Uzmanlar, tüm dünyayı etkisine alan koronavirüs salgınından korunmamanın en önemli yolunun gerekmedikçe evden çıkmamak olduğunu belirtiyor.
Sosyal hayatı derinden etkileyen salgın nedeniyle birçok şirket personeline evden çalışma imkanı getirdi.
Bazı zincir mağazalar da personelinin ve müşterilerinin sağlığını korumak için tedbirler sona erince kadar kepenklerini kapattı.
Camilerde cemaatle namaz askıya alındı, spor müsabakaları ertelendi.
Ama hayatın devam etmesi için işlerinin başında olan binlerce insan daha var ve çoğu işlerini dışarıda yapmak zorunda kalıyor.
Sokakta çalışmak zorunda olanlar...
Sağlık personeli, polisler, gazeteciler, temizlik görevlileri, su satıcıları, ustalar, simitçiler, taksi-dolmuş şoförleri, kamuda çalışanlar ve küçük esnaf…
Yani salgının boyutları büyürken evde oturamayacak olanlar.
Independent Türkçe bu kez mikrofonunu onlara çevirdi.
Bakırköy Cumhuriyet Meydanı İstanbul’un en işlek noktalarından biri.
Her gün milyonlarca insanın gelip geçtiği, kafelerinde oturduğu, mağazalarından alışveriş yaptığı bu bölgede adeta bir savaş zamanı fotoğrafı var.
Koronavirüse karşı küresel bir mücadele verilirken buranın ekonomisi de adeta durma noktasına geldi.
Bakırköy'ün simitçileri: “Evde çoluk-çocuk ekmek bekliyor”
Meydandaki meşhur simitçiler hala dolu olan tezgahlarının başında beklerken bugün ne kadar kazanacaklarını bilmiyor.
O simitçilerden biri Şahin... “Biz emekçiyiz, başka bir gelirimiz yok” diyerek salgın günlerinde neden dışarıda olduğunun açıklamasını yapıyor ve içinde bulunduğu durumu 2 kelimeyle özetliyor: Çalışmazsak açız!
Başka bir simitçi Ayhan Yılmaz, “Çoluk-çocuk ekmek bekliyor” diyor.
Ev kirası, elektrik, su ve doğalgaz faturalarından bahseden Yılmaz, “Bunlar nasıl ödecek? Biz ortada kalmış kurban gibi bir şeyiz. Önlemimiz de yok, bu şekilde çalışmak zorundayız. Kimse gelip, elektirlğini, suyunu ödemiyor. Kendin çalışıp ayağının üzerinde durman lazım” diyor.
Kadın bahçıvan Leyla: “Tamam çıkmayalım ama ne yiyelim?”
Kadın bir bahçıvan olan Leyla Teker, “İnsanlara evlerinden çıkmayın deniliyor ama insanların ekonomisi ne olacak” diye soruyor: “Bu insanlar ne yiyip ne içecek? Tamam çıkmayalım ama ne yiyip içelim mesela?
Bakırköy’de çanta satarak geçimini sağlamaya çalışan Halis Ceylan, “Dükkan açık kalmak zorunda, Kiramız, giderlerimiz, elemanımız, vergimiz var… Mecburuz” diyor.
“Müşteri gelse belki salgından da korkarız”
Ama bunca gayretin bugünlerde pek işe yaradığı söylenemez. “Korona biz öldürmese kriz öldürecek” diyen Ceylan salgından da pek korkmuyor. Zaten dükkanına müşterinin girmediğini söyleyen Ceylan, “Kimse gelmediğine göre tedirgin olmaya da gerek yok. Kalabalık olsa tedirgin oluruz” diyerek içinde bulunduğu durumla ilgili şaka da yapabiliyor.
Açık başka bir mağazada satış personeli olarak çalışan Ömer Balkanas da “Çalışma zorunluluğumuz var” diyor. Evde kalmak istediğini ve endişeli olduğunu dile getiren Balkanas şöyle devam ediyor:
Biz de kapatmayı istiyoruz, mağaza sahiplerine söylüyoruz zaten. Onlar da ‘Bakalım’ diyor. Ülke daha kötü bir çıkmaza geldiğinde kapatacağız herhalde. Allah sonumuzu hayır etsin.
“Evde taş yiyecek halimiz yok”
Bir başka çalışana “Neden buradasın” diye sorduğumuzda aldığımız cevap “Evde taş yiyecek halimiz yok” oluyor.
Dükkanlarına gelen esnafa çay dağıtmak için küçük çay ocağını açan Gürkan Yarayan ise de benzer şekilde yakınıyor: “Ne yapalım, kira var. Dükkana adam alamıyoruz, mecburen esnafa çay dağıtıyoruz da evimize ekmek götürelim. Cebimizde maskeyle dolaşıyoruz.“
“Allah'a sığınıp elimizi yıkıyoruz”
Koronavirüs nedeniyle derinleşen kriz dolmuşçu esnafını da etkilemişe benziyor.
Sabahtan bu yana 1 servis yapabildiğini söyleyen bir dolmuşçu, “Başka gelir kaynağımız yok” diyor. Aldığı önlem ise ıslak mendil ve kolonya.
Diğer bir dolmuşçu da aynı durumda; “Aslında iş de yok. Burada nöbet tutuyoruz. Bomboş bekliyoruz” diyen dolmuşçu esnafının aldığı önlem ise “Allah’a sığınmak ve el yıkamak”
İlçede restoran işleten Emre Hadioğlu işlerinin son günlerde 3’te 2 oranda düştüğünü söylüyor ama umutlu: Bunu da atlatacağız inşallah.
© The Independentturkish