in ihtiyaçlarının karşılanacağını garanti etmeden hiçbir vaatte bulunamaz. Önceden fikir birliği oluşmadan gözlerden uzakta özellikle Esed gibi bir düşman liderine doğrudan gitmek zordur” şeklinde konuştu

Suriyelilerle görüşme turları

Barak'a göre Rabin'in Suriye adımı başarısızlıkla sonuçlandı. Bu sonucu, istihbarat bilgilerinde gördüklerini belirten Barak, “Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher ve ABD'nin eski Özel Ortadoğu Koordinatörü Denis Ross, Rabin adına Emanet formülünde yer alandan çok daha fazla sözler verdiler. Rabin Esed'e sunulanları duyunca sinirlendi ve telefonda Christopher'a sesini yükseltti” dedi. Ancak yine de Suriyelilerle görüşme girişimlerinin durmadığını belirten Barak, “Kendimi, Suriyelilerle yapılan görüşmelerin başında buldum. Dönemin İsrail'in Washington büyükelçisi Itamar Rabinovich ve Rabin'in askeri danışmanı Danny Yatom ile Esed'in yakın çalışma arkadaşı olan Suriye Genel Kurmay Başkanı Hikmet Şihabi ile görüşmek için Washington'a gittim. Bundan birkaç hafta önce Washington'da, dönemin Suriye'nin Washington Büyükelçisi Velid Muallim ile tanıştım. Nispeten ılımlı ve zeki bir adamdı. Rabin'in eski Büro Başkanı Eitan Haber ve Ariel Sharon arası biriydi” şeklinde konuştu. Suriye Genel Kurmay Başkanı ile tekrar bir araya geldiğini ifade eden Barak, “Oslo anlaşmasından ve Ürdün'le yapılan anlaşmadan sonra yıllarca Suriyelilerle bir atılım elde etmek için müzakerelerde ve girişimlerde bulunduk. Esed ile bir anlaşmaya varmaya çalıştık. Lübnan'dan ayrılmamızı engelleyen de buydu. Binyamin Netanyahu göreve geldiğinde dahi Ronald Lauder aracılığıyla Esed’le bir anlaşma yapılamaya çalışıldı. Lauder, Netanyahu’nun Esed’e oldukça cömert tekliflerini iletti” şeklinde konuştu. Barak, “Genel Kurmay Başkanlığım sırasında Lübnan'dan ayrılmadık. Çünkü Rabin bunu Suriyelilerle gerçekleştirilen müzakereler yoluyla yapmak istedi” dedi.

Ehud Barak röportajda son olarak “Liderlerle bir anlaşmaya varılsaydı, Lübnan meselesine çözüm bulmak mümkündü. Ancak bir anlaşma olmasaydı da Temmuz 2000'e kadar Lübnan'dan ayrılmak konusunda kararlıydım” ifadelerini kullandı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/116711/

DAHA FAZLA HABER OKU