Sünnici, Şiici Müslümanların en sevdiği yemek birbirlerini yemek; birbirlerinin kanı en sevdikleri içecek!

İran İslam Cumhuriyeti’nin ve Şii Müslümanların en sevilen komutanı Kasım Süleymani’yi ABD’nin öldürmesi üzerine, Sünni Müslümanların önde gelenleri ne dedi?

Mesela Türkiyeli Sünni Müslümanların en ünlü hocası Ahmet Mahmut Ünlü, diğer adıyla Cübbeli Ahmet Hoca ne dedi?

Cübbeli Ahmet Hoca, İranlı komutan Kasım Süleymani’nin Sünni Müslümanların katili olduğunu vurgulayıp şunları söyledi:

Kasım Süleymani’nin yönettiği İran’ın Haşdi Şabi milisleri, Müslümanları öldürmekle yetinmeyip ciğerlerini söken ve ağızlarında çiğneyip yiyenlerdir.

 Evet, Türkiyeli Sünni Müslümanların en ünlü hocası Cübbeli Ahmet Hoca, Şii Müslümanların en sevilen komutanı Kasım Süleymani için bu sözleri sarf etti.

Yine başka Müslüman ülkelerdeki Sünnilerin önde gelen cemaat, tarikat, kanaat önderleri de buna benzer açıklamalara girişti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın baş danışmanı Mücahit Küçükyılmaz da Kasım Süleymani’nin öldürülmesini, “Katil katledildi. Rüzgar eken fırtına biçti” şeklindeki sözlerle değerlendirdi.

Bütün bunlar bize neyi gösteriyor?

Ayrıca mesela Irak’ta, Suriye’de Sünni Müslümanların Şii Müslümanların camilerine, Şii Müslümanların Sünni Müslümanların camilerine bombalı arabalarla, canlı bombalarla saldırıp camilerde bile birbirlerini topluca katletmeleri bize neyi gösteriyor?

Sünni olsun, Şii olsun, Müslümanların birbirlerine ne kadar kin duyduklarını gösteriyor.

Müslümanların birbirlerine karşı kindar nesiller yetiştirdiklerini gösteriyor.

Müslümanların birbirlerinin ciğerini, kalbini söküp çiğ çiğ yiyecek kadar birbirlerine karşı acımasız olduklarını gösteriyor.

Görülüyor ki Müslümanların en sevdiği yemek birbirlerini yemek!  

Görülüyor ki birbirlerinin kanı Müslümanların en sevdiği içecek!

Bütün dünya bunu görüyor.

Bütün dünya Müslümanların birbirlerine karşı gerçekleştirdikleri bu dehşet, vahşet görüntülerini izliyor.

Ondan sonra da Müslüman din adamları “Müslümanlık barış dinidir” diyor.

Ondan sonra da Müslüman din adamları “Müslümanlar kardeştir” diyor.

Ama buna dünya inanmıyor.

Müslüman alemine bakıp Müslümanların birbirlerini yediğini görenler, sürekli birbirleriyle savaştığını görenler, “Müslümanlık barış dinidir” demenize inanırlar mı?

Müslüman alemine bakıp kimi Müslümanların birbirlerinin ciğerini, kalbini söküp çiğ çiğ yediğini, kanını içtiğini görenler, “Müslümanlar kardeştir” demenize inanırlar mı?

Müslüman alemine bakıp Müslümanların birbirlerinin camilerine bombalı araçlarla, canlı bombalarla saldırmak gibi terör eylemlerine giriştiğini görenler, “Müslüman terörist olmaz” demenize inanırlar mı?

‘Müslümanlar birbirlerine bunları yaptıklarına göre, başkalarına kimbilir neler yaparlar’ diye sormazlar mı?

Peki, Müslüman aleminin bu halde olmasına Müslümanlar ne diyor?

Müslümanlar, “Müslüman aleminin bu halde olmasının başlıca nedeni emperyalistlerin bizi birbirimize düşürmesidir” diyor.

Aslında bunu demek “Müslümanlar akılsızdır” demek oluyor.

Emperyalistler Müslümanları birbirlerine düşürmek isterler; bu doğru.        

Emperyalistler Müslümanları birbirlerine düşürerek zayıf düşürmek isterler; bu doğru.

Ama Müslümanlar olarak sizin aklınız, beyniniz yok mu?

Aklın varsa, beynin varsa kullanacaksın.

Aklını, beynini kullanamıyorsan, kafanın içinde taşıdığın beyin sana yüktür; onu boşu boşuna taşımayacaksın!

Aklın varsa, beynin varsa onu kullanıp, emperyalistlerin Müslümanları birbirine düşürmesine engel olacaksın.

“Emperyalistler bizi birbirimize düşürüyor” şeklindeki akılsızca mazeretlere sığınmayacaksın.

Akılsızca işler yapmayacaksın.

Sünni olabilirsin, ama Sünnicilik yapmayacaksın.

Şii olabilirsin, ama Şiicilik yapmayacaksın.

Kısacası, mezhepçilik yapmayacaksın.

Ama gelin görün ki, emperyalist ABD’nin Şiici General Kasım Süleymani’yi öldürmesi üzerine Sünniciler de bir sevinç, bir sevinç, sormayın hiç…

Sünniciler ile Şiicilerin birbirlerine böylesine düşman olduğu, birbirlerine böylesine kin duyduğu Müslüman alemi barış içinde yaşayabilir mi hiç?   

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.