Doğu Akdeniz’de özellikle son dönemdeki gelişmeler ve bölgedeki gerginlik nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) deniz üssü kurulması yeniden gündemde.
Daha önce farklı zamanlarda tartışılan deniz üssünün yapılması Türkiye'nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaptığı anlaşma ve Akdeniz'deki doğalgaz arama faaliyetleri nedeniyle daha sık dillendiriliyor.
İnsansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) için Geçitkale'de yapılan hava üssünün ardından şimdi de Gazimağusa'da deniz üssü kurulması gerektiği tartışılıyor.
Independent Türkçe'ye konuşan uzmanlar, Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssü Komutanlığı'nın adaya uzaklığına vurgu yapıyor.
Bu gerçekten yola çıkarak deniz üssünün zorunluluk olduğu görüşü ağır basıyor.
Pekin: Mağusa’da daimi bir deniz üssü kurmamız şart
Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı ve emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Mağusa'da deniz üssü kurulmasının şart olduğunu savunanlardan.
Pekin, Türkiye’nin KKTC’de bulunan Geçitkale Hava alanının İHA/SİHA üssü olarak kullanmaya başlaması ve bu bölgede daimi olarak İHA/SİHA konuşlandırmasının ardından "Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler, politikamız ve stratejimiz, Mağusa’da daimi bir deniz üssü kurmamızı gerektiriyor" diyor.
"Masada güçlü olabilmek için deniz gücüne ihtiyacımız var"
Pekin, bölgeye en yakın deniz üssünün 350 mil uzaklıkta olduğunu hatırlatıyor:
Doğu Akdeniz’in hem güneyini hem de doğusundaki Levant’ı kontrol edecek ve baskı uygulayacak deniz ve hava gücüne ihtiyacımız var. Tabii ki öncelik diplomasi olacak ancak masada güçlü olabilmek için deniz gücüne ihtiyacımız var. Bölgeye en yakın deniz üssümüz Aksaz’ın uzaklığı 350 mildir. Su üstü gemilerimizin seyir süratlerinin 30 mil olduğu dikkate alınırsa, ihtiyaç duyulan anda gemilerimizin istenilen bölgeye gitmesi uzun bir süre alacaktır. Bu bakımdan Magosa’da daimi bir deniz üssü kurmak zorundayız. Bu aynı zamanda bizim kararlılığımızı da gösterecek hem Levant hem de Doğu Akdeniz politikamızın uygulanmasını gerçekleştirecektir. Gambot diplomasisi için de önemli bir fırsat sağlayacaktır.
"Hava kuvvetleri için daimi bir üsse ihtiyaç yoktur"
"Hava kuvvetleri daimi üssüne ihtiyaç var mı?" sorusuna ise Pekin, "Hava Kuvvetleri uçaklarının bölgeye intikali en fazla 10 dakika sürmektedir. Bu maksatla Geçitkale hava alanı İHA/SİHA ‘larla birlikte jet uçakları için yedek havalanı, acil durumlarda, tatbikat, eğitim ve kuvvet gösterimi maksadıyla kullanılacak bir hava meydanı olarak düzenlenmelidir. Kıbrıs’ta hava kuvvetleri için daimi bir üsse ihtiyaç yoktur" yanıtını veriyor.
Gürdeniz: İHA / SİHA üssünün kurulmasından sonra deniz üssü süratle hayata geçirilmeli
Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssü'nün mesafesine vurgu yapan bir başka isim ise emekli Tümamiral Cem Gürdeniz.
O da KKTC'de deniz üssü kurulması gerektiğini belirtiyor.
"Doğu Akdeniz, Türkiye’nin ve 21. yüzyıl jeopolitiğin en önemli ağırlık merkezidir" diyen Gürdeniz, şu tespiti yapıyor:
Pek çok cephesi vardır ancak en önemlisi, şüphesiz 'mavi vatan' dediğimiz deniz yetki alanları ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) deniz çıkarlarının korunmasıdır. Bu kapsamda Doğu Akdeniz havzasında Türk donanmasının en büyük üssü Muğla ilinin Marmaris ilçesinde bulunan Aksaz Deniz Üssü'dür. Burası stratejik bir üstür. Her türlü olanak ve yeteneğe sahiptir. Ancak mevki, mesafeler göz önüne alındığında, özellikle Kıbrıs’ın doğusuna olan mesafesi uzaktır. 350 mile yakın bu mesafe, Kıbrıs’ın doğusunda, örneğin Karpaz yarımadası güneyinde veya Kıbrıs’ın güney doğusunda oluşabilecek krizlere ve ani durumlara müdahale konusunda büyük bir zaman kaybına neden olacak mesafedir! Örneğin bir fırkateynin iktisadi süratle Kıbrıs’ın doğusundaki bir kriz alanına intikal etmesi söz konusu olduğunda, bu süre yaklaşık 20 saati geçecektir. O nedenle, özellikle Kıbrıs’ın doğusunda Magosa civarında bir deniz ileri üssümüzün olması, Türkiye'ye büyük kolaylık ve esneklik sağlar.
Gürdeniz, kurulacak üssün Türkiye'ye bir çok fayda sağlayacağını ifade ederek "Bu üs, KKTC'nin deniz yetki alanlarındaki araştırma ve sondaj faaliyetlerine koruma sağlama konusunda da büyük fayda sağlayacaktır. Mağusa yakınlarındaki kurulacak üssün sağlayacağı stratejik ve operatif avantajlar tabii ki çok büyük olacaktır. Özellikle akaryakıt su gıda ve cephane ikmali gibi alanlarda savaş gemilerimize her türlü lojistik desteğin sağlanması yan ısıra ayırca basit onarımların yapılması ile personele tıbbi müdahale ve dinlenme imkanlarının sunulması gibi hususlar göz önüne alındığında bu üs çok büyük avantajlar sağlayacaktır. Geçitkale'de insansız hava aracı (İHA) üssü / silahlı insansız hava aracı (SİHA) üssünün kurulmasından sonra bu aşamada deniz üssünün de süratle hayata geçirilmesi önemlidir. Mogosa yakınlarında tespit edilen üs bölgesinin eskiden de liman olarak kullanıldığı gözünle alınırsa bölgenin geliştirilmesi ve buraya yatırım yapıldığı taktirde kısa sürede bir ileri harekat üssü olması mümkün olacaktır" ifadelerini kullanıyor.
Erenel: Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ani müdahale ihtiyacını karşılayacaktır
İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel ise KKTC’yi korumak ve kollamak gerekteği düşüncesinde.
Erenel, Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerin konunması için harekete ihtiyaç duyulduğunu aktarıp "Aynı zamanda etkili aktörlerin Doğu Akdeniz’de söz sahibi olabilmek için çeşitli yöntemlere başvurduğu bir dönemde, rekabet içinde etkin bir aktör olmak gereklidir" diyor.
Doç. Dr. Erenel, KKTC’de kurulacak deniz üssünün faydaların ilişkin ise "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) 17 Pesco projesine dahil eden Avrupa Birliği’ne (AB), GKRY ne uyguladığı silah ambargosunu kaldıran ABD’ye tepki olacaktır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ani müdahale ihtiyacını karşılayacaktır. Deniz yetki alanlarının paylaşım mücadelesinde reaksiyon yeteneği ve lojistik destekte süreklilik sağlayacaktır" yorumunu yapıyor.
Atun: KKTC’de kurulacak deniz üssü Kıbrıs sorununun çözülmesine etki eder
Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun, KKTC’de kurulacak denizüssünün, Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu etki yapacağı görüşünde.
“Bu üs, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) olası saldırıları açısından caydırıcı rol oynayıp, barışı getirecektir” diyen Atun, bölgedeki gelişmelere dikkat çekip üs meselesinin bir gereklilik haline dönüştüğünü vurguluyor:
1960 yılından günümüze kadar geçen süreç içinde bölgedeki ve dünyadaki siyasi ve askeri dengeler esaslı bir şekilde değiştiği açıkça görülmektedir. Özellikle Kıbrıs adasındaki yönetim şeklinin değişmiş ve iki ayrı devletin kurulmuş olması, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin arkasını AB’ye dayayarak tek taraflı olarak, bazı kısımları Türkiye’nin yıllar önce ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge ile çakışan kendi Münhasır Ekonomik Bölgesini ilan etmesi ve Suriye’de son 7 senedir süren çatışmalar, Türkiye’nin adada tam teçhizatlı kara, hava ve deniz kuvvetlerini barındıracak ve her tür lojistik desteği verebilecek modern bir askeri üs kurmasını zorunlu bir hale getirmiş bulunmaktadır.
“Türkiye savaşta güney limanları yoluyla beslenebilir”
"Kıbrıs’ın Türkiye için stratejik önemi vardır" diyen Atun'a göre hiçbir devlet güvenliğini başka bir devlete dayamamalı:
"Savaşta Türkiye ancak güney limanları yoluyla beslenebilir. Kıbrıs adasına hâkim olacak kuvvet aynı zamanda Ege denizinde adalara da sahip olursa, Türkiye gerçek bir kuşatma altına girer. Hiçbir ülke tüm güvenliğinin dost dahi olsa başka bir devlete dayanmasına razı olamaz.
© The Independentturkish