Başlığa bakıp “hadi canım sen de…” diyebilirsiniz; fakat dikkat çekmek istediğim hususu izah etmeme müsaade edin lütfen:
Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun birinci başkenti ve de İstanbul’a yakın olması hasebiyle hemen herkesin yolunu bir vesileyle düşürdüğü şehir.
Görülmesi gereken tarihi ve turistik yerlerin bir hayli fazla olması şehri sosyal medyalı zamanlarda öne çıkarıyor.
Tam burada uzun bir ama kullanalım ve bağlacın arkasındaki hikayeye gidelim.
Bilhassa İnstagram’daki Bursa paylaşımları; Ulu Cami, Tophane, Koza Han, Yeşil Türbe, Irgandı Köprüsü, Uludağ, Gölyazı ve Tirilye üzerinde yoğunlaşıyor.
Halbuki zikrettiğim yerlerin hemen ötesinde, yürüme mesafesinde öyle dünyalar var ki…
Sanırım başlığı açıklamaya yetmiştir bu kadar peşrev, o zaman bakalım nerelermiş bu istasyonlar?
Nazım, Piraye ile nerede çay içiyordu?
Romantik Komünist’e, 1938’de orduyu ihtilale teşvik iddiasıyla hakkında iki ayrı dava açılır ve toplam 28 yıla mahkûm edilir.
Cezasını, İstanbul (Sultanahmet), Ankara, Çankırı ve Bursa hapishanelerinde çeker.
Mapusluk döneminin on bir yılını Bursa’da geçiren şair için bu şehir özeldir.
Külliyatının önemli bir kısmını, mesela Memleketimden İnsan Manzaraları’nı burada tamam eder.
Nazım’a, hapishane günlerinde ayaklarındaki rahatsızlıktan ötürü kaplıca izinleri verilir.
1933’teki ilk Bursa hapishanesi döneminde Karıma Mektup’u yazan şair, eşi Piraye’yle bu mısraların ve yaşam ısrarının altında Hüsnügüzel Çay Bahçesi’nde buluşur.
I. Murad Külliyesi’nin arka taraflarına denk düşen ‘sessiz ev’e yolunuzu düşürün.
Bir mevlid, kaç hayata dokunur?
Yıldırım Bayezid’in Niğbolu hatırası olan Ulu Cami’nin kapıları 1399’dan beri ibadete açık.
Türkiye’nin yüzölçüm olarak en büyük camisi, aynı zamanda bir hat sergisi.
İşte Mevlid-i Şerif yazarı Süleyman Çelebi, bu kutsal yerin ilk imamıdır.
Onun kabri, Çekirge’de Karagöz-Hacivat Anıt-Mezarı’nın karşısında yer alıyor.
Doğduğumuzda, öldüğümüzde, düğünümüzde, sünnetimizde, kısacası hayatımızın özel günlerinde hep Süleyman Dede’nin mısralarını duyuyoruz hayat fonunda.
Türbeye adımınızı attığınızda Kani Karaca’nın o müthiş performansla okuduğu “Allah adın zikredelim evvela/Vacib oldur işte cümle her kula…” sesini duyacaksınız.
Gemileri karadan yürüten adama selam!
İstanbul’un fethi anlatılırken; gemilerin karadan yürütülmesi olayı genellikle birinci sırada yer alır.
Söz konusu hadise, dönemi itibariyle eski bir savaş geleneği olmasına rağmen, bugünden bakınca fantastik geliyor sanırım.
İşte, harbin en kritik zamanlarına imza atan adamın huzurundayız.
Donanmayı Kasımpaşa sırtlarından Haliç’e indiren kişiden bahsediyorum: Fetret Devri’nin muktedir veziri Bayezid Paşa’nın kardeşi olan Hamza Bey, Türk denizcilik tarihinde adına unutulmaz bir hikaye eklemiştir.
Drakula diye meşhur olacak Romanya Voyvodası III. Vlad Tepeş tarafından öldürülen Hamza Bey, adını verdiği külliyenin türbesinde son uykusunu uyuyor.
Muradiye’ye yolunu düşürenler, komşu mahalleye de uğrasınlar.
1326’dan beri şehri selamlayan cami
Malum şehr-i Bursa, 6 Nisan 1326 tarihinde Osmanoğulları tarafından alınır ve devlet aklı burada konuşlanır.
Bir Balkan İmparatorluğu olan Osmanlılar için edebî başkent ve özellikle Rumeli’nde şehirlerin prototipi her daim Bursa’dır.
Şehir, devletin ikinci padişahı Orhan Gazi tarafından fethedilirken; ilk camisini de ağabeyi Alaaddin Paşa inşa eder.
Bugün şehrin içdenizi sayılan Hisar’ın en eski cami burası.
Cami, kıble duvarındaki Allah Muhammed lafzının yer aldığı revzen, Bursa Mevlevîhanesi’nden kalma Mevlevî sikkeli minber gibi renkli hatıralara ev sahipliği yapıyor.
Osmanlı’nın ilk mesire alanında…
Pınarbaşı, meşhur seyyahımız Evliya Çelebi’nin “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” sloganını attığı yer.
Gezginimiz 17'nci yüzyılda geldiği şehirde, toplam 23 bin hanede akarsular bulunduğunu ve her birinin birer su değirmenini yürüttüğünü kaydeder. (Siz bu cümleyi damacanadan su içenleri görmezden gelerek okuyun.)
Bey Sarayı’nı beslediğinden ötürü ‘saray su’yu olarak da anılan Pınarbaşı, Çelebi’ye göre şehrin en önemli hayat suyudur.
İşte bu alan, İmparatorluğun da ilk mesire, yani piknik yapılacak, eğlenilecek yeridir.
Şehirdeki güreşçiler tekkesi de afili kahvehaneleri de buraya kondurulur.
Bugün betona mağlup olan kentin orta yerindeki yeşil Bursa minyatürüne Pınarbaşı’nda dokunabilirsiniz.
Haraççıoğlu Medresesi’nde bir bahçe düşü
Eskinin mektebi olan bu yer, 1784’te Cizyedarzade Hacı Hüseyin Ağa tarafından kurulmuş.
Bir Nakşibendî tekkesiyken 1853’te medreseye dönüştürülür.
Haraççıoğlu’nun ismi, Bursa’daki gayrimüslimlerin haraç ve cizyeleri burada toplanmasından mütevellit.
2006’da Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından restore edilerek; sosyal tesis haline getirilmiş.
Bu bahçe, sizi eski Bursa’nın eskimeyen zamanlarına götürüyor, burası kesin.
Şehrin ortasına tesadüf eden bu yerde çay ya da kahve içebilirsiniz, acıktıysanız mantısı tavsiye olunur.
Emir Han versus Koza Han
Şehre dışardan gelenlerin tercihi pek tabi Koza Han.
Sekizinci padişah II. Bayezid’in ismiyle müsemma camisine gelir getirmesi için yaptırılmış.
Zamanla bir ticarî üs hüviyeti kazanan Koza Han, İpek Yolu’nun da son durağı.
Günümüzde çay-simit eşliğinde edilen sohbetlerin eski dekorlarında, küfedeki kozalar size göz kırpar.
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in eşi Edinburg dükü Prens Philip’le 2008’deki Bursa ziyaretini hatırlarsınız.
Yeşil Cami’nde dinlediği Kuran tilavetiyle gündeme gelen Kraliçe, Koza Han’a da uğramış ve 16'ncı asırdan bu yana ayakta duran bu hanı oldukça fantastik bulmuştu.
Onun bu PR’ı da yerli-yabancı turistlerin dikkatini Koza Han’a yöneltmişti.
Ancak Bursa muhipleri için hanlar arasında Emir Han’ın ayrı bir yeri vardır.
Orhan Gazi yapısı olan bu yer, İmparatorluğun da ilk hanı.
Ulu Cami’nin en özgün manzarasını göreceğiniz Emir Han, bir Zeki Müren şarkısı gibidir.
Onu yazının sonuna kaydettik; fakat siz ilk sıraya alabilirsiniz.
Bursa’da Zaman şiirinin evi
Tanpınar’a edebî şöhretin kapısını açan Bursa’da Zaman şiirini hemen herkes bilir.
Şairin anlatısı Ulu Cami’nin komşusu Orhan Gazi Cami’ni tasvirle başlar:
Bursa’da bir eski cami avlusu
Küçük şadırvanda şakırdayan su
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar…
Bu mısraların izinde şehrin ilk selatin külliyesine bakın.
Ve ‘taşlarda gülen rüya’nın nasıl oluyor da 14'ncü yüzyıldan bu yana tabir edildiğine hayranlıkla bakın.
Cantık nedir, nerede yenir?
Bursa’ya gelip de İskender kebap yememek olmaz, bunu biliyoruz. Fakat şehrin diğer yerli lezzetlerini tadın lütfen.
Pideli köfte, tahinli pide, cevizli lokumun yanı sıra kıymalı pidegillerden cantığı en başa yazabilirsiniz.
Eski Bursalılar, koca şehirde üç yere gidiyor bu el kadar pideyi yemek için:
Tuzpazarı’ndaki Kardeşler Pide Salonu’na, Aynalıçarşı’daki Pide ve Cantık Salonu’na bir de Kayhan’daki Acı Dayı’ya. Bizden adresleri, sizden tercihi…
Dünyanın en büyük panoramik müzesinde bir fetih hayali!
Şehrin yeni seslerinden Panorama 1326 Fetih Müzesi, günden güne gerek yerli gerek yabancı hem şehirde yaşayan hem dışarıdan gelenlerin gündemine giriyor.
Müzede, Osmanlı Devleti’nin beylikten devlete geçme süreci ince detaylarla anlatılıyor.
Karşınızdaki hayale bakınca, Bursa’nın bir geçmiş düşü olduğuna inanıyorsunuz.
Bursa Kalesi'ni, Uludağ’a yaslanan kenti, erguvan ağacını, Türklerin yeni telaşını, Bizans’ın hüznünü, kısacası 6 Nisan gününü görmüş oluyorsunuz.
Alt galeride şehirde metfun altı padişah ve onların etrafındaki hikayeleri anlatan on altı tabloyu da görmenizi tavsiye ederim.
Not: Şehrin merkezi sayılan Heykel’den müzenin yer aldığı Hacıilyas Mahallesi 15 dakikalık yürüme mesafesinde. Müzekart geçmiyor, girişler 5 TL.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish