Koronavirüsün bütün dünyaya yayıldığı bugünlerde en çok tartışılan ve konuşulan kesimin yaşlılar olduğunu söyleyebiliriz.
Yaşlı insanların koronavirüs için kolay ve zayıf hedef olması, yaşlılık ve yaşlılar etrafında birçok tartışmanın olmasına neden olmaktadır.
Koronavirüsün kolay hedefi olan yaşlı insanlar hakkında yapılan konuşmaların, sözlerin, tutumların, karanlık, kirli, tehlikeli ve yoz bir zihinsel yapının geniş kesimleri kirlettiğini göstermektedir.
Koronavirüs salgını, yaşlıları kolaylıkla ötekileştirebilen, küçümseyen, değersizleştiren ve gereksizleştiren bir sosyal ve kültürel yapıya sahip olduğumuzu ortaya çıkarmaktadır.
Yaşlı insanların ötekileştirilmesi, aslında 'dehumanizasyon' dediğimiz 'insansızlaştırma' eğiliminin güçlü bir şekilde aramızda var olduğunu göstermektedir.
Yaşlı insanların ötekileştirilerek insansızlaştırılması, normalmiş gibi sunulmaktadır.
Koronavirüs anormal bir sağlık krizi olduğu gibi, yaşlıların ötekileştirilmesi ve insansızlaştırılması, normal olarak görülemez, çünkü bugünlerde gösterilebilecek en anormal davranış yaşlıların ötekileştirilmesidir.
Yaşlıların ötekileştirilmesi, insanlığımızın merkezinde derin bir insani ve ahlaki krizin olduğunun yıkıcı bir tezahürüdür.
Yaşlıları ötekileştirilmesi, sadece yaşlılarla sınırlı değildir. Yaşlılar ve çocuklar arasında sürekli bir özdeşlik ilişkisi kurulmaktadır.
Evde kalma kuralına uymayan yaşlıların huysuz ihtiyar gibi davrandığı, daha doğrusu yaşlıların çocuk gibi davrandığı iddia edilmektedir.
Aslında yaşlılarla birlikte çocuklar da ötekileştirilmektedir. Yaşlıların çocuklar üzerinden ötekileştirilmesi şeklindeki tutum ve zihniyeti sorgulanmalı ve terk edilmelidir.
Yaşlı insanları kendi bulundukları yaş döneminin özellikleri içinde anlamalı ve onların ihtiyaçlarının bu bağlamda dikkate alınması gerekmektedir.
Yaşlı insanlarımıza dışarıya çıkmamaları konusunda sağlıklı bilgiler vermeli ve koronavirüs konusunda onların farkındalıklarını arttırıcı çalışmalar yapılmalıdır.
Yaşlılık olgusunu yeniden anlamak ve yaşlı insanlarla olan ilişkilerimizi yeniden düzenlemek, küresel bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Dünyadaki nüfusun hızla yaşlanması, yaşlılık olgusunu yeniden anlamayı bir zorunluluk haline getirmiştir.Yaşlılık tsunamisi, bütün dünyayı vurmaktadır.
Genç ve orta yaşlı, kadın ve erkek ayırımı yapmadan herkesin eninde sonunda yaşlanacağı gerçeği ışığında bütün insanların yaşlılık olgusunu anlaması, bu konuyu çalışması ve kendisini yaşlılığa hazırlaması gerekmektedir.
Yaşlılık olgusu konusunda yeni sosyal politikaların ve sosyal ilişkilerin belirlenmesi gerekmektedir.
Koronavirüs salgını, yaşlılar ile sosyal ve kamusal kurumlar arasında bir ilişkisizlik hali olduğunu ortaya koymaktadır.
Polis ve yaşlılar arasında nasıl bir ilişki sağlayacağız sorusu, korona salgınıyla önem kazanmış durumdadır.
Emniyet kurumlarımızın yaşlılar konusunda sosyal bir farkındalığa sahip olmadığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Bir yaşlının ihtiyaçlarını karşılamak için onun kapısında ihtiyaç listesi hazırlayan polis ile arasındaki diyaloğu sosyal medyada paylaşmak yerine, emniyet mensupları ve yaşlılar arasında nasıl ilişki kurulması gerektiğini gündeme getirmek lazımdır.
Korona salgınının yaşandığı bugünlerde yaşlı insanlar, günah keçisi haline getirilmektedirler.
Yaşlı insanların virüse kolaylıkla maruz kalacağı öne sürülerek yaşlılara 'canlı virüs' muamelesi yapılmaktadır.
Yaşlıların herkes gibi insan olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Yaşlılar, canlı koronavirüs değildirler.
Yaşlı kişiler, herkesten daha fazla koronavirüsten etkilenebilecek insanlardır.
Yaşlı insanlarımıza destek olmak ve onlarla dayanışma içinde olmak, herkese düşen insani ve ahlaki sorumluluktur.
Yaşlılar dışarı çıkmasın ve ortalıkta görünmesinler şeklinde yaşlı insanları izole etmek için seferber olmak, toplumu bölmekte ve ayrıştırmaktadır.
Herkes evde kalmalı ve sorumlu bireyler olarak davranmalı şeklindeki kapsayıcı ve yapıcı bir dille kimseyi hedef haline getirmeden toplumu korona salgınına karşı bilinçlendirmeli ve harekete geçirmeliyiz.
Koronavirüs salgını, yaşlıların yük olarak algılandığı bir tablonun doğmasına neden olmuştur.
Birçok kişi, koronavirüsten kurtulmayı, yaşlılardan kurtulma olarak algılamaya başlamıştır.
Salgın günlerinde yaşlıların kurtulunması gereken yük olarak görülmesi, insanın insana olan bakış açısındaki derin yozluk ve çürümüşlük halinin tezahürüdür.
Kurtulmamız gereken tehlike yaşlı değil, virüstür. Hayatlarımıza yük olan ağırlık, yaşlı insan değil, koronavirüstür.
Koronavirüs salgınının yükünü yaşlı insana yüklemek, aslında yaşlılık gerçekliğinin ve korona tehdidinin hiç anlaşılmadığı anlamına gelmektedir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish