Geleneksel bir aile babası olan Bezos, mutfakta bulaşık yıkamanın gece yaptığı en ilginç şey olduğunu söylerdi. Ancak zaman içinde farklı bir şahsiyete dönüştü. Oyun bağımlısı olarak sarı sayfaların manşetlerinde yer almaya başladı ve eşinden boşandı. Bir televizyon yıldızı ile yaşadığı ilişkiye ait ergenlerin mesajlarına benzer aşk mektupları yayınlandı.
Tüm bunlar, şöhretli insanlara dair magazinsel, kişisel şeyler olarak görülebilir, ancak zihinsel olarak sorunlar yaşadığı da ortadaydı, her yöne çılgınca ateş etmesi bundandı. Kendini dünya önünde bir değil iki değil üç defa zor durumda bıraktı. ABD menşeli The National Enquirer dergisi onu, uygunsuz fotoğraflarını yayınlamakla tehdit ettiğinde, kendisine karşı Washington ve Riyad'ın önderliğinde uluslararası bir komplo kurulduğunu ileri sürdü. Bu komplonun nedeni olarak da sahip olduğu Washington Post gazetesinin iki başkentin politikalarına karşı olumsuz yayınlar yapmasını gösterdi.
Bu açıklama mantıksız gibi görünüyordu, zira söz konusu hükümetlerin, Bezos’un metresiyle çıplak fotoğraflarını çalmaktan daha önemli işleri olmalıydı. Gerçekten de bu çocuksu, kırılgan suçlamalar uzun zaman geçmeden çürütüldü. Bir süre sonra Wall Street Journal, çıplak fotoğrafların 200 bin dolar karşılığında metresinin erkek kardeşi tarafından sızdırıldığına dair bir dosya yayınladı. Bezos kendini bir defa utandırmakla yetinmemiş olmalı ki; iddialara karşı özel bir avukat görevlendirerek, sahibi olduğu Washington Post aracılığıyla zihnindeki yanılsamaları savunmaya kalktı, hatta karşı saldırıya geçti. Girişimleri bir kez daha başarısız oldu. Üçüncü vakıa ise birkaç gün önce yaşandı, Jeff Bezos telefonunda yüklü olan WhatsApp'ın Suudi Arabistan'dan hacklendiğini duyurdu, ancak bu iddia ve suçlaması herhangi bir nesnel dayanaktan yoksundu. Soruşturma sonunda Facebook telefonun hacklenmediğini ve herhangi bir illegal girişin tespit edilmediğini açıkladı.
Birinci olaydaki gibi sızıntının kendi evinden olduğu anlaşıldı, bu defa sızıntının kaynağı sevgilisiydi, para düşkünü kardeşine özel bilgileri gönderen oydu. Yani Bezos’un telefonu değil ama aklı hacklenmişti, gözünün önünde yaşananları kabul etmiyor ve kendine muhayyel düşmanlar belirliyordu. Şimdilerde kendini dördüncü kez rezil etmeye hazırlanıyordur. Bezos ve sevgilisinin hikâyesini geçelim, önemli olan şu dersi almamızdır; herhangi bir kanıt olmamasına rağmen, gerçek olarak sunulan tüm irrasyonel meseleleri akıllıca tartıp biçmeliyiz. Bu ve benzeri onlarca uydurulmuş hikâye ile devletler ve şahsiyetler suçlanmaktadır. Bu suçlamaların bir kısmı şantaj, gözdağı, lekeleme, çamur atma, cesaret kırma ya da birçok farklı sebepten olabilir.
Son üç yılda dünyada konuşulan ve bugünlerde adeta unutulmuş olan, ABD yönetimin Rusya ile ilişkilerine dair bir başka önemli mesele var. Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2016 Başkanlık Seçimlerine Trump lehine müdahale ettiği dünya basınında çokça yazılıp çizildi. Bu iddialara yönelik soruşturma yürütmesi için özel yetkili savcı Robert Mueller görevlendirildi. Yaklaşık 500 kişi ile görüşen Mueller, 25 milyon dolara mal olan 448 sayfalık soruşturma raporunda Rusya'yla gizli işbirliği bulunamadığını açıkladı.
Öyleyse delillerle desteklenmeyen bu ithamların nedeni neydi? Bezos’un öyküsüyle aynı gerekçe, gerçeklerle ilgisiz, politik ve ideolojik hedefler doğrultusunda komplo teorisi ile intikam alma ihtiyacı.
Bu iki önemli örnek, her gün duyduğumuz birçok şüpheli olay ve anlatıya uygulanabilir. Namludan duman çıktığını görmeden söylentileri gerçek kabul edemeyiz. Bezos, bu saçma hikâyesiyle, gerçek ile sahteyi birbirinden ayırt etmemize yardımcı olmuştur.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Mustafa Yıldız