Arnavutluk’un Krehes Köyünde bulunan Tirben ve Baba Gjirit adlı Bektaşi türbelerine geçtiğimiz günlerde kimliği belirlenemeyen kişi veya kişilerce düzenlenen saldırıya uğradı.
Türbelerin içinde bulunan sandukalar kundaklama sonucu yandı, mekanlar da zarar gördü.
Bu olay ilk değil. Balkanlar'da Bektaşilere ait tekke ve türbelere geçtiğimiz yıllarda da benzer saldırı girişimleri olmuştu.
Örneğin Makedonya'da bulunan Harabati Tekkesi'nin meydanevi 2010 yılında yanmış, yangının kundaklama sonucu çıktığı iddia edilmişti.
Aydın: "Balkanlar'daki Bektaşi-Alevilere yönelik asimilasyon çabası var"
Araştırmacı Yazar Ayhan Aydın, yıllardan beri Balkanlar’da yaşanan Bektaşilik ve Alevilik üzerine saha çalışmaları yapan bir isim.
Bu konuda çok sayıda eseri olan Aydın, yazılarında zaman zaman Balkanlar’daki Bektaşi - Alevi toplumuna yönelik asimilasyon çabası olduğunu da iddia ediyor.
Aydın ile gerek bu iddialarına gerekse Balkanlar’da geçmişi 14. yüzyıla dayanan Bektaşi-Alevi topluluklarının son durumuna dair konuştuk.
“Bektaşi tekkeleri, Türk karakolu gibi görülmüştür”
Aydın, Balkanlar’daki Bektaşi nüfusun zaman zaman bulundukları ülkelerde de baskı gördüğünü söyleyerek, şu iddiada bulundu:
Baskının bir ayağı tarihten, 'Türk ve Müslüman' olmaktan kaynaklanmaktadır. Bir de daha da ilginci, zaman zaman Bektaşi Tekkeleri, Hıristiyanlarca, ‘Türk karakolu’ gibi görülmüştür. Tarihte Balkanlar’daki en fazla Bektaşi Tekkesi Yunanistan’da iken, bugün Balkanlar’da ayakta kalan en az Bektaşi Tekkesi'de Yunanistan'da. Burada bir Yunan baskısından söz edilebilir. Bu tüm Balkan ülkeleri için söz konusudur. Balkan ülkeleri kendi topraklarındaki diğer inanç ve kültürlere çok da hoşgörülü olmamışlardır.
Arnavutluk'taki saldırıda radikallerden şüpheleniliyor
Aydın, ardından sözü Arnavutluk’ta yaşanan saldırıya getirdi.
Aydın, geçtiğimiz sene kendisinin de ziyaret ettiği türbelerin aynı yöredeki Turan tekkesine bağlı Yunus Baba Türbeleri olarak bilindiğini belirterek, yöredeki Bektaşilerin inanç önderi olan Derviş Mikeli'nin saldırıyla ilgili olarak kimi radikal dincilerden şüphelenildiğini söylediğini aktardı.
Müdahaleci anlayıştan şikayetçiler
Aydın’a göre Balkanlar’daki Bektaşi ve Alevilerin sorunların bir kısmı da buralardaki Müslüman halk üzerinde söz sahibi olmak isteyen kimi ülkelerin kendi inançlarına uygun olarak buradaki toplulukları etkilemeye çalışmasından kaynaklanıyor.
Aydın’a göre bu yönlendirme çabalarından sadece Bektaşilerin değil başka Müslüman toplulukların da rahatsız olduğunu söyleyerek şu iddiada bulundu:
Ben yıllar içinde sadece Balkanlar’da Bektaşi tekkelerine gitmedim. Kosova’da Prizren, Priştine, Y(J)okova’da gerçekten de hoşgörüyü muhafaza eden çeşitli Rufai, Kadiri, Sinani tekkelerine gidip oradaki şeyhlerle konuştum. Muharremde “matem tutan”, Ehlibeyt sevdalısı, tekkelerinde Hz. Ali’nin, On İki İmamların, Hz. Hüseyin’in resimlerini asan, görüştüğüm tarikat önderleri gerçekten Türkiye, Arabistan, İran kaynaklı müdahaleci anlayıştan çok şikâyetçiydiler.
“Bektaşi tekkelerine ve türbelerine hakim olmaya çalışıyorlar”
Aydın, yazılarında dile getirdiği asimilasyonla ilgili de çarpıcı bir iddiası var.
"Buradaki asimilasyonun bir ayağı da maalesef yine Türkiye’dir" iddiasında bulunan Aydın, Türkiye’den bölgeye gelen kimi Diyanet görevlilerinin ve kimi dini STK’ların Bektaşi-Alevi nüfusunu dönüştürmeye, tarihsel olarak Bektaşilere ait olan kimi tekke ve türbelere hakim olmaya çalıştıklarını öne sürdü.
Bosna-Hersek’te Bektaşilik yok sayılıyor iddiası
Aydın ülkeler bazında Balkan Bektaşilerinin yaşadığı sorunlar konusunda şu iddialarda bulundu:
Bosna Hersek’te tutucu Sünni İslam görüşü çok ciddi boyutta yaşama etki eden bir güce ulaşmıştır. Yönünü Suudi Arabistan’a dönmüş olan bu çevreler Bektaşiliği yok saymaktadır. Ülkedeki Bektaşi tekkeleri zaman içinde tahrip edilmiş, kimisi Sünni kesimin eline geçmiştir.
Aydın bu iddialarıyla ilgili şu örnekleri gösterdi:
Bunlardan birisi de hiç şüphesiz Bosna- Hersek’te, Mostar, Blagay’da ki “Blagay Tekkesi” olarak da bilinen Sarı Saltık Tekkesi’dir. Bir büyük Alevi- Bektaşi Ulusu’nun Tekkesi, burada; bir ‘Rufai, Kadiri, Nakşi, Halveti Tekkesi’ olarak gösterilmektedir. Burada Bektaşilik’le ilgili hiçbir işaret bırakılmamış, kaydedilmemiş, bir ifadeye yer verilmemiştir.
Arnavutluk’ta Bektaşilere dört koldan markaj
İran elçileri, Arnavut ve Bosnalı Sünni din adamları buradaki Bektaşileri sürekli ziyaret edip, “din, iman birliği”nden bahsetmektedirler. Onlara psikolojik baskı yapılmaktadır.
Diyanet, 'Alevi Bektaşi Klasikleri' adı altındaki kuşe kâğıda basılı kitapları Arnavutça basıp, Arnavutluk’ta Bektaşi tekkelerinde dağıtıyor. Aynı Diyanet; kesinlikle türbe ve tekkelerde mum yakmayın bu bidattır, dinimizde yeri yoktur, diye bildiriler (fermanlar- fetvalar) yayınlayıp durmaktadır.
“Kosova’da işlerine karışılmasından rahatsızlar”
Kosova’da Sünni tarikatlar bile dışarıdan birilerinin gelip kendi işlerine karışmaması gerektiğini bizzat bana söylediler. Ben yalan söylemiyorum, bunu da uydurmuyorum. ‘Bunlar dini fazla bilmiyorlar, biz onları eğitiyoruz, dinin gerçeklerini onlara öğretiyoruz’ diyerek sürekli misyonerlik çabası içine girilmesi, bu arada yerel bazı örgütlerle de işbirliği yapmaları rahatsızlık yaratıyor.
Irkçı parti cemevini engellemeye, İran, Alevi köyüne cami yapmaya çalıştı
Bulgarisan’da ırkçı Ataka Partisi zaten Türk ve dolayısıyla her türlü Türk grubuna düşman bir yapıdır.
Razgrat’ta bir cemevinin yapımına karşı çıkan bu gurup Türklerin bir faaliyette bulunmasını istemeyen milliyetçi düşüncenin bir parçasıdır. Bulgaristan’daki milliyetçi kafalar çok uzun yıllar boyunca hiçbir Alevi - Bektaşi inanç merkezinin onarılmasını istememişlerdir.
Bulgaristan’daki Türk azınlığına dayalı olarak kurulan ve bir zaman iktidar ortağı olan Hak ve Özgürlükler Partisi’nin gayretleriyle on yıllar sonra bazı Alevi- Bektaşi merkezleri onarılmıştır.
Uzun yıllardan beri Balkanlar’daki Müslüman topluluklar üzerinde etki sahibi olmak isteyen İran da burada faaliyettedir.
Birçok kitabı Bulgarca basıp on binlerce adet dağıtan İran Bulgaristan’daki en büyük Alevi köyü olan Alvanlar’a bir camii yaptırtmaya çalışmış, bu konuda başarılı olamamıştır.
Makedonya’da 480 yıllık Harabati Tekkesi tartışma konusu
Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı ile işbirliği içinde olduğunu öne sürdüğü Makedonya İslam Dini Birliği Merkezi'nin 480 yıllık Bektaşi Tekkesi Harabati (Sersem Ali Dedebaba) mabetini sahiplenmeye çalıştığını öne süren Aydın şu iddialarda bulundu:
Buradaki Bektaşi varlığını yok sayan, Tekkelerin arazilerine el koyan, birçok kez yargıya intikal ettiği gibi, tekkeyi ziyaret edenlere saldıranları resmen destekleyen Makedonya İslam Dini Birliği, Makedonya’da Bektaşiliği parçalayan bir kurum olmuştur.
TİKA'nın da İslam Dini Birliği Merkezi’yle anlaşarak restorasyon çalışmaları kapsamında tekkede, Bektaşilerin istemediği adımlar attığını öne süren Aydın, "Buradaki Bektaşiler Makedonya’yı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne vermişler, 2018’de Makedon Devleti, Bektaşilere karşı ayrımcılığı konusunda suçlu bulunmasına karşın adım atmadı" iddiasında bulundu.
“Siz nasıl mum yakıyorsunuz diye alay ettiler”
Bat Trakya’daki Seyyid Ali Sultan (Kızıldeli) Tekkesi’ne doğrudan bağlı yöredeki on –on beş köyde yaşayan topluluğun içine giren ve Türkiye'den gelen bazı grupların alternatif etkinlikler yaparak, oradaki Alevi - Bektaşi varlığını bölmeyi, asimile etmeye çalıştığını öne süren Aydın, şu iddiada bulundu:
Siz burada Hıristiyan olmuşsunuz, siz nasıl Müslümansınız böyle burada niye mum yakıyorsun” diyerek Alevilerin Bektaşilerin inançlarına hakaret eden bu hoşgörüsüz insanlar mumları kendi elleriyle söndürmüşlerdir.
Balkanlar’daki Bektaşi – Alevi nüfusu nerelerde, ne kadar var?
Aydın’ın verdiği bilgiye göre Yunanistan, Bulgaristan’daki Alevi-Bektaşi toplulukları daha çok Alevi, Bektaşi, Babai, Kızılbaş, Çarşambalı, Pazarteli gibi isimlerle anılırken Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Bosna – Hersek’te sadece Bektaşi adıyla biliniyor.
Ancak birçoğu Balkanlar’daki göç süreçlerinde Türkiye’ye geldiği için net bir sayı vermenin mümkün olmadığını söyledi. Balkanlar’daki Bektaşi-Alevi nüfusunun azaldığını belirten Aydın, ülke bazlı şu bilgileri verdi:
- Yunanistan: Zamanında tüm Yunanistan’da ve Girit başta olmak üzere hemen tüm büyük adalarında Bektaşiler yaşıyorlardı, bu ülkede yüzlerce tekke açmışlardı. Ama bugün Alevi - Bektaşi toplumu sadece Batı Trakya’da, Seyyid Ali Sultan Dergahı çevresinde yaklaşık yirmi köyde inançlarını, kimliklerini canlı bir şekilde sürdürüyorlar.
- Bulgaristan: Güney Bulgaristan dediğimiz Haskova – Kırcaali Bölgesinde onlarca köyde varlıklarını sürdürüyorlar. Otman Baba, Elbalı Baba başta olmak üzere onlarca ziyaret makamları vardır. Bu manada dernekleşmeye de başladılar.
Orta Bulgaristan’da en büyüğü Alvanlar olmak üzere birçok köyde Alevi nüfusu varlığını sürdürüyorlar. Kuzeydoğuda ise Alevi Bektaşi kimliğinin çok canlı yaşandığı köyler bulunmaktadır. Burası her yönüyle bir inanç ve kültür merkezidir.
Varna’da Akyazılı Sultan, Razgrat’ta Demir Baba, Hüseyin Baba, Yunus Abdal, Kademli Baba gibi onlarca erenin türbesi halen ziyaret edilmekte, Alevi inanç günleri canlı şekilde yaşatılmaktadır.
- Makedonya’nın birçok yerinde Bektaşiler varlıklarını sürdürmektedirler. Buradaki kurumsal olarak en köklü Bektaşi yapısı aynı zamanda Mekedonya Bektaşiler Birliği Merkezi de olan Harabati Baba (Sersem Ali Dedebaba) Tekkesi’dir. Pirlepe yakınlarındaki Kanatlar Köyü, Kırçova, Gostivar, Kalkandelen Bektaşilerin yaşadıkları bazı şehirlerdir.
- Kosova’da, Bektaşiler özellikle Y(J)okova kentinde yaşamaktadırlar. Burada aynı zamanda bir önemli Bektaşi tekkesi bulunmaktadır.
- Bosna – Hersek; burada Bektaşi nüfusu hayli azalmıştır. Bektaşi mabetleri el değiştirmiş, hatta Bektaşiliğe karşı bir hoşgörüsüzlük atmosferi de yaratılmıştır. Son zamanlarda bunun giderilmesi için çabalar gösterilmektedir.
- Arnavutluk; Bektaşiliğin kurumsal olarak en fazla faal olduğu ülke burasıdır. Başkent Tiran merkezli Dünya Bektaşiler Birliği Merkezi Arnavutluk’taki Bektaşilerin hem inanç, hem de idari merkezleri konumundadır. Birçok şehirde Bektaşiler ve Bektaşi tekkeleri mevcuttur.
Burada devletin de Bektaşileri resmen tanımasıyla insanlar daha rahat bir şekilde Bektaşi olduklarını dile getirmektedirler. Burada belki bir rakam verilebilir. Ülke nüfusunun yüzde altmışının Müslüman olduğu söylenen Arnavutluk’ta bu nüfusun yarıya yakını Bektaşi’dir. Nasip almış, kimliği bilinen – bilinmeyen kadarıyla dört yüz – beş yüz bin Bektaşi’nin varlığından söz edilebilir belki Arnavutluk’ta.
© The Independentturkish