Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın tek taraflı Ortadoğu planına dair, "Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail'in işgalini meşrulaştırma planıdır" değerlendirmesi yaptı.
Erdoğan, "Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir" diyerek, "Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs'ün İsrail'e verilme planı asla kabul edilemez" ifadesini kullandı.
Erdoğan, Senegal ziyaretinden uçakla yurda dönüşünde gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Afrika ziyaretlerinin ikinci ayağı olan Gambiya'da Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyareti gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, bu ziyareti hem ikili ilişkiler hem de Türkiye'nin Afrika politikası bağlamında önemsediğini vurguladı.
Erdoğan, Türk ve Gambiya iş adamlarının katılımıyla yapılan iş forumunun yeni imkanlara vesile olacağını ifade ederek, "Gambiya FETÖ okullarını Afrika'da kapatan ilk ülkedir. Rohingya Müslümanları konusunda Gambiya'nın gösterdiği hassasiyet memnuniyet verici. Diğer Afrika ülkeleri ile olduğu gibi Gambiya ile de karşılıklı saygı ve çıkar temelinde 'kazan kazan' ilişkisini geliştirmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Afrika ziyaretlerinin üçüncü ve son ayağının ise Senegal olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye ile Senegal'in iyi ilişkilerinin olduğunu ve her gün güçlendiğini dile getirdi.
Erdoğan, Senegal'in ekonomi, ticaret, enerji, altyapı, müteahhitlik, savunma ve balıkçılık alanında büyük potansiyele sahip olduğuna işaret ederek, "400 milyon dolar ticaret hedefimize ulaştık fakat geçen yıl biraz gerileme oldu, bu hedefin ötesine geçmek için yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Şimdi birlikte belirlediğimiz hedef 1 milyar dolar. 7 anlaşma imzaladık. Böylece ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendiriyoruz" dedi.
"Afrika ile özel ilişkilerimiz var"
Burada gerçekleştirilen İş Forumu'nda yeni yatırım imkanlarını ele aldıklarını ve iş adamlarını bir araya getirdiklerini aktaran Erdoğan, Senegal'in, FETÖ ile mücadelede Türkiye'nin yanında duran bir ülke olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maarif Vakfı'nın burada şu anda 13 okulla faaliyette olduğunu belirterek, Senegal'le öğrencilere burs da verilerek geleceğe yönelik ilişkilerin çok daha güçlü hale getirileceğini ifade etti.
Dördüncü kez ziyaret ettiği Senegal'in bu sefer çok daha farklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
Türk müteahhitlerin burada yaptıkları yatırımlarla geleceğe yönelik güçlü adımlar atıyoruz. Bizim Afrika vizyonumuz karşılıklı saygı temelinde 'kazan kazan' ilkesine dayanıyor. Afrika ile özel ilişkilerimiz var, geçmişimizde sömürgecilik yok. Afrika'yı pazar değil, ortak olarak görüyoruz. Afrika'da özellikle Senegal'in çok farklı bazı özellikleri de var. Adeta buradan Amerika'ya, değişik yerlere Goree Adası'ndan köle ticareti yapılırdı. Hakikaten orası çok çok farklı bir yer. Ben orayı ziyaret ettim ve orada kölelerin nasıl zincirlere vurulduğunu, zincirlere vurulan kölelerin nasıl kadırgalarla vesaire ABD'ye kadar gönderildiğini bize rehber olan arkadaş anlatmıştı.
"5 milyondan fazla Cezayirlinin öldürüldüğünü söyledi"
Erdoğan, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"2'si Fransız, 1'i İngiliz, 3 eski sömürge ülkesini ziyaret ettiniz. Neler gözlemlediniz? Onlar Türkiye'ye nasıl bakıyor? Hem Senegal'de hem de Cezayir'de halk Fransa'ya tepkili. Gözlemlerinizi paylaşır mısınız?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
Özellikle Cezayir'de Cezayir Cumhurbaşkanı Sayın Abdulmecid Tebbun Fransa'ya çok farklı bakıyor. Hatta ben kendisinden bir şey rica ettim. Çünkü bana öyle bir rakam verdi ki bu rakamı öyle zannediyorum ki dünyada siyasi liderler de pek bilmiyor. '130 yılda 5 milyondan fazla Cezayirlinin Fransızlar tarafından öldürüldüğünü' söylüyor. Dedim ki 'Bana bunun belgelerini gönderirseniz, çok memnun olacağız.' Biz milyonlarca biliyorduk da böyle bir rakamı tahmin etmiyordum. Tabi Fransızlar katliamı sadece Cezayir'de değil, Ruanda'da da yaptılar. Yani, birçok Kuzey Afrika ülkesi Fransızların bu tür katliamına tarihte şahit oldu. Bunu bir Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bilmiyor. Macron'a söylediğimiz zaman kendisi 'Tarih dersi mi veriyoruz?' diyor, böyle bir durum var. Senegal'de de şu anda oraya yönelik olumlu bir bakış yok. Gambiya maalesef işte gördük 3 ülke içinde en fakiri.
Erdoğan, Gambiya'da bazı imkanların olduğunu, bunların değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Bunları kendilerine söyledik. Mesela limanları var, 'Bunların işletilmesi noktasında firmalarımız deneyimlidir, size sömürülecek yer diye bakmazlar. Eğer bunu firmalarımız alırsa siz de çok ciddi kazanımlar elde edersiniz.' dedik" diye konuştu.
"Bir yere kadar sabrederiz"
Gine'nin limanını Türk firmalarının işlettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eskiden yılda 1 milyon, bilemedin 2 milyon gibi bir gelir elde ederken, şu anda 20 milyonun üzerinde yıllık gelir elde ediyorlar. Ayrıca bu rakam sürekli büyüdüğü gibi, 'Oradaki araçların hepsini yeniledik' diyor arkadaşlar" dedi.
Erdoğan, şu anda Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall'in dünyada farklı bir konumunun olduğunu, ülkede toplamda gayri safi milli hasılaya bakıldığında bunun çok daha artması gerektiğini söyledi.
Cezayir'in ise özellikle doğal gaz, petrol noktasında iyi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu ülkenin de kısa zamanda kendini toparlayacağına işaret etti.
"2018'de İdlib'in, gerginliği azaltma bölgesi olarak ilanından bugüne gerginlik azalacak gibi durmuyor. Son zamanlarda da saldırılar arttı. Görünen o ki Türkiye'ye basınç uygulayarak göç dalgası planlıyorlar. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
Rusya ile gerek Soçi gerek Astana'da bazı görüşmeler, anlaşmalar oldu. Bu anlaşmalara Rusya'nın sadık kalması halinde, biz de aynı sadakatle yola devam ederiz. Şu an itibarıyla maalesef Rusya, Astana'ya da, Soçi'ye de sadık değil. Arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde de kendilerine 'İdlib'de bu bombalamaları vesaire durdurdunuz durdurdunuz, durdurmadığınız takdirde bizim artık sabrımız tükeniyor. Bundan sonra ne gerekiyorsa biz de bunu yapacağız.' diye ifade ediliyor. En son Halep'ten bizim tarafa atışları var. Bunlara biz bir yere kadar sabrederiz, sabrettik ama ondan sonra da biz göbeğimizi keseriz. Bu konuda Rusya da eğer biz birbirimize sadık ortaklar isek, tavrını belli edecek. Ya Suriye ile olan süreci farklı yürütecek ya da Türkiye ile olan süreci farklı yürütecek, bunun başka yolu yok. Biz, bir şeyleri kapma gayretinde değiliz. Bir şeyleri almanın, toprak kapmanın gayreti yok bizde. Biz oradaki mazlum, mağdur insanları kurtarmanın gayreti içerisindeyiz.
"Arzumuz Rusya'nın gereken uyarıları yapması"
Rusların "Teröristlere karşı mücadele ediyoruz" dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kim terörist? Kendi toprağını savunanlar mı terörist? Bunlar direnişçi. Şu anda bunlara sorarsan Türkiye'deki yaklaşık 4 milyon Suriyeli de terörist. Bunlar nereden kaçtı geldi? Esed'in zulmünden kaçtı geldi. Şu anda bu insanlar bize barınmış durumdalar" dedi.
Erdoğan, İdlib'de devam eden süreçle ilgili Türkiye'nin briket barınaklar yaptığını belirterek, "Bu kışın soğuğunda bunlar çadırlarda duramazlar. Bunlara briket barınaklar yapalım. Bunları ben Sayın Putin'e de söyledim. Bu insanlar şu anda çadırlarda nereye kadar? Bunun için Esed'e söylenmesi gerekeni siz söylerseniz, bu insanları da biz konforu yüksek hale getirebiliriz. Onun için de biz bu işi gevşetemeyiz, aynı kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"Bu süreçte şantaj görüyor muyuz?" sorusuna Recep Tayyip Erdoğan, "Bunu şantaj olarak nitelemeyelim. Aylar geçtikçe göreceğiz ama bizler ilgili arkadaşlarımız, şahsım görüşmelere devam edeceğiz. Arzumuz bir an önce burada Rusya'nın dost olarak gördüğü rejime gereken uyarıyı yapmasıdır" karşılığını verdi.
Amerika'nın sürece üst düzeyde katılmadığına, alt düzeyde büyükelçi veya özel temsilci düzeyinde katıldığına işaret eden Erdoğan, "Burada ağırlıklı biz üç ülkeyiz, Rusya, İran, Türkiye. Şimdi bunu yeniden canlandırarak Astana sürecinden ne çıkar, bakılabilir. Tabi asıl gidilmesi gereken yer Cenevre. Cenevre konusunda da sanki unutma politikası var. Bunu hareketlendirmek, bir an önce işi siyasi sürece kavuşturmak ve netice almak gibi bir durum söz konusu olmalı" diye konuştu.
"Şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı söz konusu değil"
Erdoğan, Çin'de ortaya çıkan Koronavirüs salgınına ilişkin, "Türkiye insanların dolaşımını sınırlandırmak, bazı noktalarda engellemek gibi büyük adımlar atar mı?" şeklindeki soruyu, şöyle yanıtladı:
Sağlık Bakanımızın bu konudaki temkinli açıklamaları şöyle: 'Bizde henüz herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.' Ancak Çin'de de 25 kadar Türk, 10 kadar da Azeri vardı. Onların Türkiye'ye dönme gibi arzuları var. 'Tedbirlerinizi alın, Azeri kardeşlerimizi de dahil edin. Karantinaya almak suretiyle bu kardeşlerimizi Türkiye'ye getirelim' dedik. Türkiye içinde şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı söz konusu değil ama arkadaşlarımız oraya dayalı olarak da her türlü tedbiri alarak adımlarını atıyorlar.
"Nezaket konuşması yaptık"
Erdoğan, gazetecilerin, ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesine ilişkin, "İki taraftan yapılan açıklamada Libya, İdlib ve Doğu Akdeniz konusunun konuşulduğu açıklandı. Bu kritik başlıklarda Ankara'nın mesajları ne oldu?" şeklindeki sorusu üzerine ise görüşmede Libya'yı konuştuklarını anlattı.
Trump'la Libya ile ilgili olarak "sadra şifa" konular değil, ağırlıklı olarak "nezaket" konuşması yaptıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Elazığ, Malatya depremini gündeme getirdi. 'Bize düşen ne var, ne yapabiliriz? Bizde depremlerle ilgili çokça alet edevat var, gönderebiliriz' dediler. Şu anda çok çok teşekkür ediyoruz, biz bu aşamaları aşmış vaziyetteyiz. Tabi 41 vatandaşımız öldü, Allah'tan rahmet diliyoruz. Bunun yanında ciddi sayıda kurtarılan vatandaşlarımız var. 1600'e yakın yaralı vardı, bu yaralıların kahir ekseriyeti ayakta tedavi ile evlerine döndüler. 60-70 tedavisi devam eden var. Yoğun bakımda olan hemen hemen kalmadı gibi. Onlar da bugün odalarına çıkacaklardı.
"Kışı sıkıntısız veya en az sıkıntıyla atlatmayı planlıyoruz"
Elazığ'da Şehir Hastanesinin gerçekten çok ciddi iş gördüğüne dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
Hastalar oraya gelerek tedavilerini oldular. Şu an enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Enkaz kaldırmanın yanında, yeni bir adım daha attık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın gerek Elazığ'da gerekse Malatya'da elinde rezerv konut varsa ki bunlar TOKİ'nin konutları biliyorsunuz, 400 kadar bu tür konut var. Şu anda evsiz kalanlara, acil olanlara bu konutlardan dağıtmaya başlayacaklar. Malatya büyükşehir olduğu için köy değil, mahalle diyoruz. O mahallelere tek kat konut ve bu konutların yanına da ahırlarını yapmak suretiyle çalışmalarını yoğun bir şekilde başlatıyorlar. Şehir merkezlerinde gerek Malatya gerek Elazığ'da zemin etütlerini en ideal noktada yapacağız. Zemin etütlerinden sonra da buralarda inşaatları başlatacağız ki bu bizim için 3-4 aylık, bilemedin 5 aylık iştir. Amacımız şehir merkezlerindeki binaları da yapıp vatandaşların buralardaki konutlara taşınmalarını sağlamaktır. Şu anda da (Çevre ve Şehircilik Bakanı) Murat Bey'den bunları öğrendim, süratle çalışmayı başlatıyorlar ve adımları da inşallah atıyoruz. Tabi bütün bunların dışında elimizdeki çadırları, konteyneri planlı bir şekilde dağıttılar. Kışı sıkıntısız veya en az sıkıntıyla atlatmayı planlıyoruz.
ABD'nin tek taraflı barış planı
Erdoğan, "Beyaz Saray'ın 'yüzyılın anlaşması' olarak nitelendirildiği barış planı, Trump tarafından duyuruldu. Bu bağlamda Ankara'nın plana yaklaşımı nedir?" şeklindeki soru üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
Biz buraya girerken açıklama devam ediyordu. Önceki akşamki konuşmada Sayın Trump'a, "Bu metni bize gönderirseniz, içeriğinde ne var görürüz, ona göre de atmamız gereken adımları veya tavrı belirleriz" dedik. Zaten önümüzdeki hafta içerisinde de Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı olacak. O toplantıya Dışişleri Bakanımız da katılacaklar. Bizim bu konudaki tavrımız belli. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs'ün İsrail'e verilme planı asla kabul edilemez. Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir. Bu plan Filistin ve Kudüs için yeni oldubittiler oluşturma gayretidir. Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail'in işgalini meşrulaştırma planıdır. Hangi girişim olursa olsun, bazı Arap ülkeleri sırtını dönse de biz Filistin'in ve Kudüs-ü Şerif'in hukukunu korumak için uluslararası kurumları harekete geçirmeye ve dünyaya bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz.
Özellikle İsrail medyasındaki Netanyahu'ya yakın aşırı sağ medyada, Türkiye'nin güvenlik bürokrasisini hedef alan yayınlar olduğu, Kasım Süleymani'nin ardından MİT Başkanı Hakan Fidan'ın hedef gösterildiğinin aktarılması üzerine Erdoğan, "Eğer biz İsrail medyasına göre hareket belirleyeceksek vay halimize. İsrail medyası da istihbarat başkanımız için böyle şeyler yazıyorsa doğru istikametteyiz. Hayırlı olsun" açıklamasında bulundu.
"Harcanması gereken yere harcadık"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Deprem vergileri nereye harcandı?" sözlerinin hatırlatılarak, bu tavra ilişkin görüşleri ve devletin 1999 öncesi ve bugünkü tavrına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:
Bu adamın doğru söylediği bir şey yok. Yalanlar zincirine yeni bir yalan ilave ediyor. Ben şu anda Sivrice depremine CHP'li belediye ne kadar yardım yapmış bunun üzerinde duracak değilim. Ben sadece şunu söyleyeyim. Bütün il, ilçe, belediyelerde, mahallelerde, Allah'a hamdolsun, bir tarafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere, bütün bakan arkadaşlarım ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Fuat Bey, öbür tarafta (AK Parti) Genel Başkanvekili olarak Numan Bey, tüm vekiller, kadın kollarımız bölgede seferber oldu, çalıştılar ve aç açık bırakmamak için ne gerekiyorsa yaptılar. Bir defa Kılıçdaroğlu'nun ne kabinemizi ne bizim şu andaki o bölgede çalışan milletvekillerimizi falan ağzına almasını yakıştıramam. Onların böyle bir derdi olamaz. Acaba kendisi oraya gitti mi? Gitmedi. Şimdi bundan sonra herhalde gider; ben söylüyorum ya… Niye gitmedi? Bu ciğer meselesi, ruh meselesi ondan... Bunda öyle bir ruh yok. Biz elhamdülillah Van'da da, Simav'da da, Sakarya'da da... Ben cezaevinden çıktım, ilk gittiğim yer Sakarya, Düzce'dir. O zaman belediye başkanı sıfatım yoktu. Bütün oraları dolaştık. Bizim derdimiz var. Onun böyle bir derdi yok. Soruyorlar şimdi. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde bir para hangi amaç için toplanmışsa bugüne kadar o gaye için harcanmıştır. Onun dışında bir yere biz bu tür paraları harcama diye bir tavrın içinde olmadık, olmayız.
Erdoğan, şu anda da bölgede yoğun bir şekilde çalışıldığına işaret ederek, "Eğer bu vatandaş dayanışma için elinde ne var, ne yok götürüyorsa, tek sebebi var: İnanıyor da onun için götürüyor. Bu hükümete inanıyor. İnanmasa götürür mü? Ben sizlere 'her şeyi veririm' diyor" ifadelerini kullandı.
Şimdi bir kampanya daha başlattıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
Önce vekillerle dedik ki, 'Biz buraya elimizden gelen desteği verelim. Herhangi bir rakam belirlemiyoruz. Kim ne kadar verecekse milletvekili arkadaşlarımız versinler. Bunları hesabımızda toparlayacağız sonra da grup başkanımız herhalde AFAD'a aktarma yoluna gidecektir. Bunlar ise yatıyor kalkıyor 'o parayı nereye, bu parayı nereye harcadınız?' Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal'e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok. Bütün bu harcamalar nasıl yapılıyor, bunlara bakmıyor ki... Bütün bu konutlar nereye yapılacak? Bunun tarih en büyük şahididir. İkide bir kalkıp gaziler ve şehitlerle alakalı şeyleri konuşuyor. Niye? Aldatırız. Yaptıkları iş bu. Onun için bunların haftalık grup toplantısında yaptıkları konuşmalar da pek kayda değer değil.
"Terör örgütü PKK'nın Suriye'de DEAŞ'lıları para karşılığı salıverdiği, para vermeyenlerin ise çocuklarının zorla terör örgütüne devşirildiği yolunda güvenlik ve istihbarat raporlarına yansıyan bilgiler var. İki terör örgütüyle de mücadele eden bir ülke olarak Türkiye'nin bu konuya ilişkin uluslararası kamuoyuna mesajı nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, uluslararası camianın karalama kampanyaları yapmasına rağmen Türkiye'nin El-Bab'da 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirerek, burayı sükunete kavuşturduğunu kaydetti.
Türkiye'nin IŞİD'lileri yakaladıkça kendi ülkelerine gönderdiğini belirten Erdoğan, bunların içinde Alman, İtalyan, Fransız vatandaşlarının olduğuna dikkati çekti.
"Hepsini evlerine gönderiyoruz ama bunların ülkeleri, bunları takip etmiyor ki. 'Türkiye'ye iftira at, tutmazsa iz bırakır' anlayışıyla lekelemeye çalışıyorlar ama biz de görevimizi yapacağız, dik duracağız" diyen Erdoğan, şu anda Türkiye'nin IŞİD'in üst düzey kişilerini yakaladığını vurguladı.
Erdoğan, Bağdadi'nin kız kardeşi, eniştesi ve damadının yakalandığına söyleyerek, "Bunların reklamını yapalım diye bir derdimiz de yok. Şu anda bunlar bizim elimizde" diye konuştu.
"Tüm dünyadan gelen DEAŞ'lı teröristlerin 7-8 bin çocuğu olduğu iddia ediliyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
Bu söylediğiniz şeyler tüm dünyadan gönderilen DEAŞ'lıların çocukları. Tabii bunlar, dünyanın DEAŞ noktasında oynadığı oyunun çok açık ve net göstergesi. Mesela 'cezaevi' dediler. Onlar cezaevinden başka her şeye benzer. Ondan sonra bir kısmını parayla, bir kısmını farklı düşüncelerle serbest bıraktılar. Hatta bir telefon görüşmesinde Sayın Trump 'Bunları alır mısınız?' gibi bir teklifte bulundu. 'Oturalım konuşalım, nasıl bir çözüm buluruz?' dedik. Ama sonra takibi gelmedi. 'Bakanlarımız görüşsünler' dedik, takibi gelmedi.
"Onlar kaçacak, biz kovalayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diyarbakır'da HDP İl Binasının önünde çalınmış evlatlarını bekleyen anneler var. Onlara bir mesajınız var mı?" sorusuna, "Diyarbakır'daki bu annelerin bir kısmı deprem bölgesine gelecek kadar annelik duygusunu yaşamak istediler. Bu çok çok asil bir hareketti. Eşim, Aile ve Çalışma Bakanımız, bazı bakan arkadaşlarımız oraya gitti. Derdimiz, oradaki hanım kardeşlerimiz olsun, babalar olsun bir güvence temin edebilmek" yanıtını verdi.
"Yavaş yavaş çözülmeye de başladılar. Son olarak 6-7'yi buldu gelen çocuklar. Bunun gerisi de gelecek diye düşünüyorum. Akışına bırakamayız. Takipçisiyiz. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız. Er ya da geç onlar değil, biz kazanacağız." ifadelerini kullanan Erdoğan, terörün kazanmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
Biz bu işi köşeye sıkıştıra sıkıştıra sonunda toparlayıp alacağız. İşte dağdakilerin hali ortada. Öbür tarafta Kuzey Irak'taki durum ortada. Şu an itibarıyla Türkiye olarak biz Orta Doğu'da masada belirleyici ülkeyiz. Sağa sola yalpalayan ülke değiliz. Görüştüğümüz tüm liderler, İslam dünyasında da bölgede de Türkiye'nin çok farklı konumunu kabul ediyorlar. Ama bu bizi asla şımartmamalı ve rehavete sevk etmemeli. Hem madden hem manen güçlü olacağız ve mağdur, mazlum insanların imdatlarına yetişeceğiz.
AA