Diyanet İşleri Başkanlığı, "Kur'an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönergesi" yayımlandı.
Yönergeye göre vakıf ve dernekler de dahil olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı dışında hiçbir gerçek veya tüzel kişi tarafından Kur'an kursu açılamayacak.
Türkiye’de Diyanet dışında özellikle tarikat ve cemaatlere yakınlığıyla bilinen dernek ve vakıflarca kurulan binlerce Kur'an kursu bulunuyor.
Özellikle Süleymancılar, İsmailağa ve Menzil Cemaatleri, Kur'an kursu açılmasında öne çıkan cemaatler.
Dolayısıyla alınan kararın cemaat ve tarikatlara yönelik bir karar olup olmadığı sorusu gündeme geldi.
Bu soruyu konunun uzmanlarına yönelttik ilginç cevaplar aldık.
“En çok Kur'an kursu Süleymancılarda”
Araştırmacı yazar Müfid Yüksel, kararla ilgili şöyle bir iddiada bulundu:
“Süleyman Efendi Cemaati’ne (Süleymancılara) yönelik tedbir niteliğinde bir karar olabilir. Çünkü en çok onlar Kur'an kursu kurumlarına sahip”
Kararın denetim açısından faydalı olacağını söyleyen Yüksel, endişesini ise şöyle dile getirdi:
Fakat başka yerlerdeki Kur'an kursları ne olacak? Mesela kimi Doğu illerinde Kur'an kursları yok medrese adında kurumlar var. Onlar kapanacak mı acaba? Bu bölgede sıkıntıyla karşılanabilir. Denetim olmasın değil ancak bu kadar daraltılmış karar sivil toplum kurumu niteliğindeki kurumlara sıkıntı verebilir mi veremez mi bu tartışılır.
“Diyanet bir tane açıyorsa dernekler 10 tane açıyor”
İlahiyatçı yazar Ali Eren ise karara tepki gösteren isimler arasında.
"Bu bir yerde bundan sonra Kur'an kursu açılmasın demek” diyen Eren, devamında iddialarını şöyle sürdürdü:
Diyanet biz açacak diyebilir. Siz açacaksınız da Diyanet’in açtıkları ile derneklerin açtıkları arasında uçurum var. Diyanet bir tane açıyorsa dernekler 10 tane açıyor. Bu ne demektir? Devlet Kur'an kursu açarsa açar açmazsa başka kimsenin açmasına müsaade edilmez. Bu kabul edilebilecek bir şey değil ki. Bunu engellemekte ki gaye ne? Hiç doğru dürüst gaye görmüyor.
“Karar tarikat cemaatlere bağlı derneklere yönelik gözüküyor”
Eren, “Bu kararın tarikat ve cemaatler tarafından açılan Kur'an kurslarına yönelik bir önlem olduğu görüşüne katılıyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap ise şöyle oldu:
Öyle gözüküyor. FETÖ belası çıktıktan sonra devlet yöneticilerimiz onların bir cemaat olduğunu ancak bütün cemaatlerin bundan dolayı kötülenemeyeceğini söylediler. Bunu söyledikten sonra hiçbir vakıf ve dernek Kur'an kursu açamaz denirse bütün dernek ve vakıfları bunlar gibi görüyoruz denir. Vatandaş bundan rahatsız olur.
“Engellemek Kuran öğretimini yüzde 80 engellemek demektir”
Kur'an kurslarının camilere cemaat hazırladığını belirten, bunun önünün kapatılmasının iyi olmayacağını öne süren Eren, dernek ve vakıflarca açılan kursların zaten denetlendiğini savundu.
Eren, şunları kaydetti:
Engel olmak demek Kur'an öğretimini yüzde 80-90 engellemek demektir. Bunu eskiden tasvip etmediğimiz hükümetler yapıyordu ve biz onları tenkit ediyorduk. Kur'an kursu açıldığında resmiyetini müftülüğe müracat ederek temin ediyordu. Kendi başına resmi makamlara müracat etmeden eğitim yapması mümkün değil. Hocasını Diyanet tayin ediyor, kontrolünü Diyanet yapıyor. Eskiden böyle bir anormallik yokken şimdi açılmasın demek Kur'an kursu açılmasın demek olur.
“Süleyman Efendi, Menzil Cemaati gibi cemaatlerin isimleri geçiriliyor”
“Karar özelde bazı cemaatlere yönelik olabilir mi?” sorusuna ise Eren, şöyle cevap verdi:
Bazı isimler geçiyor. Süleyman Efendi, Menzil Cemaati gibi cemaatlerin isimleri geçiriliyor. FETÖ dışındaki cemaatlerin hiçbiri devlet aleyhine bir işte bulunmamış ki. Bir cemaat yanlış yaptı diye hepsi yanlış yapacak değil ki. Durduk yere vatandaştan şüphelenmenin anlamı yok ki.
Hedef Süleymancılar mı? “Olabilir derim olmayabilir de”
Eren, karar ile en çok Kur'an kursuna sahip oldukları iddia edilen ancak son seçimde bir bölümü İYİ Parti’ye destek verdikleri için iktidara yakın çevrelerin eleştirilerini alan Süleymancıların mı hedef alındığı sorusuna ise şöyle bir cevap verdi:
Bilemem tabii. Olabilir derim olmayabilir de. Süleyman Efendi Cemaati, İYİ Parti’ye yakın duruyor değil. Cemaat bir seçimde İYİ Parti’ye oy kullanır bir seçimde MHP’ye oy atar bir seçimde AK Parti’ye oy verir. Konjönktüre göre siyasi tercihini yapabilir. Geçmişte MHP’ye oy verdiği zaman veryansın etmişlerdi. Şimdi MHP ile AK Parti ile birlikte. İYİ Parti’ye oy vermek suç mu? Herkes siyasi tercihlerini rahatça gerçekleştirebilir deniyor sonra hor görülüyor. Böyle bir tavır olmaz. Herkes istediği oy verme hakkına sahiptir.
“Kararın Süleymancılara yönelik olduğu görüşü isabetli ancak..”
Cemaat ve tarikatlara bağlı derneklerce açılan Kur'an kurslarının görüntüde Diyanet’in izniyle açıldığını söyleyen Kılıç, kararın tarikat ve cemaatlere yönelik olup olmadığı sorusuyla ilgili şu iddiada bulundu:
Kararın Süleymancılara yönelik olduğu görüşü ilk başta isabetli görünse de uygulanmasını zor görüyorum. Kur'an kurslarımız yasaklanıyor diye isyan edeceklerdir.
“Kararın uygulanması zor”
Süleymancıların bir kanadının hükümete muhalif oldukları için hedefte olduklarını öne süren Kılıç, iddialarını şöyle sürdürdü:
Geçmiş tecrübelerden yola çıkarak söylüyoruz. Kararın uygulanması zor. Türkiye’nin yapısı ortada. Sonuçta zamanında Diyanet kendisi bizzat dini tarikatların tekelinden kurtarmak için kuruldu sonra bizzat tarikatların içinde örgütlendiği bir yapıya dönüştü. Bütün tarikat ve cemaatlerin Diyanet içinde uzantısı var. Yoksa karar bir cemaat devletin önüne geçmesin diye değil. Bunlar AK Parti’yi desteklemiyor diye hedefteler. Süleymancılar iktidara tabi olursa yaşadıkları sorunu yaşamaz.
“Devlet politikası gereği din hizmetleri Diyanet’in tekeline alınıyor”
İlahiyatçı Prof. Dr. Şinasi Gündüz, alınan kararın yeni bir durum olmadığını belirterek, Diyanet’in dini hizmetlerini düzenlemek için kurulduğunu ancak zamanla özerk yapıların oluştuğunu belirterek sözlerini şöyle devam ettirdi:
Son dönemde Türkiye’deki bir takım gelişmeler, bazı dini cemaatlerin sıradan cemaat yapılanmasının dışına çıkması FETÖ örneğinde olduğu gibi devlet mekanizmasının din öğretimini Diyanet’in tekelinde yeniden yapılanması gibi bir önlem almaya yönlendiriyor. Öyle görünüyor.
Kararın belli bir cemaati ya da tarikatı hedef aldığını düşünmediğini belirten Gündüz, “Nasıl eğitim hizmetleri MEB bünyesinde toplanıyorsa din hizmetlerinin de devlet politikası çerçevesinde din hizmetleri veren kurumların devlet kontrolünde olması isteniyor” diye konuştu.
© The Independentturkish