Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya Atatürk soyadının verilmesinin yıl dönümü yaklaşırken duayen gazeteci Murat Bardakçı köşesinde Mustafa Kemal’in kullandığı ilk soyadının “Öz” olduğu iddialarına sert tepki gösterdi ve medyanın cehaleti olarak yorumladı.
Konuyla alakalı yazılmış eserler, tezler veya köşe yazılarına bakıldığında yanlışlık silsilesi ve tartışma sathı ne yazık ki “Öz” garabeti ile sınırlı olmadığı anlaşılıyor.
“Atatürk” soyadının Gazi Mustafa Kemal’e kim tarafından önerildiği ve bu soyadının neler olduğu meselesi de bir hayli tartışmalı konuların başında geliyor.
“Öz” soyadı diye bir şey söz konusu değil
Bilindiği üzere Gazi Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı 17 Aralık 1934 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verildi.
Bu kanun teklifinin altında bizzat İsmet Paşa’nın imzası vardı. Sonraları Mustafa Kemal de İsmet Paşa’ya “İnönü” soyadını vererek kendisini onurlandırmıştı.
Mustafa Kemal’in soyadının Meclis tarafından verilmesinin en önemli gerekçelerinden birisi bu soyadının başkası tarafından kullanılmamasını güvence altına almaktı.
Öyle ki Mustafa Kemal’in kız kardeşi Makbule Hanım dahi bu soyadını kullanamamış ve “Atadan” soyadını alabilmişti.
İsmet İnönü ve CHP’li vekillerin hazırladığı kanun maddesinde geçen meşhur “Öz” ifadesi şöyle yer alıyordu;
Madde: 1- Kemal öz adlı Türkiye Cümhur Reisine 24/11/1934 tarih ve 2587 sayılı kanunla verilmiş olan ATATÜRK soyadı yalnız tek şahsına mahsustur, hiç kimse tarafından öz ve soyadı olarak alınamaz, kullanılamaz ve kimse tarafından hiç bir suretle bir kimseye verilemez.
“Kendi” anlamında kullanılan öz sözcüğü birçok yazar ve gazeteci tarafından yanlış anlaşılarak Mustafa Kemal’in “Atatürk” soyadını almadan önce kullandığı soyadı olarak telaffuz edilmişti.
Oysa hemen arkasından gelen 2'nci maddeye bakılsa aynı “Öz” ibaresinin maksadı da anlaşılabilecekti:
Madde: 2- 'ATATÜRK' adının başına ve sonuna başka söz konarak öz ve soy adı alınamaz ve kullanılamaz.
Ne yazık ki bu “Öz” ifadesindeki yanlış anlama “Kim Milyoner Olmak İster” isimli bir TV programında bir yarışmacıya sorulmasından sonra galat-ı meşhur olarak halk arasında yayıldı.
“Atatürk” soyadını Mustafa Kemal’e kim verdi?
Atatürk’ün soyadı konusuyla tartışmaların odağındaki asıl isim Mehmet Şakir Ülkütaşır’dır. Ülkütaşır’ın 1976 yılında Hayat Dergisine yazdığı “Atatürk’e bu soyadı nasıl verildi ve bunu kim buldu?” başlıklı yazıya göre, “Atatürk” soyadının mucidi Naim Nazım Onat’tı.
Bu tezi savunan görüşe göre olay şöyle gelişmişti:
Bir gün Mustafa Kemal kendisine sunulan “Türkata” ve “Türkatası” soyadlarını değerlendirmek için konuyla ilgilenen komisyonu Çankaya Köşkü’ne davet etti.
Toplantı sırasında Mustafa Kemal sözü Türk Dili ile ilgili önemli çalışmalara yapan Naim Nazım Onat’a verdi. Onat şu konuşmayı yaptı;
Türkata, Türkatası gerek yazılışta, gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar biliyorsunuz, tarihimizde bir 'atabey' sözü, unvanı vardır.
Anlamı da, yine biliyorsunuz: Beyin, emirin, şehzadenin, hatta hükümdarın ilimde, idarede, askerlikte mürebbisi, müşaviri, hocası demektir.
Atabey kullanılmış, tarihe geçmiş bir unvanı resmidir. Bu unvanı taşıyan birçok Türk büyüğü vardır.
Binaenaleyh biz de, Türk'e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan büyük Gazi'mize 'Atatürk' diyelim, bu soyadını verelim. Bu bana, şivemize de daha münis, daha uygun gibi geliyor.(Ülkütaşır – 1976)
Mustafa Kemal, Onat’ın konuşmasını dinledikten sonra bu ismi benimser ve kabul ettiği iddia edilir.
Oysa bir başka iddiaya göre; Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını öneren mucit Naim Ozan Onat değil, Safvet Arıkan’dır.
Bu iddiayı Saffet Arıkan’ın kardeşi Baha Arıkan “Atatürk Soyadı ve Arıkan” isimli bir yazısında dile getirmişti.
Baha Arıkan’a göre kardeşi Safvet Arıkan durumu kendisine şöyle nakletmişti;
Maarif Vekili olmadan evvel, 1934 senesi Dil Kongresinde, Dil Tetkik Cemiyeti Başkanlığına getirildim. Kongreden bir müddet sonra, 26 Eylül tarihi, dil bayramı idi. Bunun için bir nutuk hazırlamam lazım geliyordu.
Bu nutuk, müsveddede görüldüğü gibi 'Ulu önderimiz Atatürk Mustafa Kemal' diye başlıyordu... Atatürk o tarihe kadar, soyadı kanunu çıktığı halde henüz soyadı almamıştı.
Nutku kendisine gösterdim. Atatürk, kelimesini görür görmez üzerinde durdu. Birçok kereler bu kelimeyi tekrar etti. (Çok güzel bir buluş, yalnız fazla iddialı) dedi.
Ancak müsveddede tashihler yaptığı halde, Atatürk’e dokunmadı. Müsveddenin sonlarında bir de Türk Atası diye bir terkip kullanmıştım. Bunu daha fazla iddialı bularak Atatürk tarzında tashih etmemi emretti. Başka bir şey söylemedi.
Ben nutkumu verdikten epey sonra, Gazi Mustafa Kemal, Atatürk’ü soyadı olarak aldı.
Baha Arıkan’ın bu konudaki en önemli şahidi, Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’dı.
Baha Arıkan’ı tasdik eden Afet İnan konuyla alakalı şunları kaydetmişti;
Rahmetli Arıkan’dan naklen anlattığınız hadise aynen vakidir. Gazi bu nutuk yazıldığı zaman Dolmabahçe’de bulunuyorlardı. Safvet Bey geldi. Yanında ben, Safvet Bey vardık. Nutku gösterdi.
Gazi, Atatürk kelimesi üzerinde çok durdu. Yalnız fazla iddialı buluyordu. Ancak çok beğendiği için umumi efkâra aksettirilmesini muvafık buldu.
Ankara’ya döndükten epey sonra Safvet Bey’in buluşu olan Atatürk’ü Soyadı olarak aldı.
Medya, Mustafa Kemal’in “Atatürk” soyadını nasıl karşıladı
Mustafa Kemal’in Atatürk soyadını alması medyada büyük bir takdir ile karşılandı.
Çankaya Sofralarının müdavimi olarak kabul edilen Falih Rıfkı Atay Hâkimiyet-i Milliye’de şöyle yazacaktı;
En büyük Türk O’dur. Atatürk O’nun soyadı değildir, Atatürk O’nun kendisidir. Bu Atatürk Türk tarihinin dünü, bugünü gibi, yarını O’nun gölgesi altındadır.
Mustafa Kemal’siz Türk, Türksüz Mustafa Kemal anlaşılamaz. İkisi birbirinde buluştular; birbirinde sürüp gideceklerdir.
Gazi Mustafa Kemal, Atatürk soyadını aldıktan sonra hiç beğenmediği “Kemal” ismine de bir çare aramıştı ve bunun sonucunda “Kamâl” ismini benimsemişti.
Bu sayede Arapça ismini Türkçeleştirmiş olacaktı; fakat bu teşebbüs beklenen ilgiyi görmedi.
Bu sebeple resmi durumlarda Kemal Atatürk yerine K. Atatürk yazmayı tercih etti. Oysa “Kamâl” ismi için bir kartvizit bastırılmış ve bir süre de kullanılmıştı.
“Atatürk” soyadının kanunlaşması sonrası devlet adamları arasında soyadı alma modası başladı. Şanslı olanların soyadlarını bizzat Mustafa Kemal Atatürk verdi.
Ülkütaşır’ın iddiasına göre Gazi’nin soyadını bizzat verdiği önemli devlet adamları listesi şöyleydi;
İsmet Paşa (İnönü), Celal (Bayar), Dr. Tevfik Rüştü (Aras), Recep (Peker), Hasan Rıza (Soyak), Salih (Bozok), Nuri (Conker), Ali Saip (Ursavaş), İbrahim Necmi (Dilmen), Ahmet Cevat (Emre), Naim Hazım (Onat), Dr. Refik (Saydam), Dr. Saim Ali (Dilemre), Ali Canip (Yöntem), Cevat Abbas (Gürer), Kazım Paşa (Özalp), Ali (Çetinkaya), Ruşen Eşref (Ünaydın), Vasıf (Çınar), Fahri Sabit (Korutürk)
Soyadı alımında bazı tuhaflıklar da meydana geliyordu ve durum Mustafa Kemal’in verdiği soyadların birisinde de yaşandı.
İş Bankası Genel Müdürü Muammer Bey'in yaptığı işleri takdir eden Mustafa Kemal kendisine çalışkan ve işinin ehli anlamına gelen “İşer” soyadını verdi; fakat bu soyadı Ankara kulislerinde farklı anlaşılınca işinin eri anlamına gelen “Eriş” olarak düzeltildi.
“Atatürk” soyadının alternatifleri nelerdi?
Bu konuyla alakalı kaynak taraması yapıldığında yazılan çoğu şeyin iddialardan öteye geçemediği görülüyor.
Konuyla alakalı alternatif soyadlarını ortaya atan kişi yine Ülkütaşır’dan başkası değil. Ülütaşır’ın listesi ve bu kelimelerin taşıdığı anlamları şu şekilde sırlamış;
1-Kemal Etel-Etil: (Türk Kahramanının adı. Atila’nın asıl adı “Etel”dir. Etel- Büyük nehir, ırmak demektir. Bugün yaşayan şekli (İdil-Volga)
2-Kemal Etelalp (Oğuzname’deki şekliyle. Bu da Altay’lılarda)
3-Kemal Korkut
4- Kemal Arız: (Türk kahramanlarından birinin adı: Alp Arız)
5-Kemal Ulaş: (Bir Türk Kahramanın adı: Ulaş oğlu Salur Kazan)
6-Kemal Yazır: (Bir Türk Kahramanın adı: Yağlıkçı oğlu Yazır)
7-Kemal Emen: (Bir Türk Kahramanın adı: Ucen oğlu Emen Beg)
8-Kemal Çoğaş (Güneş, Işık)
9-Kemal Salır: (Türk Kahramanlarından birinin adı: “Salur” Kazan)
10-Kemal Begit: (Sağlam, Kavi) 11-Kemal Ergin: (İrfan sahibi, mütekâmil demektir, Tarama Dergisi Cilt:2)
12-Kemal Tokuş; (Bir Türk büyüğünün adı: Ertokuş-Cengâver, sahibi seyf)
13-Kemal Beşe: (Mümtaz, Seçkin, Tarama Dergisi)
Ülkütaşır’ın iddiasına göre Mustafa Kemal Atatürk bu soyadı önerilerinden hiçbirinden hoşlanmayarak geri çevirmişti.
Hatta “Atatürk” ismini de olduğundan fazla iddialı bularak geri çevirmiş; fakat yakın çevresi onun taşıdığı misyon gereği ismin iddialı olmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyerek kendisini ikna etmişti.
Mustafa Kemal’in “Atatürk” soyadını alması sonrası halk da çeşitli soyadları almaya başlamış; fakat bazı politik sembol taşıdığı soyadlarının kullanımı yasaklanmıştı.
Bu yüzden politik geçmişi bulunan aileler küçük harf değişiklikleriyle mevcut soyadlarını bir şekilde yine almış ya da o anlamı taşıyan benzer isimler kullanmıştı.
Gazi Mustafa Kemal’in soyadı kanunu sonrası yöneldiği bir başka düzenleme de lakaplardı. Sivil hayatta bir statü göstergesi lakapların resmi evraklarda kullanımı Gazi’nin teşebbüsleri sonrası yasaklanmıştı.
O lakaplardan bazıları şöyleydi;
Zade, zadeler, oğlu, oğulları, -gil veya -giller, - ler veya -lar takıları, hazretleri…
Gazi Mustafa Kemal bu değişikliklerin yalnızca toplumsal hayatta değil, askeri sahada da hayata geçmesini arzu ettiği bir konuşmasında şöyle dile getirmişti;
Ordumuzun modernleştirilmesi programı içerisinde ordu yöneticilerinin rütbe isimlerinin de uygar batı ülkelerince anlaşılabilir bir şekle getirilmesi lazımdır.
Paşa deyimi Osmanlılardan kalma eskimiş bir deyimdir. Osmanlılar askerlere paşa rütbesini verdikleri gibi, zaman zaman sivillere de bu rütbeyi vermişlerdir.
Paşa deyiminin anlamı bozulmuştur.
Yeter ki bütün yabancı devlet ordularında, ülke hangi dili konuşursa konuşsun, paşa rütbesinin karşılığı General’dir. Hangi ülkede olursanız olun general dendiğinde orduda bunun anlamı tektir.
Bu nedenle biz de, ordumuzda general deyimi veya amiral deyimini kullanacağız. Bundan böyle paşalık kaldırılacaktır...
Siyasi hayatında bir diktatör olarak anılmaktan büyük endişe duyan Mustafa Kemal Atatürk, gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra çok sevmesine rağmen “Gazi” ifadesini kullanmayı bırakmış ve herhangi bir resmi kayıtta kullanmamıştı.
© The Independentturkish