Karacadağ’ın yüksek yaylalarında karlar erimeye başladığında, havada bir ıslaklık ve nem baş gösterir.
Soğuk kısmen de olsa etkisini kaybeder, ortam daha sıcak bir sürece evrilir.
Bahar gelmiş, kenger topraktaki uykusundan uyanmıştır.
Mezopotamya’nın yüksek platolarında kenger, baharın habercisi, toprağın bereketidir.
Bahar kendini hissettirmeye başladığında, kenger de toprağı delip, filizlenmeye başlar, baharı muştular.
Kışı sert geçen yüksek rakımlı dağlar, platolar kenger için uygun yetişme alanlarıdır.
Kar ve yağmur suları kengeri daha bir besler, daha kolay bir şekilde toprakta kök salmasına neden olur.
Özellikle de kıraç bölgelerde yabani bir şekilde kendiliğinden yetişen dikensi bir bitki olup, Karacadağ, Ağrı, Malatya, Van ve çevresinde oldukça geniş alanlarda rastlamak mümkündür.
Kengerin toprak yüzeyinde dikensi birkaç küçük yaprağı görülürken, asıl gövdesi toprakta saklıdır.
Kengerin en makulü işaret parmağı kadar ince ve biraz daha uzun olanıdır.
Kenger, Karacadağ ve çevresinde apayrı bir öneme sahiptir. Çünkü toprak hem kıraç, hem de tarıma elverişsizdir.
Geniş platolar yabani bitkiye uygun bir ortam sunar. Yani kenger için en uygun ortam Karacadağ’dadır.
Kış sert ve yağışlı, bahar ise kısmen ılıman geçtiği için kenger kolaylıkla yaşam alanı bulur.
Bu nedenle Karacadağ denilince akla ilk kenger gelir.
Bir taş denizini andıran koca dağda kenger her yerde, taşlar arasında yetişir.
Köylerin yanı başında, dere kenarlarında ve yüksek yaylalarda kenger kaynar.
Mezopotamya’nın değişik bölgelerde yetişse de, en lezzetli olanı Karacadağ’ın yüksek yaylalarında yetişenidir.
Buradaki kengerler, kar gibi beyaz, sulu, kendine has bir tadı ve dolgun gövdesiyle kendini belli eder.
Gövdesini toprakta korusa da, bahar geldiğinde kenger toplayan kadınların gözlerinden kaçamaz.
Kenger ya da Kereng adı verilen bu dikensi bitkinin tam mevsimindeyiz.
Bu mevsimde kenger topraktan fışkırır, dağ taş kengere kesilir.
Kar eridikçe, yağmur yağdıkça bollaşır, insanları kendine çeker.
Özellikle dar gelirli, yoksul kadınlar, çoban ve çocuklar kengerin izinde dağ, bayır dolaşır; sevinir, topraktan söker, evlerine, pazarlara taşır.
Karacadağ ve çevresinden bu mevsimde toprak ısınmaya, üzerinde ki kar kütlesini atmaya hazırlanır.
Kenger de aynı düzeyde kar ve yağmur suyunu bünyesine çekerek, toprakta kök bağlar ve filizlenmeye başlar.
Yani toprak ısınmaya, mevsim bahara evirilmeye başladığında kenger de birkaç santimetrelik dikenli yeşil yaprağıyla toprak yüzeyine çıkar.
Karacağ yöresinde kenger sadece bir bitki değil, aynı zamanda onlarca aile için bir geçim kaynağıdır.
Hakkında stranlar 1 söylenen, söylenceler dile getirilen bir eski çağ bitkisidir.
Kıraç topraklarda varlığını sürdüren, natürel kalan; ne ilaca, ne de ekstra suya ihtiyaç duyan endemik bir bitki türüdür.
Çünkü kenger kışın kar sularıyla beslenir, güneşin az ısısıyla yeşerir, bahar yağmurlarında kök salar, mevsim sonunda boy atan bir dikene, kurumadan da kökünde salgılanan süte benzer sıvısı doğal bir sakıza, kavurucu sıcaklar da ise kuruyan bir odunsu bitkiye dönüşür.
Hem dikendir, hem de yenilen leziz bir sebzedir. Kürt mutfağının en eski, en kadim besin öğesidir. Hem çiğ yenilir, hem de çeşit çeşit pişirilerek, leziz yemekler yapılır.
Kîzik 2 denilen demir çubuklarla topraktan sökülen kenger kuruduğunda kökünden ayrılır. Talazok 3 ve rüzgarla savrulur, savruldukça geniş bir alana yayılır, tohumunu toprağa bırakır, böylelikle ertesi yıl filizlenmek için pusuya yatar.
Önemsiz gibi görülen ama aslında yüzlerce ailenin hayatında önemli bir yer kaplayan kenger, modern hayatın dışındadır.
Uzak ve kuytu köşelerde yetişen yabani bir sebzedir. Yağmurda, serin havalarda, yakıcı rüzgarlarda kenger sökmek, bir bir toplamak zor ve zahmetli bir iştir.
Ekim alanları var mıdır bilmiyorum. Şimdiye kadar duymadım, bir yerde okumadım.
Çünkü kenger kendine has bir bitkidir. Neslini kendisi devam ettirir, insan eliyle tohumunun ekimine fırsat vermez.
Bundandır ki şimdiye kadar kenger ekimi yapan kimse çıkmamıştır.
Ya da kenger ekonomik bir bitki olarak görülmedi için tarımsal alanlara taşınmamış, modern ziraatta varlığı söz konusu olmamıştır.
Dağda, bayırda kendiliğinden yetişen, kültürü zerre değişmeyerek, varlığını sürdürmektedir.
Ama dağ, bayır giderek daralmakta, insan eliyle doğal alanlar yok edilmektedir.
İlaçlama ve kimyevi gübreler kenger için olumsuzluk yaratsa da, yetişme alanları hala çoktur.
Kenger tamamıyla endemik bir bitki, kendine has bir dikendir. Ne ekebilirsin, ne de yeşermesini engelleyebilirsin. Yeter ki ilaç görmesin, toprak sürülüp, kazınmasın.
Kıraç toprakların doğal ve organik üründür. Kendiliğinden yeşerir, herhangi bir işleme gerek duymaz.
Verimi tamamıyla yağmur, güneş ve toprağa bağlıdır. Topraktan sökmenin dışında insan emeğine de ihtiyaç duymaz.
Çocukluğumdan beri bilirim. Bilirim ki kenger kalû beladan kalma bir bitkidir.
Eski çağlardan kalan, avcı ve toplayıcı toplumların günümüze mirasıdır. Yeryüzünde ki yaşı hakkında bilgim olmasa da, en eski bitkilerden olduğu kesindir.
Yetişme alanları Mezopotamya coğrafyasını aşan bu bitkinin birçok dağlık bölgede yetiştiği bilinmektedir.
Özellikle Asya kıtasının kıraç platolarında, dağların kuytularında yetiştiği görülse de, her yörenin kengere bakışı farklıdır.
Kimi bölge kengeri aş olarak görürken, kimisi sıradan bir diken olarak bilir.
Belki de kengerin toplumdaki değeri, yine toplumun iktisadi yapısıyla alakalıdır.
Yokluk, yoksulluk kengeri sofraya taşımış olabilir. Ama nedeni ne olursa olsun, kenger gerçekten harika bir sebzedir.
Öte yandan kenger hakkında söylenen söylenceler her yörede farklı olsa da özü aynıdır.
Bütün söylencelerde yüksek yerlerde yetişen kenger baharın başlangıcı, yoksulun aşı, rüzgarın yoldaşıdır.
Bu nedenle kengere sormuşlar; “yurdun neresi?”
“Ben bilmem, rüzgar bilir” demiş.
Bahar mevsiminde Karacadağ ve çevresinde onlarca kadın kenger toplamaya, kengeri topraktan sökmeye yaylalara çıkar.
Aynı zamanda Karacadağ köylüleri, çoban ve çocukları sabah erkenden kengerin izini sürmeye, topraktan sökerek, çarşıya, pazara ulaştırmaya telaşına girer.
Kimisi ihtiyacı kadar toplar, kimisi ise sökebildiği kadar toplayarak, işi ticari bir faaliyete dönüştürür. Müşterisi yöre insanıdır.
En uzak diyarla taşınsa de, kengerin yılda bir de olsa sofrasına gelmesini ister.
Bu nedenle son yıllarda toplanan kengerler uzak illere, sınır ötesi coğrafyalara gönderildiği de görülmektedir.
Baharın habercisi, yoksulun aşı, rüzgarın yoldaşı, çobanın dostu kenger belki de dünyada natürel kalan tek ya da az sayıda ki sebzelerden biridir.
Olur ya, yolunuz baharda Karacadağ’a düşerse, kengerden yapılmış yemeklerden tatmadan, yemeden ayrılmayın.
Kengerin iyi bir diyet besini olduğunu görecek, çok seveceksiniz.
- Halk türküsü
- Kengeri topraktan sökmek için kullanılan demir çubuk…
- Küçük hortum
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish