Her petrol krizinde akıllara gelen soru: Dünyada petrol fiyatları düşerken Türkiye’de benzin neden hâlâ ateş pahası?

Brent petrol fiyatının yüzde 65 düştüğü, Amerikan petrolünün sıfır doların altını gördüğü bir ortamda Türkiye’de bir depo benzinin maliyeti yaklaşık 250 lira. İkisi arasındaki bağ ise sanıldığı kadar kuvvetli değil. Zira, bir deponun 150 lirası hâlâ vergi

Fotoğraf: BP Türkiye

(Bu makalenin orijinali 16 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmış ancak görülen lüzûm üzerine verilerde revizyona gidilmiştir)


Bugüne kadar tüketim krizlerine, üretim krizlerine, bankacılık krizlerine, uluslararası şirketlerin çöküşüne, emlak balonlarına ve daha nicesine çözüm sunmuş ekonomi politikaları, 20 Nisan gecesi ter köşeye yattı. 

Zira, dört ayda 2,5 milyon insana bulaşan, 170 binden fazla insanın yaşamına mâl olan, hem tüketimi hem üretimi aynı anda durduran koronavirüs salgını, bir varil petrol fiyatını dâhi 0 (yazıyla sıfır) doların altına çekti. 

Yani petrol üreticisi, “elimde biriken malı piyasaya bir şekilde vermem lazım, ne olur üzerine para vereyim yine de alın” seviyesine kadar geldi. 2013’te 100 dolar üzerinde alıcı bulan petrol,  2016’da 20 dolar seviyelerine kadar gerilemiş, 2020’ye ise 60 dolar seviyesinde başlamıştı.

Uçakların parka çekilmesi, evden çalışma sistemine geçiş, tatillerin iptali ve tedarik zincirlerinin kırılmasıyla petrol talebindeki düşüş, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin ile başlayıp, tüm dünyaya yayıldı. Kara elmasa olan talepteki gerileme sadece son iki ayda bile yüzde 70’ten fazla. 

Uluslararası Enerji Ajansı, hâlihazırda 20 ila 30 milyon varil düşen petrol talebinin 2020 için günlük 99,9 milyon varile kadar gerileyebileceğini öngörüyor. 

Bu rakam, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı petrol üreticilerinin üzerinde anlaştığı “Fiyatlar yükselsin diye üretimden günde 10 milyon varil keseceğiz” kararının ise çok altında. 

Avrupa’da çıkarılıp dünyaya dağıtılan Brent petrol, yıl başından bu yana yüzde 65 değer kaybetti. 21 Nisan sabahı itibariyle varil başına 22,71 dolara kadar geriledi.

Yüzde 100’den fazla değer kaybederek eksi 40 dolara kadar inen Amerikan tipi petrol WTI ise, salı gününe eksi 2,5 dolardan başladı. 

Peki Türkiye’deki yansıması nasıl oldu? 

2019’da benzine toplamda 9 kez indirim, 15 kez zam, motorine 4 kez indirim 13 kez zam yapıldı. 2020’nin ilk dört ayı bitmeden yapılan indirim 15, zam ise 10. 

Enerji ihtiyacının yüzde 70’ten fazlasını ithal ederek karşılayan bir ülke için, “düşük petrol fiyatı” elbette ki istenen senaryo. 

Ancak gerçekliğe bakıldığında sabah işine giderken kontağı çevirmeden önce iki kez düşünen araç sahibinin aklında hâlâ o soru var: Petrol fiyatları düşüyor da ben niye hâlâ benzine bu kadar para ödüyorum? 

Aslında bunun nedeni, benzinin fiyat oluşumunda ham petrolün payının bir hayli düşük kalması. 

Ancak bunu açıklamadan önce enerji-petrol-benzin üçgenine ait bazı sayılar, bize nerede olduğumuzu hatırlatsın… 

Petrol ve petrol ürünleri tüketimi 10 yılda ikiye katlandı 

Öncelikle Türkiye, hiç petrol üretmeyen bir ülke değil. 

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre bu üretim, yılda 2,8 milyon varil civarı ve son 10 yıldır 2,4 ile 2,8 milyon varil arası değişiyor. 

Dünyanın en büyük ihracatçısı Suudi Arabistan’ın günlük 10 milyon varile ulaşan üretimi yanında ise oldukça küçük bir miktar. 

Ne kadar tükettiğimize ve ne kadar ithal ettiğimize gelirsek… 

Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre Türkiye, 2009’da 27,8 milyon ton civarında petrol ve petrol ürünleri tüketiyordu. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in açıklamasına göre bu tüketim, 50 milyon tona yaklaşmış durumda. 

Enerji ithalat faturasında yüzde 38 artış 

Doların ortalama 1,55 Türk Lirası olduğu 2009 yılında 14,19 milyon ton seviyesinde ham petrol ithalatı yapılırken, toplam enerji ithalat faturası 29,9 milyar dolardı. 

Toplam ithalatın 140,9 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde Türkiye o dönem, her 100 dolar ithalatının 21,2 dolarını enerjiye harcıyordu. 

  Ham petrol  ithalatı (Yıllık) Enerji ithalat faturası Toplam ithalat
2009 14,19 milyon ton 29,9 milyar dolar 140,9 milyar dolar 
2010 16,84 milyon ton 38,5 milyar dolar  185,5 milyar dolar
2011 18,1 milyon ton 54 milyar dolar      240,8 milyar dolar
2012 19,4 milyon ton 60,1 milyar dolar  236,5 milyar dolar
2013 18,5 milyon ton  55,9 milyar dolar  251,6 milyar dolar
2014 17,4 milyon ton  54,9 milyar dolar  242,1 milyar dolar
2015 25 milyon ton  37,8 milyar dolar  207,2 milyar dolar
2016 24,9 milyon ton  27,1 milyar dolar  198,6 milyar dolar
2017 25,7 milyon ton  37,1 milyar dolar  233,7 milyar dolar 
2018 20,9 milyon ton  42,9 milyar dolar 223 milyar dolar 
2019 31 milyon ton  41,1 milyar dolar  210,4 milyar dolar 

 

Günümüze bakıldığında ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) verilerine göre 2019’da ham petrol ithalatı yaklaşık 31 milyon tondu. Enerji ithalat faturası ise 41,1 milyar dolar. 

Türk Lirası’nın dolar karşısında tarihi değer kaybını yaşadığı 2018’de bu faturanın bedeli 42,9 milyar dolara çıkmıştı. 

Toplam ithalat, 2019 için henüz açıklanmadı ancak 2018’de toplam ithalat 223 milyar dolar, her 100 dolarlık harcamada enerjinin payı ise 18,41 dolardı. 

Bir depo benzin için verilen para artık yüzde 112 daha fazla 

Bir de benzin fiyatlarına bakalım… 

Dolar/TL kurunun 1,55 lira olduğu 2009’da benzinin litresi ortalama 3,15 liraydı. Yani 45 litrelik bir benzin deposu 141,75 liraya dolabiliyordu. 

Ham petrolün varil fiyatının 100 doların altına inmediği, doların da 2 doların üzerine çıktığı 2014’te benzinin litresi ortalama 4,91 liraydı ve bir depo benzin 220 liraya dolabiliyordu. 

  Dolar/TL (Yıllık ortalama) Benzinin litresi (Yıllık ortalama/TL) 45 litrelik benzin deposunun maliyeti (TL)
2009 1,55 3,15 141,75
2010 1,51 3,68 165,6
2011 1,68 4,19 188,55
2012 1,80 4,50 202,5
2013 1,91 4,78 215,1
2014 2,19 4,91 220,95
2015 2,72 4,91 220,95
2016 3,03 4,48 201,6
2017 3,65 5,26 236,7
2018 4,82 6,20 279
2019 5,68 6,70 301,5

Kur krizinin yaşandığı 2018’de Dolar/TL, 7 liraya dayanmış olsa da yıl ortalaması 4,80 lira seviyesindeydi. 

Benzinin litresini 6,2 liraya aldığımız o yıl, depolar da 279 liraya doluyordu. 

Geçen yıla bakıldığında ise Dolar/TL’nin yıllık ortalaması 5,68, benzinin litresi 6,7 lira ve 45 litrelik bir deponun maliyeti 300 liranın üzerinde. 

Benzinin yolculuğu… 

Petrol Sanayi Derneği, ham petrol fiyatlarındaki değişimin Türkiye’deki benzin fiyatlarına nasıl birebir “yansımadığını”, her yıl EPDK verileri doğrultusunda hazırladığı sektör raporunda açıklıyor. 

Son olarak 2018’de yayınlanan raporda, benzinin maliyetini belirleyen unsurlar arasına, ham petrol, ham petrolün rafinerilere, rafinerilerden tesislere, tesislerden istasyonlara nakliye harcamaları, gelir payları ve vergiler de ekleniyor. 

 

Buna göre Aralık 2018 itibariyle varil fiyatı 57 dolar olan Brent petrole daha rafinerideyken litre başına 2,1 lira toptancı marjı ekleniyor. Bu ikisi, nihai benzin fiyatının yüzde 35’ini oluşturuyor. 

Buradan sonra yüzde 10’luk dağıtıcı ve bayi marjı (Aralık 2018 için litre başına yaklaşık 0,62 TL) ekleniyor. 

Yüzde 0,05’lik gelir payından sonra eklenen ve litre başı fiyatı 3 lirayı aşan vergiler ise cüzdandan benzine çıkan paranın yaklaşık yüzde 55’i. 

Benzinde dolar cinsinden fiyat düştü, TL cinsinden arttı 

Petrol Sanayi Derneği, aynı raporda dövizdeki değişimi de dikkate alarak benzinin pompa fiyatını hem dolar hem Türk Lirası cinsinden açıklıyor. 

Buna göre benzinin vergiler olmadan Türkiye’deki pompa fiyatı, Ocak 2018’de 0,62 dolardı. 

Bu fiyat, yıl sonuna kadar yüzde 21 düştü ve 0,48 oldu. Ancak Türk Lirası cinsinden para kazanan vatandaş, böyle bir düşüş hissetmedi. 

Zira, benzinin Türk Lirası cinsinden vergisiz pompa fiyatı 1 Ocak’ta 2,34 lira, 31 Aralık’ta 2,56 liraydı. Vergileri de ekleyince bu fiyatlar 5,57 ve 5,82 oldu. Yani, 2018’de yıl başından yıl sonuna fiyatlar yüzde 4,6 yükseldi. 

Aynı sürede dünyada Brent ham petrol fiyatları yüzde 19,5 gerilerken, uluslararası piyasalarda benzin fiyatları yüzde 27,7 düştü. 

 

“Ham petrol yüzde 50 düşse bunun pompaya yansıması yüzde 15” 

Petrol Sanayi Derneği’nin açıklamasına göre ham petrolün akaryakıt hâline gelirken karşılaşılan yüksek üretim, rafinasyon ve nakliye maliyetlerinin yanı sıra ham petrol ve petrolden üretilen maddelerin ayrı arz-talep dengeleri ve ayrı piyasaları bulunuyor. Ve bu nedenle, uluslararası piyasalarda ham petrol fiyatları düşse de ürünlerin fiyatlarının düşüşü aynı oranda olmuyor. 

“Ülkemizde 1 Ocak-31 Aralık 2018 tarihleri baz alındığında döviz kuru yüzde 39,5 artmıştır” diyen Dernek, raporunda şu ifadelere yer veriyor: 

Ham petrol ve akaryakıt ürünlerinin büyük bir miktarı uluslararası piyasalardan ABD Doları üzerinden alınmakta, yurt içinde TL üzerinden satılmaktadır. Bu nedenle ham petrol ve ürün fiyatlarındaki düşüşe rağmen, döviz kuru artıyorsa akaryakıt fiyatları kurdaki değişim oranına bağlı olarak ya çok küçük değişmekte, değişmemekte veya artabilmektedir.”


Hemen hemen tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de akaryakıt fiyatları içinde en büyük paya vergiler sahip” diyen Petrol Sanayi Derneği’ne göre ham petrol fiyatlarındaki yüzde 50 oranında bir düşüş, pompa fiyatlarına sadece yüzde 15 olarak yansıyor.  

Borsada belirlenen fiyatlar 

Ham petrolün ve benzinin fiyatının nasıl oluştuğunun teknik detaylarını Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları (EPGİS) İşveren Sendikası Başkanı Fesih Aktaş, Independent Türkçe’ye anlattı. 

Aktaş’a göre ham petrol ile akaryakıt sektörünün işlenmiş fiyatları arasında direkt bir etkileşim yok. 

Benzin, motorin, fuel oil gibi yakıtların birim fiyatlarının belirlenmesi için baz alınan bir borsa var: Platts European Market Scan de CIF MED (Geneva/Lavera) 

Aktaş’ın açıklamasına göre öncelikle İtalya’da yer alan borsada 3 ila 5 günlük fiyat ortalamaları alınıyor. Aynı şekilde yurt içinde Dolar/TL kurunun da 3 ve 5 günlük ortalamaları alınıyor. 

Çıkan sonuçlar üzerinden, EPDK tarafından belirlenen ve rafineri tarafından uygulanan bir formülasyonla benzinin ve motorinin ham fiyatı ayrı ayrı hesaplanıyor. 

Bu formülasyonun alt ve üst noktaları, artı üç ve eksi üç.

Aktaş, “Formülasyonla elde edilen sonuç, 3 ve üçün üzerine çıktığında bu, zam olarak yansıyor. Eksi üç ve eksi üçün üzerine çıktığında ise rafineri indirim yapıyor” diyor.

Yani artı üçe kadar zam, eksi üçe kadar indirim yapılamıyor. 

Benzinde vergi oranı yaklaşık yüzde 59

Belirlenen bu fiyatlar CIF (Cost, Insurance and Freight) fiyatlar. Yani fiyat, maliyet, sigorta ve nakliye giderlerini kapsıyor. Petrol ürününün ithalatçı (Türkiye) limanına vardığı andaki fiyatı. Limana varana kadar tüm giderler ihracatçıya ait. 

Fesih Aktaş’ın aktardığına göre bu fiyatların üzerine yaklaşık yüzde 41 oranında özel tüketim vergisi (ÖTV) uygulanıyor. Bunun üzerine de yüzde 18’lik katma değer vergisi. Yani toplamda yaklaşık yüzde 59’luk bir vergi payı oluyor. Motorin için bu oranlar yüzde 35 ÖTV ve yüzde 18 KDV. 

Elde edilen, Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.’nin (TÜPRAŞ) çıplak fiyatı yani rafineri çıkış fiyatı oluyor. 

Bunun üzerine de bayii, dağıtıcının kârı, nakliye maliyeti ve KDV’leri ekleniyor. 

enerji dışa bağımlılık
Türkiye Petrolleri’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine dayandırarak hazırladığı “Yıllara Göre Türkiye Enerji Talebinin Dışa Bağımlılık Oranı” grafiği 

 

Ham petrolden direkt etkilenen benzin değilse kim?

Türkiye’de ham petrol fiyatlarının düşüşünden petrokimya ile uğraşan firmalar yarar sağlayabiliyor.

Bunlar da TÜPRAŞ ve 19,5 milyar dolar ile Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR. 

Ayrıca, bu firmaların üretimlerinden elde edilen değerlerle faaliyet gösteren Petrokimya Holding A.Ş, yani PETKİM.

“Vergiden de vergi alıyorlar” 

Petrol Mühendisi ve CHP Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir de Akdeniz piyasasında belirlenen akaryakıt fiyatına rafinerilerdeki işleme, benzin istasyonlarına ulaşım için gerekli nakliye gibi masrafların eklendiğini hatırlatarak “Asıl tüketicinin belini bükeni son derece yüksek ÖTV ve KDV” diyor: 

Önce rafineri çıkış fiyatının üzerine ÖTV uygulanıyor. ÖTV’nin üzerine KDV bindiriliyor. Vergiden de vergi alınarak tüketiciye son derece pahalı benzin ya da mazot fiyatları yansıyor. 

“Avrupa’da ya da OECD ülkeleri arasında en pahalı benzini biz ödemiyoruz” deniyor ama eğer kıyaslama yapılacaksa tüketicinin alım gücü de önemli.

 

Dışa bağımlılık, 20 yılda yüzde 13 arttı 

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının 2000’lerin başında yüzde 67 seviyelerinde olduğunu hatırlatan Pamir, bu oranın yüzde 76’lara çıktığını söylüyor ve ekliyor: 

Sadece doğalgazda dışa bağımlılığımız yüzde 99,1. Türkiye, tükettiği enerjinin yüzde 31’ini petrolle yüzde 31’ini doğalgazla karşılıyor. Bu iki kaynak, son derece yüksek oranda kullanılıyor. 

 

“Nükleer gelirse yüzde 100 dışa bağımlı olunacak” 

CHP Enerji Komisyonu Başkanı’na göre bağımlılığı azaltmanın yolu, güneş, rüzgâr, jeotermal, biyoyakıt gibi kaynakları kullanabilmek. Bu kaynaklarla ilgili hâlâ yol katedilemediğini belirten Pamir, şunları söylüyor: 

Onlarla ilgili bazı şeyler yapılıyormuş gibi konuşuluyor ancak hâlâ yeni doğalgaz ve kömür santralleri için lisans veriliyor.

Türkiye, elektrik talebinin en yüksek olduğu günde tükettiğinin, yüzde 50-52’sini üretebilecek kurulu güce sahip. Ancak hâlâ yüzde 100 dışa bağımlı olunacak nükleer enerji konuşuluyor. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU