Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) "Rus kuvvetlerinin, Hizbullah’a ait bir uyuşturucu deposuna baskın düzenlediğini" duyurdu.
Çok sayıda araştırma ve rapor, Suriye’nin son yıllarda uyuşturucu kaçakçılığı için geniş bir pazar haline geldiğini ve uyuşturucunun Avrupa ve Arap ülkelerine kaçakçılığında ‘bir geçiş hattı’ olduğunu ortaya koydu.
Bu çerçevede ABD yargısı, Washington’un dünyadaki terör faaliyetlerini finanse etmek üzere uyuşturucu kaçakçılığı yapmakla suçladığı Hizbullah’ın fon kaynaklarını araştırmak amacıyla özel bir birim kurulduğunu açıkladı.
Bu durum, Hizbullah’ın Suriye’ye ‘uyuşturucu ticareti için bir başlangıç noktası’ olarak yaklaştığı hipotezini de güçlendirdi. Öyle ki Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), güvenilir kaynaklardan alıntı yaparak, "Rus askeri polisi, Şam’ın batı kırsalındaki Maarba bölgesinde narkotik maddeler içeren bir depoya baskın düzenledi. Depo, Hizbullah’a yakın bir Suriyeli kişiye ait" dedi.
SOHR, "Rus baskını, uyuşturucu maddelerinin bölgedeki gençler arasında büyük şekilde yayılması dolayısıyla, bölge halkının Rusya askeri polisine şikayetleri sonrasında geldi" ifadelerini kullandı.
Gözlemevi, "Rus askeri polisi, bu şikayetleri takiben, yaklaşık 1 hafta önce Lübnan’dan gelen büyük miktarlarda uyuşturucunun olduğu bir depoya saldırdı ve içerisindeki malzemelere el koydu" diyerek, deponun sahibinin akıbetine dair henüz herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Rusya’nın Şam’ın batısındaki uyuşturucu deposuna baskınından iki gün önce de Suriye’nin güneydoğusundaki ABD güvenlik unsurları ve muhalif gruplardan oluşan Devrimci Komando Ordusu, Ürdün’e yapılan bir uyuşturucu kaçakçılığı girişimini engellemişti.
Afrika ve Körfez’e uyuşturucu kaçakçılığı
Ordunun medya sözcüsü Abdurrezzak Hıdır, 1 milyon ton ‘fenetilin’ içeren, Hizbullah’a ait büyük bir uyuşturucu kaçakçılığının engellendiğini açıkladı. İlaçların endüstriyel yağ paketlerinde paketlendiğini söyleyen Hıdır’a göre tutuklanan kamyon şoförü, uyuşturucu malzemelerinin Hizbullah’tan temin edildiğini vurguladı. Onlarca uyuşturucu torbasının görüntüleri de medya organları aracılığıyla yayınlanırken, iki hafta önce de Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden Arap (Basra) Körfezi ülkelerine 100 kg esrar ve 5 bin ‘fenetilin’ içeren benzer bir kaçakçılık girişiminin daha gerçekleştiği belirtildi.
Lübnan İç Güvenlik Kuvvetleri Genel Müdürlüğü, Beyrut limanından Afrika devletlerine yönelik Lübnan tarihindeki en büyük uyuşturucu kaçakçılığı operasyonunun önlendiğini ve 25 ton esrara el koyulduğunu vurguladı. Müdürlük, Polis Teşkilatı Merkezi’ne bağlı Uyuşturucuyla Mücadele Ofisi’nin, yaklaşık bir ay boyunca bir takip operasyonu gerçekleştirmesinin ardından, binlerce naylon torba içeren konteynerlerle dolu 8 kamyonluk bir konvoyun Beyrut yolu üzerinde ele geçirildiğini duyurdu.
Nuh Zuayter’den iktidara: Yalan vaatlerinizden bıktık
Öte yandan Lübnan yargısı tarafından uyuşturucu davaları kapsamında en çok aranan isimlerden olan Nuh Zuayter, Genel Af Talebi Komitesi sözcüsü olarak Lübnan devletinin ülkedeki geniş bölgelerle ilgilenmemesine dair çeşitli sorular gündeme getirdi.
Zuayter, yaptığı bir basın açıklamasında, "Bölge, bir sağlık karantinası öncesinde de bir güvenlik karantinasından ve bir alan savaşından mustaripti" dedi. Nuh Zuayter, "İktidarın yalan vaatlerinden bıktık" açıklamasında bulundu. Lübnan’da koronavirüs salgınının genişlemesi nedeniyle hapishanelerdeki vatandaşları korumak amacıyla genel af sürecinin hızlandırılması çağrısı yapan Zuayter, çoğunluğu Baalbek ve Hermel vilayetlerinde uyuşturucu davaları dolayısıyla tutulan yaklaşık 31 bin kişi hakkındaki tutuklama emirlerinin iptal edilmesini istedi.
Rusya Hizbullah’a uyuşturucu operasyonu
Uluslararası Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi Direktörü Lokman Selim, Rus polisinin Hizbullah’ın piyasaya sürmeye çalıştığı uyuşturucularla mücadelesine değindi. Selim, "Suriye’deki siyasi ve askeri rolün yanında toplumsal bir rol da oynanmak isteniyor. Bu durum, onları Suriye toplumuna yaklaştırıyor" değerlendirmesinde bulundu. Yetkili, "Rus polisinin Suriyeli vatandaşların şikayetlerine verdiği yanıt, vatandaşların Rusya’nın rolüne olan güvenlerinin, Suriye rejimine güvenlerinin oldukça ötesinde olduğunun açık bir göstergesidir" dedi.
Lokman Selim, ‘ABD’nin, Güney Amerika ve Afrika’daki kolları aracılığıyla finansal kaynaklarını daraltmak ve kurutmak için ortaya koyduğu politikanın bir sonucu olarak’, Hizbullah’ın her geçen gün Suriye’de uyuşturucu ticareti alanındaki varlığına yatırım yaptığını ifade etti.
Selim, Kalamun’un batısı ve Şam kırsalında Hizbullah ve diğer milislerin Suriye rejim güçleriyle aralarında çeşitli çatışmaların meydana geldiğine de dikkati çekerken, durumun, Rus polisinin Lübnan sınırına konuşlanmasına ve sınırları kapatmakla tehdit etmesine neden olduğunu söyledi.
Hizbullah’a yakın siyasi analist Faysal Abdussettar, Hizbullah’a yönelik söz konusu suçlamaların ‘gerçekle bir ilgisinin bulunmadığını’ ileri sürdü. Abdussettar, "Herkes, bu suçlamaların, direnişin düşman İsrail’e ve tekfirci teröristlere karşı bilinen tavrı nedeniyle Hizbullah’a suçlama yöneltmek için siyasi bir araçtan başka bir şey olmadığını biliyor" değerlendirmesinde bulundu.
ABD otoritelerinin, birçok alanda Hizbullah’ın imajını karalamak için çalıştığını söyleyen analist, "Herkes, Hizbullah’ın uyuşturucu kaçakçılığı hususundaki ahlaki, yasal ve dini tavrını bilir" dedi. Faysal Abdussettar ayrıca, Hizbullah’ın uluslararası düzeyde ‘onu engellemeyi amaçlayan büyük bir ABD kampanyasıyla karşı karşıya olduğunu’ vurguladı.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin