Hızla yayılan ve bulaşıcı bir hastalık olarak sınıflandırılan çiçek hastalığı, son birkaç yüzyılda insanlar için kabus demekti. Hastalık, bulaştığı kişilerde yüksek ateş, yorgunluk ve kızarıklık gibi belirtileri de beraberinde getiriyordu.
Bazı dönemlerde çiçek hastalarının yaklaşık yüzde 30’u ölürken, iyileşenler de vücutlarındaki deformasyonla hayatına devam etmek zorunda kaldı.
18. yüzyılın başında ABD’nin kuzeydoğu kıyısında yer alan ve İngiliz sömürgesi altında bulunan Massachusetts halkı, Karayiplerden gelen çiçek hastalarıyla dolu geminin limana yanaştığını duyduklarında paniğe kapıldı.
Gemiden inen hastalar, halktan uzak bir evin içine konup, evin kapısına "Bu evde oturanlara tanrı yardım etsin" yazılı afiş asıldı.
1721 yılına gelindiğinde, Massachusetts’e bağlı Boston kentinde önceki yıllara nazaran daha yoğun bir çiçek hastalığı dalgası oluştu. Aylar içinde binlerce kişinin hastalanmasına ve yüzlerce kişinin ölümüne neden oldu.
1638’de ülkenin önemli limanlarından biri olan Massachusetts’e yönelik köle ticareti başladı. Bu dönemde Afrikalı kölelerle yüklü bir gemi, ilk kez bu bölgeye geldi.
On sekizince yüzyılın başlarında, Boston kentindeki Afrikalıların sayısı bini aştı. Şehrin kabusu olan çiçek hastalığı, köle olarak getirilen Afrikalılara da bulaştı.
1706 yılında, Boston’da rahip olarak görev yapan Cotton Mather, köle pazarına giderek Batı Afrika’dan getirilen bir köleyi satın aldı. İsmini Onesimus koydu.
Cotton Mather en başından beri kölelerin Hristiyanlığın değerlerini öğrenmeleri ve iyi muamele görmeleri gerektiğine inanıyordu. Ancak bir süre sonra Onesimus’un tembel ve faydasız biri olduğunu düşünür hale geldi.
Fakat 1716’da, Afrikalı köle Mather’in dikkatini çekecek bir fikir ortaya attı.
Keşfettiği yöntem yüzlerce hayat kurtardı
Onesimus, kısa bir süre çiçek hastalığına yakalandığını ancak iyileşmeyi başardığından bahsetti. Buna göre Onesimus, hastalığa karşı yeterli bağışıklık kazanmak için, bir çiçek hastasından aldığı irini, vücudundaki bir yaraya koyuyordu. Onesimus, bu küçük yönetemle iyileştiğini ve bir daha bu hastalığa yakalanmadığını keşfetti.
Onesimus’un bu taktiği, çiçek hastalığına karşı ilk aşılama yöntemiydi. Birçok insanın hasta olmasının önüne geçti. Bu arada rahip Marther, Onesimus’un fikrini beğenip diğer kölelerden doğru olduğundan emin oldu.
Bu yöntem, Massachusetts kentinde kısa sürede konuşulmaya başlandı.
Ancak birçoğu, bu yöntemin saçma olduğunu düşünerek reddetti. Gazeteler, bu ‘şehir efsanesiyle’ alay edip, Afrikalı köleleri küçük düşürmeye çalıştı.
1721 yılında, çiçek hastalığı yayılmaya devam etti. Boston’da 844 kişi, yani halkın yüzde 14’ü hayatını kaybetti. Bu sırada rahip Mather, Afrikali kölesinin aşılama yöntemini deneme fırsatı buldu.
Buradan yola çıkarak doktor arkadaşı Zabriel Boylston’dan yardım istedi. Bu yöntemle aşılanan 242 kişiden sadece 6’sı çiçek hastalığı nedeniyle öldü.
Afrikalı bir kölenin ilham kaynağı olduğu İngiliz bilim adamı Edward Jenner, yıllar sonra çiçek hastalığı aşısını bularak binlerce insanın hayatını kurtaracaktı.
Independent Türkçe için çeviren: Gülbahar İbeş