IKB’deki dini inançların temsilcileri: Çok dinliliğin ve çok kültürlülüğün savaşını veriyoruz

Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki dini inançların temsilcileri Independent Türkçe’ye konuştu. Dini inanç temsilcileri, IKB'de çok dinlilik ve çok kültürlülük için atılan adımların Ortadoğu ülkeleri için örnek olacağı görüşünde

Kolaj: Indepedent Türkçe

Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki (IKB) dini bileşenler, parlamentoda 2015 yılında onaylanan dini azınlıklar yasasının eğitim kurumlarında tamamıyla hayata geçirilmesi için çalışma başlattı.

Dini bileşenler, IKB’de mevcut özgürlüklerinin genişletilerek eğitim kurumlarında da hayata geçirilmesiyle Ortadoğu’daki birçok ülke için emsal olacağı görüşünde.

IKB Parlamentosu, 22 Nisan 2015 yılında dini ve azınlık haklarını düzenleyen 11 maddelik kanunu oy birliğiyle kabul etmişti.

İslam’ın yanı sıra IKB’de Hristiyan, Ezidi, Yahudi, Sabiey Mendai, Zerdüşt (Zerdeşt), Behai ve Kakeyi inançları bulunuyor. Bu inançlar IKB’de resmi olarak kabul ediliyor.

Kürtler, 1992’de bölgelerine yönetmeye başladıktan sonra IKB Eğitim Bakanlığı, anayasasının 4’üncü maddesini yürürlüğe koyarak, Kürt bölgesindeki azınlıkların ilköğretim kurumlarında anadilde eğitim alma hakkını tanıdı. 

2005 yılında başkent Erbil’in Ankawa nahiyesinde Süryani yayın yapan Ishtar TV kuruldu.

Yarı resmi Kürdistan TV’de de haftada 1 saat Süryanice program yayınlanıyor.

Bununla birlikte Süryani ve Keldani Kültür Derneği de faaliyet gösterirken çok sayıda gazete de yayımlanıyor.

Dönemin Başkanı Mesud Barzani tarafından desteklenip onaylanan 2015 yasasının 5'nci maddesi, Hristiyan, Ezidi, Behai, Sabii, Kakeyi, Şahbek, Feyli Kürtler ve Zerdüşt gibi inanca sahip olan azınlıkları kapsıyor.

Söz konusu maddeye göre, Kürdistan Bölgesi'nde azınlıkların siyasi, eğitim, dil ve sosyal hakları ilk defa kanun maddeleriyle güvence altına alınıyor.

Yasayla birlikte bütün azınlıkların ilköğretim ve üniversitelerde zorunlu diller ile birlikte kendi anadilleriyle de eğitim alma hakkı veriliyor. 

Belli bir şahısa veya gruba karşı, ırk, dil ve din yönünden ön yargı ve nefret suçunu doğuracak her türlü propaganda ise yasaklanıyor.

Türkiye’nin ayakkabı mağaza zincirlerinden FLO’nun Erbil’deki şubesi 22 Aralık 2019’da dini inançlara hakaret ve aşağılama suçlamasıyla kapatılmıştı.

2015 yasası Ortadoğu ülkelerine emsal 

Kürdistan Bölgesi Diyanet İşleri Bakanlığı Halkla İlişkiler Sorumlusu Meriwan Nakşibendi, 2015 yılında çıkartılan yasayı hatırlatarak, “Bileşenler yasası merkezi Bağdat hükümetinin yanı sıra Ortadoğu’daki birçok ülkede emsali bulunmayan bir yasadır. Yasanın öncelikli maddesi ise etnik ve dinsel tüm bileşenlerin kendi dil, inanç ve kültürleri doğrultusunda eğitim alma hakkının yanı sıra etkinlik yapma hakkına sahip olduğu belirtiliyor” dedi.
 

Meriwan Nakşibendi.jpeg
Meriwan Nakşibendi / Fotoğraf: Independent Türkçe


Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in (BM) Irak’taki Dini Oluşumlar Heyeti Başkanı da olan Nakşibendi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Kürdistan Bölgesi Hükümeti, Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Bakanlığı ile yaptığı istişarelerde önümüzdeki yarı yıl eğitim-öğretim döneminde her inanca mensup öğrencilerin din dersini alma olanağı sunmasına olanak sağlamak amacıyla geniş kapsamlı bir konferans düzenleme kararı alındı. Her dinden vatandaşımızın eğitim kurumlarında sorunsuz bir şekilde din dersi almaları için Eğitim Bakanlığı ile ayrıca bir dizi görüşme gerçekleştirdik.


Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki dini bileşenler

Kürdistan Bölgesi’nde yaklaşık 200 bin Hristiyan, 400 bin Ezidi yaşıyor.

Bunların 360 bini halen IKB’deki farklı bölgelerde kurulan kamplarda yaşamını sürdürüyor.

Yahudilerde ise iki çeşit aile bulunmakta: Yahudi kökenliler (yaklaşık 400-430 aile var), melez Yahudiler’den ise (anne veya babası Müslüman) tam sayı bilinmemekle birlikte yaklaşık bin aile var.

Zerdüştler’in oranı 300 bin. 100 de Behai aile bulunuyor. 

IKB’deki dini bileşenlere ilişkin Meriwan Nakşibendi, şunları söyledi:

2015 yılı yasasının çıkartılması sonrası Zerdüştler, varlıklarını resmi olarak açıkladı. 70- 80 arasında Sabiey Mendayi aile bulunuyor. Bunların yüzde 70’i Irak’ın güneyinden gelenlerdir ve burada kültür merkezleri de bulunuyor. Yahudilerin ise büyük çoğunluğu 1940’ların ortasında ve 50’lerde İsrail’e gitti ancak özellikle melez aileler bulunuyor. Kakeyiler de 15 bin ila 20 bin arasında bir nüfusa sahip.


Yasal zeminde dini bileşenler açısında önemli kazanımların olduğuna dikkat çeken Nakşibendi, sözlerine şunları ekledi:

Mevcut yasaların hayata geçirilmesi konusunda hükümet önemli sorumluluğa sahip. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın söz konusu dinlerin temsilciliklerini bünyesinde toplamakla birlikte mevcut kabinede ilk kez oluşumlardan sorumlu bir bakanlık oluşturarak da bir ilke imza attı.

Bakanlık oluşturulmasındaki öncelikli amaç ise geçmişte çıkartılan yasaların tamamıyla hayata geçirilmesidir.

Örneğin; Zerdüştler, Yahudiler, Behaiyeler şimdiye kadar Kürdistan Bölgesi’ndeki mahkemelerde resmi olarak tören düzenleyerek evlenemiyordu. Sadece kiliselerde Hristiyanlar, Şer-i (Şeriat) mahkemelerde Müslümanlar, Ezidi mabedlerinde ise Ezidiler evlenebiliyordu.

Ancak bunların dışındaki dini inançlardan gelin ve damat adayları mahkemeye başvurup da ‘Bizler, Yahudi, Behai veya Zerdüşt’üz, inancımız gereği törenle evlenmek istiyoruz’ diyemiyorlardı. Çünkü böyle bir olanak yoktu.

Süreç içinde gerek bakanlık ve STK’lar olarak çalışmalar yürüttük. Son çalışmamızda ise toplumda refah ve birlikte yaşam seviyesini yükseltmek amacıyla BM’nin işbirliğiyle çalışmalar yürütüyoruz.


Ezidiler halen zor durumda: 77 bin Ezidi Kürt göç etti

3 Ağustos 2014’te IŞİD tarafından işgal edilen Şengal ilçesi, dönemin IKB Başkanı Mesud Barzani öncülüğünde Peşmerge Güçleri tarafından 13 Kasım 2015’te kurtarılmıştı.

Örgütün saldırısıyla birlikte 360 bin Ezidi evlerinden göç etmek zorunda kaldı.

IŞİD savaşıyla birlikte yaklaşık 77 bin Ezidi Kürt, Kürdistan Bölgesi’nden Avrupa’ya göç etti.

Diyanet İşleri Ezidi Daire Başkanı Hayri Bozani, Ezidilerin özellikle IŞİD ile savaşla birlikte zor bir süreçten geçtiklerini belirterek, “Ezidiler her geçen gün daha da kötü şartlarda yaşamak zorunda kalıyor. Çünkü Ezidiler, IŞİD’den sonra dahi güvenlik ve alt yapı eksikliğinden dolayı halen bölgelerine gitmiş değil. Avrupa’ya çok sayıda Ezidi gitti” dedi.
 

Hayri Bozani.jpeg
Hayri Bozani / Fotoğraf: Independent Türkçe


2015 yılında parlamentodan çıkartılan yasanın halen tamamıyla hayata geçirilmediğini kaydeden Bozani, tüm çabalarının yasanın tam anlamıyla uygulanması olduğuna işaret etti.


"Bizler sadece adalet istiyoruz; kadınlarımızı kaçıranlar ve onları koruyanlar cezalandırılmalı"

IŞİD’den kurtarılan Ezidi kadınların verdikleri bilgiler doğrultusunda Sünni Arap aşiretlerin örgütle işbirliği yaptığı ve bu kişilerin listesi de oluşturulmuştu. 

Bağdat yönetimi, adı geçen Sünni Araplar ile Ezidi kanaat önderlerini biraraya getirip yaşananların unutulması için arabulucuk yapma girişimlerine ilişkin Bozani, şu ifadeleri kullandı:

Kardeş olduğumuzu söylemek istiyorlar. Ama bizler hiçbir şekilde onlarla kardeş değiliz ve biraraya da gelmeyeceğiz. Uzun zamandır bu girişimleri devam ediyor. Bizler sadece adalet istiyoruz. Kadınlarımızı kaçıranların ve onları koruyanların cezalandırılmasını istiyoruz. Mevcut durumda hiç kimsenin barış ve arabulucuk girişimlerini kabul etmeyeceğiz.


Zerdüştler artık gizlenmiyor

IKB Diyanet İşleri Bakanlığı Zerdüşt İşleri Daire Başkanı Awat Hüseyin Tayip, geçmişe oranla Zerdüştlerin çok iyi durumda olduğunu belirtti.

Tayip, “Zerdüştler ve diğer bazı dinler şimdiye kadar bağlı oldukları dinleri saklıyordu ancak son yıllarda tüm dinlere mensup kişiler kendilerini ve dinlerini saklamayarak inançlarının gereğini yerine getiriyor. Yaklaşık 300 bin Zerdüşt bulunuyor ve hepsi de inançlarını özgür bir şekilde yaşıyor” dedi.
 

Awat Hüseyin Tayip.jpeg
Awat Hüseyin Tayip / Fotoğraf: Independent Türkçe


2014 yılında IŞİD’in ortaya çıkmasından önce de Zerdüştlerin dinlerini saklamak zorunda kaldığını belirten Awat Hüseyin Tayip, sözlerini şöyle sürdürdü:

IŞİD’den önce de El-Kaide ve El-Nusra gibi radikal örgütler vardı, zaten Zerdüştlerin dinlerini saklamak zorunda kalmasının sebebi de her an bir saldırı ile karşı karşıya kalmalarıydı.

Ancak özellikle 2015 yılında Başkan Mesud Barzani öncülüğünde çıkartılan bileşenlerin haklarına yönelik yasayla Zerdüştler başta olmak üzere birçok dinden kişiler dinlerini açıklamaya ve sahip çıkmaya başladı.


"Mesud Barzani, 400 yıl sonra haklarımızı güvence altına alan ilk şahsiyet oldu"

Bundan sonraki süreçte her kentte dini mabetleri Ateşgeh kurulması için talepte bulunduklarını söyleyen Awat Hüseyin Tayip, şu ifadeleri kullandı:

Kürdistan hükümetinden din dersi müfredatında Zerdüştlere ilişkin bilgilerin yer almasının yanı sıra eğitim-öğretim kurumlarında gereken önemi verilmesini talep ettik.

Ancak şunu da gözardı etmemek lazım mali krizden dolayı bazı taleplerimiz yerine gelemedi, ilerideki süreçte taleplerimizin hayata geçirileceğinden eminiz.

Düşünün 400 yıl sonra Başkan Barzani (Mesud Barzani) ilk kez Zerdüştleri resmen dillendiren ve haklarımızı güvence altına alan ilk şahsiyet olmuştur. Bu konuda kendisine müteşekkiriz.


"Hiçbir dinin kafir olarak görülmemesi gerekiyor"

Zerdüştler dünyanın en eski dinlerinden, tarihçi ve filozoflar tarafından da kabul görüldüğünü ve  ilk tek tanrıyı Ahura Mazdar’ı dillendirendirğini hatırlatan Tayip, “Bizler çok dinliliğin çok kültürlüğün savaşını veriyoruz. Hepimiz bir Allah’a inanıyoruz. Tek amacımızda üstünde yaşadığımız bu toprakları gelecekteki nesile yaşanılır bir hale getirmektir” diye konuştu.

“Hiçbir dinin kafir olarak görülmemesi gerekiyor” diyen Tayip, şöyle devam etti:

Umarız Kürdistan Bölgesi’nde olduğu gibi Ortadoğu’daki diğer ülke ve bölgelerde de tüm dinlere saygı ve hoşgörülü ile yaklaşılır. Herkes dinini özgürce yaşasın.


Yahudilerin oranı azımsanmayacak kadar fazla

Diyanet İşleri Başkanlığı Yahudi Daire Başkanı Şerko Osman Abdullah, IKB’de birlikte yaşam kültürünün geçmişten geldiğini belirttti.

IKB'deki Yahudilerin oranına ilişkin ellerinde kesin bilginin olmadığını işaret eden Abdullah, şunları söyledi:

Bir-iki ay sonra bakanlığımıza ait sitede halen üzerinden çalıştığımız bilgileri paylaşacağız. Özellikle 1950’lerden sonra göç eden Yahudilerin oranına yönelik bilgileri kapsayacak. Çünkü 1950’de büyük göçten sonra Kürdistan Bölgesi’nin farklı kentlerinden 200 aile kalmıştı. Günümüzde ise bu ailelerin çocukları ve torunlarının olduğunu düşündüğümüzde ortaya azımsanmayacak bir rakam çıkıyor halen kimliğini açıklamayanlar var tabii.


Hristiyanlar: Tecrübemizi diğer bileşenlerle paylaşmaya hazırız!

Hristiyan İşleri Daire Başkanı Halid Cemal Albir ise, IŞİD’den sonra en büyük sorunun bölge halkının tekrar evlerine dönmesine yönelik bir teminatın bulunmadığını, 300 bin iç göçmenin bölgelerine dönemediğini vurguladı.

Ninova Ovası’ndaki Hristiyanların bir bölümünün evlerine döndüğünü; ancak geri dönenlerin bir ayağının Kürdistan Bölgesi’nde bir ayağının ise Ninova Ovası’nda olduğunu belirten Alber, “Halen tam olarak güvenlik sağlanmış değil” dedi.

Alber, sözlerine şunları ekledi:

Bu bölgelerde bazı milis güçler bulunmakta, bunların varlığı sivillerin can güvenliğini tehlikeye sokuyor. Nitekim bu milis gruplar halkın taşınır ve taşınamayan mallarına el koyuyor.

Özellikle Haşdi Şabi mensuplarının bu konuda bölgedeki sivillere ciddi tehditleri bulunuyor. Bir diğer konuda komşu ülkelerin müdahalesidir. Özellikle Haşdi Şabi’ye desteği bu durumu ortaya koymuş durumdadır.

Bağdat hükümetinin Ninova Ovası dahil bazı bölgelerin inşasına yönelik başlattığı projelerin kimler için yaptıkları halen belli değil!

Bazı Hristiyanlar da çocuklarının eğitiminden dolayı bölgelerine dönemiyor. Bununla birlikte halen Avrupa’ya gitmeye çalışan ve geçiş yolu olarak Türkiye ve Ürdün’de bulunan çok sayıda Hristiyan göçmen var.

 

Halid Cemal Albir.jpeg
Halid Cemal Albir / Fotoğraf: Independent Türkçe


Kürdistan Bölgesi’ndeki 200 bin Hristiyan’ın yanı sıra, 140'ncı madde kapsamındaki Ninova Ovası ve Kerkük başta olmak üzere yaklaşık 70 bin Hristiyan’ın olduğu bilgisi veren Halid Cemal Albir, 2015 yılı bileşenler yasasına ilişkin ise, şu ifadeleri kullandı:

Yasanın tamamıyla uygulanması için tüm çabayı gösteriyoruz. Kürdistan’daki dini bileşenler olarak sadece kendi dinimizin değil, İslam dininin de nasıl daha sağlıklı okunması gerektiğini savunuyoruz.

Çünkü bilindiği gibi din değiştirenler var ve İslam’da din değiştirmeye nasıl bakıldığı da öğrencilere sağlıklı bir şekilde yorumlanması gerekiyor. Bunu da Kürdistan’ın tüm kent ve ilçelerinde uygulanması gerekiyor.

Bizler Hristiyanlar olarak Ankawa ilçesinde dini eğitimi veriyoruz ve sistemimizi ve tecrübemizi de diğer bileşenlerle paylaşmaya hazırız.


Behailer: Toplumsal barış için entegrasyon önemli

Diyanet İşleri Bakanlığı Behai İşleri Daire Başkanı Sermend Moqbel Keyxosro, “Bizler de diğer dinler gibi resmi olarak tanındıktan sonra faaliyetlerimizi ve varlığımızı daha rahat dillendiriyoruz. Haklarımızı talep etmeden önce halkımız, devletimiz ve tüm insanlar için kendi sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. Toplumun bilinçlenmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Behailer olarak sosyal olarak haklarımızın hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
 

Sermend Moqbel Keyxosro.jpeg
Sermend Moqbel Keyxosro / Fotoğraf: Independent Türkçe


IKB’de 100’den fazla Behai ailenin olduğunu belirten Keyxosro, şöyle konuştu:

Dinsel hayatımızda gerek sosyal gerekse iş hayatımızda özgür olduğumuzu hissediyoruz. Komşuluk ilişkilerimiz de oldukça iyi. Toplumsal barışımız için entegrasyon önemli bir yere sahiptir.

2015 yılı yasasının tamamıyla hayata geçirilmesiyle Kürdistan Bölgesi çok sayıda ülke için emsal teşkil edecektir.

Yasanın eğitim kurumlarında uygulanmasıyla daha bilinçli ve her yönden ahlaklı bir nesilin yetişmesi anlamına gelecektir.

 

 

Independent Türkçe

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU