Sudan’ın eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimine karşı darbe girişiminde bulunmakla suçlanan bir dizi subayın kurşuna dizilerek idam edilmelerinden 29 yıl sonra subayların aileleri, güvenlik makamları tarafından gizli tutulan mezarların yerini öğrendi.
Bu, ailelerin defalarca talepte bulunmasına rağmen kimsenin ortaya çıkaramadığı bir sırdı.
Subayların defin yerlerinin açığa çıkarılması yönünde atılan bu adım, aileler tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Fakat bu bilgilere nasıl ulaşıldı? Nitekim tamamen gizli olan bu operasyonu denetleyen kişi, 2001'deki bir uçak kazasında ölen Devrim Komutanlığı Konseyi Üyesi İbrahim Şemseddin’di.
Kaynakların verdikleri bilgilere göre söz konusu davadaki sanıklardan biri, infazın tüm ayrıntılarını, bu kişilerin nereye gömüldüklerini ve bu operasyona kimlerin katıldığını itiraf etti.
"Mezarlar kazılıp üzerine şehitlerin isimleri yazılacak"
Ardından Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan, subayların aileleriyle görüştü ve yakın zamanda başsavcı tarafından oluşturulan soruşturma komitesinin 1990'dan bu yana meçhul olan mezarların yerini belirlediğini bildirdi.
Cesetlerin çıkarılması ya da şehitlerin belirlenmesinin mümkün olup olmadığı konusunda doktorların ve uzman kimselerin görüşlerinin alınmasının ardından mezarların kazılacağını ya da mezarların üzerine şehitlerin isimlerinin yer aldığı anıtların konulmasıyla yetinileceğini belirten Burhan, bütün bu adımların aileler ile yapılacak istişareler sonrasında atılacağını vurguladı.
Ayrıca olaya karışan herkesin yargılanacağını ve subaylara iade-i itibar verileceğini taahhüt eden el-Burhan, silahlı kuvvetlerin şehitlerinin sahip olduklarını bütün ayrıcalıkların onlara da sağlanacağını kaydetti.
Maddi tazminat
Davayla ilgili olarak Independent Arabia’ya konuşan Sudanlı Avukat Muaz Hazra, söz konusu olayın yasa dışı öldürme kapsamına girdiğini ve böyle bir durumda yasalarca öngörülen cezanın mülkiyete el koymanın yanı sıra diyet olarak bilinen maddi tazminat olduğunu söyledi.
İnfazlar el-Beşir'in emriyle gerçekleşti
Hazra ayrıca bu davadaki ilk şüphelinin eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir olduğuna dikkat çekerek subayların yargısız infazlarının el-Beşir’in idam emrini imzalamasıyla gerçekleştiğini belirtti.
İdam emrini verenlerin yanı sıra ateş eden ve onları defneden kimselerin de dava kapsamında sanık olarak kabul edileceğini dile getiren Hazra, subayların ailelerinin cesetlerin farklı bir yere taşınmasını talep etme hakkına sahip olduklarını söyledi.
Subaylar Hasan et-Turabi'nin liderliğindeki Müslüman Kardeşler mensubu
Gizlilik perdesiyle çevrili olan bu mesele, Sudan kamuoyunu en çok meşgul eden başlıklarından biri. Nitekim bu, hoşgörüsüyle tanınan Sudan toplumu için oldukça yabancı ve vahşice bir olay.
Bununla birlikte elde edilen bilgiler, 28 subayın Subaylar Örgütü’ne mensup olduklarını ve Hasan et-Turabi’nin önderlik ettiği Müslüman Kardeşler hareketine mensup olduğu bilinen el-Beşir rejimine karşı General Halid ez-Zeyn öncülüğünde Nisan 1990’da gerçekleştirilen askeri darbeyi yönettiklerini gösteriyor.
Diğer yandan darbe, demokratik bir yönetim kurmayı, güney sorununu çözmeyi ve güçlü bir ordu kurmayı amaçlıyordu. Darbe girişiminin başarısız olmasından aylar sonra subaylar infaz edildi ve ne infazlara ne de cesetlerin nereye gömüldüğüne dair herhangi bir açıklama yapılmadı.
Beşir’in kaçışı
Tuğgeneral Isamuddin Mirghani, “Sudan Ordusu ve Siyaset” isimli eserinde konuyla ilgili olarak şunları söylüyor:
"Silahlı Kuvvetler Başkomutanı olması dolayısıyla el-Beşir, silahlı kuvvetlere dair her meselede adaleti sağlamak ve askeri yasalara ve düzenlemelere uymakla yükümlüdür. Fakat 28 subayın gerek soruşturma aşamasında gerekse de infaz kararlarının uygulanmasında bu gerçekleşmedi. Beşir, subayların harekete geçmesi sonrasında Hartum’un dışına kaçtı ve yerine getirmediği tüm sorumlulukları, daha düşük rütbeli subaylar tarafından üstlenildi. Darbenin başarısızlıkla sonuçlandığı ertesi güne kadar da geri dönmedi"
Mirghani, darbe girişiminin başarısızlığının en önemli sebeplerinin sıkı bir organizenin olmayışı, bütün askeri birimlerin desteğinin temin edilmemesi, muhalif subayların hızlı bir şekilde tutuklanması ve karşı askeri bir gücün bulunmayışı olduğunu söylüyor.
Ayrıca subayların kayda değer bir direniş göstermediği değerlendirmesinde bulunan Mirghani, tutuklanmalarının öncesinde adil bir şekilde yargılanacaklarına dair kendilerine söz verildiğini, fakat bu sözün yerine getirilmediğini ve ihanete uğradıklarını belirtiyor.
Mirghani sözlerine şöyle devam ediyor:
"Beşir, ertesi sabaha kadar idam cezasının infaz edileceğinden habersizdi. 24 Nisan 1990 Salı günü sabah saat 09.00 sularında Albay Abdürrahim Muhammed Hüseyin ve Binbaşı İbrahim Şemseddin onun genel komutanlıktaki ofise geldiler. Yanlarında infaz kararlarının bir nüshası vardı. Askeri kanun gereği bu kararı devlet başkanı sıfatıyla el-Beşir’in imzalaması gerekiyordu. Görgü tanıklarından biri, Binbaşı İbrahim Şemseddin’in imza atmakta tereddüt eden Beşir’e, ‘Ekselansları, belgeyi imzalayın! Biz onları idam ettik” dediğini aktarıyor. Bunun üzerine el-Beşir, kalemi eline alıyor ve en az altı saat önce infaz edilmiş olan subayların idam kararlarını imzalıyor"
İdam haberi
Önemli olan bir diğer soru, kurban ailelerinin ve Sudan halkının bu infazdan nasıl haberdar oldukları. Subayların idam edildiği gün Sudan televizyonları kısa bir açıklama yayınlamak üzere programlarına ara verdiler.
Açıklamada darbe girişimine katılan subaylar hakkında bir soruşturma yapıldığı, haklarında idam cezası verildiği ve infazın gerçekleştiği bildirildi.
Bu haber, arkalarında 54 çocuğu öksüz bırakan subayların ailelerinin evine adeta bir yıldırım gibi düştü.
Zaman içerisinde aileler “Ramazan Şehitleri Aileleri Birliği” adında bir oluşum kurdular ve subayların nereye gömüldüklerini öğrenmek amacıyla eski rejime baskı yapmaları için bölgesel ve uluslararası örgütlerin kapılarını çaldılar.
Beşir rejiminin uyguladığı baskılara rağmen infazların her yıl dönümünde başkentin içinde ve dışında etkinlikler düzenleyerek her sene bir araya geldiler.
Halk devrimi sırasında oturma eyleminin yapıldığı alanda çadır kurarak şehitlerin infazı hakkındaki ayrıntıların kendilerine anlatılmasını istediler.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz